13 Ekim 2016’da aramızdan ayrılan İtalyan oyun yazarı Dario Fo, belki de bütün zamanların en usta kalemlerinden biriydi. Bugün oyunları dünyanın dört bir yanında, aynı heyecanla oynanıyor, seviliyor ve izleniyor. Bu büyük tiyatro insanını, Dario Fo oyunlarına aşık olan yönetmen Günay Toprak’la konuştuk. Yıllar önce, İzmir Makine Mühendisleri Odası Tepekule Sahnesinde Dario Fo’nun ‘Japon Kuklası’ oyununu büyük bir başarıyla sahneleyen yönetmen Günay Toprak, Dario Fo’nun oyunlarının neden çok sevildiğini anlattı.

Dario Fo deyince ilk olarak aklınıza hangi kelimeler geliyor?

Dario Fo deyince ilk önce aklıma; zeka, keskin bir mizah, fantazi, grotesk ve yaratıcılık geliyor.

Dario Fo’nun adını ilk defa nasıl duydunuz?

Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümünde okurken, özellikle Nurhan Karadağ ve Sevinç Sokullu hocalarımız Dario Fo’dan sıkça örnekler verirlerdi. Nurhan Karadağ halk tiyatrosu oyunculuğu, grotesk, fars ve örneklerini sık sık Dario Fo ile de açıklardı. Nurhan hocanın muazzam ve etkili bir anlatı yeteneği vardı. O koca gövdesiyle oynayışına bayılırdınız. Nurhan hocanın uygulamaları, sahnelemeleri Halk Tiyatrosunu öğrenmek ve anlamak açısından çok etkili oluyordu. Sevinç Hocamız da ders anlatırken oynamayı, taklit etmeyi çok severdi. Dersi çok iyi anlatırdı. Bir Commedia dell'Arte oyuncusu gibi, hareketli ve akrobatikti. O anın duygusunu çok iyi yansıtırdı ve dersleri çok güzel geçerdi. Henüz o dönemlerde Dario Fo oyunları basılmamıştı. Sevinç hocamız önemli gördüğü Dario Fo metinlerini, araştırmalarını ve oyun örneklerini anında çeviri yaparak bize aktarırdı. Nurhan Karadağ ve Sevinç Sokullu öğrencilerine çok büyük emek veriyorlardı ve her ikisi de öğrencileri tarafından çok seviliyordu.

İlk izlediğiniz Dario Fo oyununu hatırlıyor musunuz?

Sanırım 1985 yıllarıydı, İzmir'in ilk profesyonel tiyatrolarından olan İSEM'den  (İzmir Sanat Etkinlikleri Merkezi) Dario Fo'nun “Ödenmeyecek” adlı oyununu izlemiştim. Oyun, iyi bir ekip ve iyi oyuncularla sahnelenmişti. Oyunda Şener Kökkaya'nın oyunculuğuna da hayran olmuştum. Sahnede tam bir Halk Tiyatrosu oyunculuğu vardı. Muhteşemdi.  “Ödenmeyecek”, Dario Fo'nun oyunlarına uygun olarak bir yaz akşamı açık havada Amerikan Kolejinin amfi tiyatrosunda sahnelenmişti. O zamanlar İzmir'de AST, Kenterler gibi pek çok tiyatro topluluğu oyunlarını Amerikan Kolejinin amfi tiyatrosunda sahneye koyardı.

‘GERÇEK BİR USTA’

Dario Fo oyunlarının gücü nereden kaynaklanıyor?

Bütün gülmece unsurlarını büyük bir samimiyet ve sıcaklıkla bir araya getirmek ustalık istiyor. Dario Fo da gerçek bir usta. Şunu iyi biliyoruz ki; gülmece büyük bir enerji üretir. Birlikte gülebileceğimiz bir durum, olay veya kişiden topluca sakınırız, tehlikelerin farkına varırız. Varoluşsal bir eyleme dönüşür gülme. Ayrıca “gülme” arınmadan çok “değiştirme” gücü verir. Birlikte güldüğümüz her durum, daha büyük bir topluluğun parçası olduğumuz duygusunu bize kazandırır ve o toplumu değiştirme gücü verir. Sanatın gerçek işlevi, tüketim toplumuna uygun modeller yaratmak yerine “kimler tarafından, nasıl bir tezgaha getiriliyoruz” düşüncesinin ekonomi-politiğini yapmak olmalıdır. Dari Fo tam da bu noktada geniş kitlelere yönelik olarak tiyatro sahnesini zenginleştirmiş büyük bir sanatçıdır.

