Mertcan Titiz’in sunduğu Söz, Müzik ve Dahası programının konukları olan Moli Grubu’nun üyeleri Tuncay Ergün ve Emre Solmaz, grubun kuruluş hikâyesi ve yapıkları çalışmaları anlattılar

Moli Grubu’nun solisti Tuncay Ergün, grubun ismine nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı: “Moli kelime anlamı olarak Gürcüce çayır-çimen, yeşillik demek. Karadeniz’i bilenler, iki gün güneş bir gün yağmur, bir gün güneş üç gün yağmur şeklindeki sirkülasyonun çok doğal olduğunu bilirler. Bizim için memleket imece demek. Emeğin, birlikte güç kazanması demektir. Ne zaman memlekete gitsem toplanır birlikte çayır biçerdik. Dönüp baktığımızda bu emek çerçevesinde çok şey paylaşıyoruz. Oradan çıkan emek de senin yemeğin oluyor. Bu kadar minicik bir şeyin hayatımızın olmazsa olmazı konumuna gelişi kültürel, müzikal alana da neden sıçramasın dedik. Birlikte emek edip moli biçtik, birlikte emek edip müzik yapalım dedik.”

TEK BİR ŞEY OLMAMAYA ÇALIŞIYORUZ’

Yaşayan tüm dilleri seslendirmeye çalıştıklarını söyleyen Ergün, “örneğin Hemşince dediğimiz zaman Hemşinliler anlaşılır ama kökeninde Ermeniceyle birleşen dildir. Megrelce diyoruz ama Lazca da söylüyoruz. Bu ikisinin ayrımını, bu farkları gözeterek de repertuarımızı oluşturuyoruz. Sahnede Yunanca da okuyoruz, Anadolu’nun dört bir yanında ezgiler de okuyoruz, İtalyanca da okuyoruz. Tek bir şey olmamaya çalışıyoruz” dedi.

‘BİZDE HER ŞEY EŞİT BÖLÜŞÜLÜR’

Yaptıkları müziğin İzmir’de sahiplenildiğini dile getiren Ergün, “Öyle olduğunu hissediyoruz. Bu kadar sevilmesinin nedenine baktığımızda, hayatımız bu oldu. Bununla mutlu olmak için bu yola girdik. Bir de iyi anlaşan dostlar olunca bu bir artı kazandırıyor. En başta para kazanmak için yapsaydık hiç mutlu olamazdık. Diğer gruplarda nasıldır bilmiyorum ama bizde her şey eşit bölüşülür, eşit yük sırtlanır” diye konuştu.

‘SAHNEDE DE BİZİZ’

Moli Grubu’nun akordiyonisti Emre Solmaz ise, “Sahnedeki doğallığımızın da etkilediğini düşünüyorum. Sahnede çalıyoruz, gaza geliyoruz, Artvinliyiz hepimizin kanında var. Sahneden atlayıp seyircinin içine dalıyoruz. Sanırım insanlar da bu doğallığı seviyor. Sahnede de biziz. Ne fazla ne eksik” dedi.

O Ses Türkiye’ye katılma nedenlerini anlatan Ergün, “Hem ekonomik olarak rahatlamak hem grubun tanınması açısından bir katkısı olması için katıldım. Platformun eğlencesinin yanında böyle bir işlevi de var. Bu yüzden gittim. Yoksa tüm arkadaşlarıma gitmeyin diyen biriydim. Niyetimiz basamakları sindire sindire çıkmaktı ama öyle bir ekonomi içerisine girdik ki basamak değil asansöre ihtiyacımız oldu. Biz de asansör olarak kullanacaktık. İyi oldu, reklam oldu. Konserler geldi. Ancak pandemi nedeniyle bir sürü konser iptal oldu” diye konuştu.

‘KAZIM KOYUNCU YENİ BİR SOLUKTU’

Karadeniz müziğinin dünü ve bugünü hakkında konuşan Ergün, “Önceden hiç kemençe dinlemezdim. Estetik gelmezdi. Kazım Koyuncu, oturtumu güncel müzikle birleştirerek genç nesli yakalamış oldu. Genç nesil de o bayrağı alıp devam ettirmiş oldu. Selçuk balcı, Niyazi koyuncu gibi birçok isimle Karadeniz müziğine yeni nefes getirtilmiş oldu. Kazım Koyuncu yeni bir soluktu. Onunla beraber daha Ulasal bir düzeye büründü. Küyerel diye bir kavram vardır ya ona evriliyor. Ümit ediyoruz ki biz de o evrim aşamasında kademe atlatan grup oluruz” dedi.

Son olarak Moli’nin çalışmalarından da bahseden Ergün, “İnce xarxan diye bir tekli çıkardık. Hopa, Hemşinlilerin çokça seslendirdiği bir ezgiydi. Biz de kendimizce düzenledir. Klip çekip paylaştık. İlk teklimizdi. İkincisi de hazır. Kayıtlar bitti, son rötuşlar kaldı. Onu da önümüzdeki hafta paylaşmayı düşünüyoruz. Emre’nin öncülüğünde home stüdyo işler var. Pandemi sürecini bu şekilde geçiriyoruz” dedi.

Editör: Haber Merkezi