ÖZLEM KARA/İZ GAZETE -  Özel bir resim kursunda öğretmenlik yapan Ayşe Avcı, Türkiye’deki sanatın politik taraflarına, sanatçıların özgün eserler çıkarıp çıkaramadığını ve sanat konusunda Dünyaya oranla ne kadar geride kaldığımızı İz Gazeteye anlattı.

Türkiye’nin politikasından dolayı sanatçılar özgün sanatlar icra edemiyorlar. Bunun sanata etkisi nedir?

Sanatçı özgürlüğü yok, sanatın özgürlüğü yok. Bir dönem sadece Rönesans Döneminde İncil’den eserler yapılmış. Osmanlı Döneminde de minyatürden eserler yapılmış. Biraz daha böyle devam ederse nerdeyse o kıvama denk geleceğiz, sınırlarımız belli olacak.

Nü çalışmalar genelde yasaklanıyor ya da yapılan sergilerde gösterilmiyor. Bu konu hakkında düşünceleriniz neler?

Birçok insan çıplaklığı ayıp, yanlış olarak görüyor ama bu insanların en doğal hali. Dolayısıyla bizim bunu çizmemiz ayıp veya günah değil. Aslında her şeyin en doğalını çiziyoruz. Bizim yapmak istediğimiz o. Karşımızdaki insan figürüymüş, nüymüş, bardakmış, çatalmış bir farkı yok. Biz bu kafayla bakıyoruz. Gelgelelim bunu insanlara anlatamıyoruz. Neden illa nü çizmek zorundasınız gibi söylemlerle karşılaşıyoruz. Her şeyi başı insan bedeniyle anatomi ile başlıyor. Ama biz bunu kimseye anlatamıyoruz.

İnsanları sanatın içine nasıl çekebiliriz?

İnsanlar sanattan korkuyor. Sanat hep büyük harflerle yazılmış, göklere çıkartılmış sanat bu değil. Şurada oturduğun zaman elindeki malzemelerle sanat eseri çıkarabilirsin. Bu kadar hayatın içinde olan bir şeyi bu kadar üst seviyeye çıkartılması, konu buradan başlıyor. Sanat konuşmaktan, sanatı anlamaya çalışmaktan, bir esere bakmaktan insanlar korkuyor. Ya anlamazsam. Zaten herkes anlamıyor sanatçının yaptığı eseri kimse tam olarak anlamıyor. Sanatçının derdi herkesin anlaması olsa bir metin yazar. Bu aşılanabilir. Sanat günlük hayata çekilebilir. Atık objeleri kullanarak heykel yapmamız boşuna değil. Bir nevi herkese ulaşmaktır.

Sanat politik midir?

Sanat evet, politik bir şeydir. Ama sanatçı bu politik tavrını eserde göstermeli mi burası tartışılır. Ben bunu herkese göstermek, bas bas bağırmak zorunda değilim. O benim inancımdır. Amaç herkese hitap etmekse bunu göze sokmak anlamsız. Solcu bir kesimin yaptığı resim çok fazla sırıtıyorsa, başka görüşte bir insan bunu kabul etmez.

Eserler nasıl ortaya çıkıyor?

Eserin ortaya çıkmasında bir ön hazırlık var. Her sanat eserinin, planının altına bir felsefesi mutlaka var. Diğer türlü boş kalır, altını doldurmak gerekiyor bu anlamada. Önce kavramları ve konuyu belirliyoruz. Bir anda ilham geldi ben şunu yapayım diye bir şey değil, çok nadirdir o. Eser çıkarmak istiyorsanız bir felsefesi, bir doluluğu olmalı. Soyut eserler, çok rast geleymiş olarak görülür. Boyayı vurmuş, fırçayı vurmuş gibi görülür ama onların altında bir denge, bir kompozisyon bunların hepsi bir birikimle ortaya çıkar. Bu bir fikrin yansımasıdır aslında. Her tuvalin altında bir fikir var.

Geçmişten bugüne sanatta gerileme var mı?

Şimdi sanatçılar çağdaş sanat yapmaya çalışıyorlar. Sadece tuval değil, tuvalin dışında da farklı malzemeler kullanılıyor. Bu konuda gelişme var ama yaptığın eseri halka ulaştırma açısından bir gerileme var. Cumhuriyetin ilk yıllarında bile birçok sanatçı yurtdışına gönderilmiş, çok fazla sergiler açılmış, hatta nü sergisi açılmış. Şuan ki siyasi ortamda, bunlar çokta mümkün değiller. Bu anlamda biraz geriledi.

Türkiye’deki sanatla Dünyadaki sanat arasında farklılıklar var mı?

Türkiye her şeyi olduğu gibi sanatı da geriden takip ediyor. Dünya şu an çağdaş sanat üzerine çalışıyor. Biz burada tuval yaparken onlar kavramsal sanat üzerine çalışıyorlar. Biz çok fazla tuvalin içine hapsolduk. Sanat diyince aklımıza tuval ve resim geliyor. Heykel bile ikinci planda yer alıyor.

Editör: Haber Merkezi