‘DİLİ, CESARET VE YIKICILIĞA SAHİP’

Dario Fo’nun oyunlarını bu kadar özel yapan nedir?

Sıradan günlük olayları ve bu olayların arka planını tersyüz ederek bize alışık olmadığımız bir bakış açısıyla sunması sanırım bu kaotik dünyada tam da ihtiyacımız olan şey. Dario Fo’nun sahnesinde herkes ama herkes gülmenin hedefi olabilir. Kahkaha bazen Fiat'ın büyük patronu Agnelli'ye, bazen de işçi kız Armida'ya yönelik olabilir. Dario Fo’nun kullandığı dil Papa'yı bile tiye alan bir cesaret ve yıkıcılığa sahiptir. Yaşamın her alanından kişileri sahnede görebilirsiniz. Bu büyük bir cesaret işidir. İzleyici kendisini o sahnede görebilir ve kendisine kahkahalarla gülebilir.

‘BİR BAŞYAPIT’

En çok sevdiğiniz Dario Fo oyunları hangileridir?

“Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü” oyunu bence muhteşem bir oyun. Özellikle bir dönem ülkemizde yaşananları da açığa çıkarması açısından da bağlamları çok güçlü bir oyun. Oyunu iletisinin dışında yapısı, kurgusu, tasarımı, örgüsü ve zekası ile bir başyapıt olduğunu düşünüyorum.

‘GENCO ERKAL ARASA!..’

Şu anda imkanınız olsa, hangi Dario Fo oyununu sahneye koymak isterdiniz?

‘Japon Kuklası’nı sahneleme fırsatım oldu ancak ‘Ödenmeyecek’ adlı oyunu, ilk izlediğimden beri aklımda. Özellikle bu ekonomik kriz dönemlerinde hala çok güncel ve etkili buluyorum ben bu oyunu. Açıkçası olanağım ve fırsatım olsa bu oyunu sahneye koymak isterim. Mesela şöyle bir fantezim var; Genco Erkal beni arasa ve “Günay, senin Japon Kuklası rejini izlemiş ve çok beğenmiştim. Dario Fo’ya yaklaşımını ve onun metinlerini çok iyi anladığını düşünüyorum. Yeni sezonda, Dostlar Tiyatrosu için ‘Ödenmeyecek’ oyununu yönetmek ister misin?” dese nasıl mutlu olurum biliyor musunuz? Anlatamam.

‘ÖDEYEMİYORUZ..’

Neden özellikle ‘Ödenmeyecek’ oyununu sahneye koymak istiyorsunuz?

Yaşadığımız ekonomik kriz nedeniyle, yoksulluk ve işsizliğin artmasıyla birlikte halk giderek fakirleşiyor. ‘Ödenmeyecek’ adlı oyunun konusu günümüze çok uygun düşüyor. Ayrıca oyun kadın merkezli. Geçim sıkıntısıyla birlikte, parasızlıkta bin bir takla atarak yemek yapmaya çalışan, ev geçindirmek zorunda olan kadınların güncel dertlerini çok iyi anlatıyor. Hayat pahalılığında, sofraya yemek koymakta zorlanan ev kadınlarını düşündüğümüzde, oyunun adı ‘Ödeyemiyoruza’ dönüşüyor. Bu nedenle oyun şu anda çok güncel.

‘GÜLMECE ÜRETMEK ZOR’

Dario Fo oyunlarını sahneye koymanın zorlukları nelerdir?

