TUĞÇE KAŞ/ İZGAZETE- Günümüzde bağımsız kitapçıların sayısı giderek azalıyor. Piyasada içerisinde varlıklarını devam ettirenler ise sistem içinde nefes almaya çalışıyorlar. İnternet kitapçıları ve mağaza zincirlerinin günümüzdeki politikaları, bağımsız kitapçıların seslerini azaltıyor gibi gözükse de bu şartlar içerisinde ayakta kalanlar seçici okurları umutlandırıyor.

Piyasa içerisinde farklı bir nefes olan bağımsız kitapçılardan biri de 3 buçuk yıl önce Alsancak’ta açıldı. Adını, Ursula K. le Guin’in ‘Yerdeniz’ adlı serisinden alan kitabevine girdiğinizde; çevirmen Nuray Önoğlu ve eşi şair Ergun Tavlan’ın  yarattığı başka bir dünyaya girmiş oluyorsunuz. Sizi oldukça sıcak ve samimi  bir ortam karşılıyor. Dikkatinizi çeken ilk şey ‘Çok Satması Gerekenler’ masası oluyor. Buradan sonrasını sohbetimizi gerçekleştirdiğimiz Nuray Önoğlu ile çaylarımızı yudumlarken yapıyoruz.

Kitapevi açmadan önce ne iş ile ilgileniyordunuz?

Jeoloji mühendisliği mezunuyum, paleontolojide uzmanlaştım. Akademide 12 yıl çalıştıktan sonra MTA Ege Bölge Müdürlüğü’nde mühendis olarak görev yaptım.Sonraemekli oldum. Okuma yazmayı öğrendiğimden beriiyi bir okur oldum. Eğitim ve çalışma hayatım boyunca da okumayı tutkuyla sürdürdüm. Edebiyatla bağım hiç kopmadı. Emekli olduktan sonra, edebiyatla okurluk dışında, daha yakın bir bağ kurmanın yollarını aradım ve bu yolu çeviri yapmakta buldum. İlk çevirim Zihinsel Tuzaklar 2008’in ocak ayında yayınlandı ve o zamandan bu yana beşi roman olmak üzere 30 civarında çevirim yayınlandı.

Yerdeniz Kitapçısı’nı açmaya nasıl karar verdiniz?

Emekli olduktan sonra küçük bir kitapçı açma hayali kurardım zaman zaman. Ancak emekli olduktan sonra buna tek başıma bir türlü cesaret edemedim. Bir ara bir kadın arkadaşımla birlikte yapmaya kalkıştık ama etraftan batarsınız, iş yapamazsınız diyen çok oldu, bizi caydırdılar. Daha sonra Ergun’la tanıştık ve ikimizin böyle ortak bir hayali olduğu ortaya çıktı. Neden birlikte yapmayalım dedik ve uzunca bir maceranın sonunda, 3 Ekim 2015’de Yerdeniz Kitapçısı’nın kapılarını okurlara açtık.

Kitabevi’nin ismi ‘Yerdeniz Serisi’nden mi geliyor? İsime nasıl karar verdiniz?

Ursula Le Guin’in Yerdeniz Serisi’nden geliyor. Benim taparcasına sevdiğim bir yazardır. İnsan olarak, kadın ve yazar olarak ayrı ayrı çok beğendiğim biridir. Ergun’un da çok sevdiği bir yazardır. Bir ara ‘Baykuş Kitabevi’ demek geçti aklımızdan, ancak araştırınca İzmir’de bu adla bir kitabevinin olduğunu gördük. Sonra bir gün Ergun, “Yerdeniz’e ne dersin?” dedi, “Allah!” derim dedim; nasıl olup da ilkin benim aklıma gelmediğine hâlâ şaşarım. Harika bir isimdi. Böylece adını bulmuş olduk.

Bağımsız kitapçı olarak zincir kitapçıların hakim olduğu bir piyasada ayakta durmak zor olsa gerek?

Hakikaten zor. Fakat bağımsız kitapçıların da kimi üstünlükleri var ve giderek artan sayıdaki okur bunun farkına varıyor. Ayrıca ikimizin de emekli olması ve geçimimizin buraya bağlı olmaması işimizi hayli kolaylaştırıyor doğrusu. Zincir kitapçılara giden okurlarımız,çalışanlarınöneride bulunmak, seçener sunmak bir yana, kitaplar ve yazarlar hakkında fazla bilgisi olmadığından sıkça yakınır. Böyle olması gayet anlaşılır bir durum aslında. Muhtemelen asgari ücretle çalışan, uzun çalışma saatlerinin dışında belki okula giden,kendisi ekonomik sorunlarla boğuşan genç arkadaşların kitap okumaya, kitap almaya ne kadar olanağı olabilir, tahmin edebiliriz.

Bağımsız kitapçıların zincir kitapçılardan farkı kitaplardan/yazarlardan haberdar olması veokura seçenekler sunmasıdır. Bu hal birçok okurun bağımsız kitapçılara yönelmesinin temelsebebidir. Okur bağımsız kitapçıya gelmeye başladıktan itibaren, kitapçısının kendisineuygun, yerinde, beklentilerini karşılayacak önerilerde bulunacağını anlıyor, deneyimliyor. Ama zincir mağazalarda böyle kişisel bir ilişki kurmanın pek olanağı yok, internet kitapçılarında ise imkansız.

Ayrıca kitap tanıtımı işi sosyal, görselve yazılı medyada çok başka dinamiklerle işliyor. Kimi kitaplarıntanıtımı, muhtelif sebeplerle, ziyadesiyle yapılıyor; keller körler sağırlar birbirini ağırlıyor; sen, ben bizim oğlan kendi aralarında paslaşıyor ama kimi çok iyi kitaplardan, kimi çok iyi yazarlardan hiç söz edilmeyebiliyor.Üstüne, sosyal medyada afili kitap fotoğraflarıyla takipçi toplayan ama o kitapları okuduğu çok şüpheli pek çok hesap boy gösteriyor. İyi bir bağımsız kitapçı, yayınlanan kitapları mümkün mertebe izleyen ve iyi kitapları okurunun dikkatine sunan bir yerdir, öyle olmalıdır, öylece fark yaratabilir ve okurun ilgisini çekebilir diye düşünüyoruz. Bizim “Çok Satması Gerekenler” köşemiz bu amaca hizmet ediyor. Ama oradaki kitaplar, raflarımızıdolduran çok satması gereken kitaplardan bir seçkidir yalnızca. Esasen burası çok satması gerekenlerin kitapçısı.

Öte yandan iyi bir okur olarak şu kaygıyı derinden yaşıyorum: Son bağımsız kitapçı kapandığında hepimiz zincir mağazaların ve internet kitapçılarının insafına kalacağız. Onlar bize neyi gösterirse, göstermek isterse onu göreceğiz. Küçük yayıncıları, iyi işleri ve kitapları arayan, bulan,görünür kılmaya çalışan mecralar kalmayacak. Kitap satmayı salt ticari bir faaliyet olarak görenlerin insafına terk edileceğiz. Bunu korkunç bir ihtimal olarak görüyorum ve bu korkunç ihtimalin gerçekleşmemesi için elbirliğiyle gayret göstermemiz, bedel ödememiz gerektiğine inanıyorum.

Kitaplara verilen paraya acıyamayız tabii ki ama kitap seçimi de önemli değil mi?

Bence bazı kitaplara verdiğimiz paraya acıyabiliriz ve acımalıyız da. Yordam Yayınları’nın genel yayın yönetmeni Hayri Erdoğan bir söyleşisinde şu mealde sözler etmişti:“Kitaba sadece kitap olduğu için bir kutsallık atfedemeyiz. Bir kitabı içeriğinden bağımsız düşünemeyiz.” Ben de aynı kanıdayım; kötü bir Türkçeyle yazılmış, kötü çevrilmiş, insanları boş şeylere yönelten, saçma sapan şeylere inandırmaya çalışan kitaplara, şarlatanlaragüçlükle kazandığımız parayı neden verelim? O yüzden kitap seçimi önemli ve güvenilir rehberlere olan ihtiyaç her zamankinden fazla.

Bağımsız kitapçı olmanın zor yanlarının yanında sizi mutlu eden ve zevk aldığınız yanları da olsa gerek?

Hiç şüphesiz. Aksi halde yapmaz, yapmaya devam etmezdik. Bizi mutlu eden ve zevk aldığımız bir işi yapıyoruz. Beğenmediğimiz, iyi bulmadığımız hiçbir kitabı satmıyoruz ve bu güzel kitaplarla çevrili şekilde geçiyor günümüz.  Ayrıca buraya gelen okurlarla çok güzel bağlar kuruyoruz. Kitap sevgisi ve okuma tutkusugüzel sohbetlerin ve tanışıklıkların kapısını açıyor. Yeni dostlar ediniyoruz. Ayrıca okurlarımız bizi gözden kaçırdığımız iyi kitaplardan da haberdar ediyor.

Yerdeniz Kitapçısı’nın nasıl bir okur kitlesi var?

Müdavimlerimiz, kolay okumalar peşinde olmayan, iyi kitaplar okuyan ve okuma konusunda kendini daha da geliştirmek isteyenlerin çoğunlukta olduğu bir kitle. Biz de onlardan çok şey öğreniyoruz.Karşılıklı besleme ve beslenme söz konusu aramızda.