Komedi oyunculuğu zordur aslında ustalık ister. Hocam Nurhan Karadağ'ın belirttiği gibi Dört Kol Çengi’de en iyi sonuç oyuncularla alınır. Sözün iyi ve etkili kullanımı çok önemlidir. Bunun yanı sıra ritim ve zamanlamaların da çok iyi yapılması gerekir. Gülmece üretmek zordur. Karakter, hareket, durum komedisi Dario Fo'nun oyunlarında iç içedir, pek çok farklı etmeni de bir arada kullanır. Fantazi, ironi ve sürprizler birbiri ardına patlar. Tam bir bombardıman. Groteskin sınırsız kullanımı bizi sanki gerçeküstü bir dünyaya götürür ama her şey aslında acımasız bir şekilde “gerçektir”. Bir Dario Fo oyununu ele alıp sahnelemek istediğinizde bütün bu şifreleri çözmeniz gerekiyor öncelikle. Sonra da bunları ekibinizle birlikte seyirci önüne getirmeniz gerekiyor.

‘SESLER BİRE BİR ÖRTÜŞTÜ’

Sahneye koyduğunuz Japon Kuklası oyununu neden caz formunda sahneye koydunuz? Dario Fo’nun oyununu Caz tınılarıyla sahneleme fikri nasıl oluştu?

Hayatımın bir döneminde bir fabrikada işçi olarak çalışmıştım. Fabrikadaki aletlerin çalışması sırasında çıkan sesler, aletlerin çalışırken çıkardığı mekanik seslerin ritmi, yemekhanedeki metal tabldot tepsisinden kaynaklanan metalik sesler, yemekhanenin bütününden gelen sesler ve bütün bu seslerin oluşturduğu ritim duygusu bir şekilde hafızama kazındı. Özellikle büyük fabrikalarda kullanılan bant sistemindeki üretimden çıkan sesler ritmik ve düzenlidir. Belli bir hızı ve temposu vardır. Hatta bütün sesler bir ana temayı destekler gibi birbirine bağlıdır. Topluca yemek yenilen yemekhanedeki çatal, bıçak, kaşık ve tabldottan çıkan metalik sesler tıpkı cazdaki ana temaya uygun bir yapı içerir. Bu sesler daha sonra Japon Kuklası oyununu sahneye koyarken tekrar su yüzüne çıktı. Oyunun iç sesiyle, hafızama kaydedilen bu seslerin bire bir örtüştüğünü fark ettim. Böylece Japon Kuklası fabrikada gecen bir oyun dolayısıyla çağrışımlar bu yönde oldu ve oyunu caz formunda sahnelemeye karar verdim. Japon Kuklası oyunundaki fabrika sahnesindeki aletlerin caz formunda çalışması benim geçmişte yaşadığım, deneyimlediğim fabrika anılarına dayanıyor.

‘ENERJİK VE GÜÇLÜ HİSSETTİRİYOR!’

Dario Fo’nun oyunlarını sahneye koymak neden bu kadar keyifli oluyor?

Onun dünyasının bir büyüsü var. Dario Fo’nun dünyasına girdikçe, insan kendisini daha enerjik hissediyor. Oyunlarını sahneye koyarken, sanki dünyayı yerinden oynatacakmış gibi enerjik ve dünyayı değiştirebilecek kadar güçlü hissediyorsunuz. Dario Fo’nun oyunlarının şifrelerini çözerek sahneye koyabildiğinizde, onun kurgu, rastlantı, ironi ve sürprizler arasında kurduğu bağı görebiliyorsunuz. Bu bağı gördüğünüz an, bir tiyatro insanı olarak, büyük bir öğrenme gerçekleşiyor. Bu da insana büyük bir haz duygusu veriyor.

‘SOKAKTAKİ İÇİN YAZIYOR’

Dario Fo’nun oyunlarının her zaman güncel oluşunu neye bağlıyorsunuz?

Dario Fo, bütün oyunlarını sokaktaki adam için yazıyor. Kapitalizmin egemen olduğu dünyada sorunlar hiç değişmiyor. Dünyanın her yerinde, aynı sorunlar yaşandığı için onun oyunları bütün ülkelere ve bütün kültürlere uyarlanabiliyor.

Editör: Haber Merkezi