Sıkı okurlarımızın çoğunluğu hukukçu, öğretmen, öğrenci veya doktor. Okurlarımız arasında bu dört gruptan çok kimse var. Ama iyi okurlar bu gruplarla sınırlı değil. Ev kadını, hemşire, diş hekimi, eczacı, esnaf vb. çok değişik meslek gruplarından ve emeklilerden okurumuz da var.Sonra bizi sosyal medyadan takip eden ve İzmir dışında yaşayan ama yoluİzmir'e düştüğündemuhakkak buraya uğrayan, bizden kitap alan arkadaşlarımız var. Ben şaka yollu şöyle diyorum: “Yerdeniz İzmir'e gelmişken gezilip görülecek yerler arasına girdi!”. Ayrıca yurt içinden ve dışından isteyen okurlarımızakargoyla kitap gönderdiğimiz oluyor.

Kitabevi’nde ağırlıklı olarak hangi türler yer alıyor? Okurlarınızın tercihi ne oluyor?

Yerdeniz’de esasen şiir, öykü ve edebiyat var. Daha önce de dediğim gibi burası bir edebiyat kitapçısı. Edebiyatın dışında küçük ama çok sağlam bir popüler bilim bölümümüz var, benim okur olarak da düşkün olduğum bir kitap grubu bu. Bunların dışında sanat, araştırma inceleme, düşünce felsefe, bölümlerimiz de var. Okur tercihine gelince, buraya gelen okurları iki gruba ayırabiliriz sanırım: Birinci grup ne istediğini bilerek, elinde bir kitap adı yahut listesiyle gelenler. Onlar kitapçıdan yardım istemez, istedikleri kitabı/kitapları bulursa alır gider, bulamazsa sipariş edebilir (elimizde bulunmayan kitaplarısipariş edip getirtiyor, okura bildiriyoruz  çünkü) İkincisi ise; hangi kitabı/kitaplarıalacağını karar vermeden gelen, kitapçıdan öneride bulunmasını isteyenler. Onlara rehberlik edip öneride bulunuyor, okumaktan hoşlanabileceklerini düşündüğümüz seçenekler sunuyoruz.

Yerdeniz Kitapevi’nde dikkat çeken önemli şeylerden biri de ‘çok satması gerekenler’ masasının olması. Bu fikir nasıl ve okurlarınızı geri dönüşleri nasıl oluyor?

Bu masa okurlarımız tarafından olağanüstü bir ilgiyle karşılandı ve karşılanıyor. Şimdilerde biraz sakinledi ama ilk başlarda sosyal medyadan çok sık ve büyük ilgi görerek paylaşıldı. Bizim yahut bilgimiz dışında tanımadığımız kimselerin yaptığı ilişkin paylaşımlar binlerce kez paylaşıldı bazen. “Çok satması gereken kitaplar” cümlesini, Ahmet Büke’nin bir imza etkinliği sırasında, Cook&Book adlı mekanda çekilmiş bir fotoğrafta gördük ve çok beğendik. Ama onlar o cümleyi bir tek kitabın dizili olduğu rafın altına yazmışlardı. Biz bu güzel fikri biraz geliştirdik;başka bir öz, ruh ve içerik kazandırdık. Şimdi Yerdeniz’in simgesi haline geldi. Okurlarımızın o masadan alıp da memnun kalmadığı kitap olmadı. En azından bize böyle bir geri bildirimde bulunan yok şimdiye kadar.

Çevirmensiniz ama bunun dışında ‘Okuma koçluğu’da yapıyorsunuz bundan bahseder misiniz?

Aslında bu bir şaka olarak başladı. Buraya gelen ve okuma önerileri isteyen pek çok okurumuz olduğunu söylemiştim. Bunun yanı sıra, okuma alışkanlığı kazanamamış ya da okuma alışkanlığını bir noktada bırakmış ve dönmekte güçlük çeken arkadaşlarımıza, okuması görece kolay, olay örgüsü sürükleyici kitaplar önererek bu alışkanlığı geri kazanmalarına yardımcı olmaya çalışıyorumdükkan açıldığından beri. Burada bunu gönüllü olarak yapıyoruz. Fakat talep gelirse, bunu daha sistemli ve sürekli bir şekilde yapmaya hazırım. Bana kalırsa okumayı sevmeyen insan olamaz, olsa olsa uygun kitaplarla karşılaşmamış insan vardır. Okuma alışkanlığı kazanmak isteyenlere yardımcı olmaya hazırım ve bu konuda iddialıyım.

Şuan Çok Satması Gerekenler masasından önereceğiniz ilk 3 kitap ne olur?

Şu anda aklıma gelenlerFransız Teğmenin Karısı, Asimetri ve Son Adım olur. Bunu söylerken zorlandım, çünkü bir saat sonra sorsanız başka bir kitap ve yazar ismi veririm. Yarın, bir hafta sonra, bir ay sonra sorsanız bambaşka kitaplar. Çünkü iyi kitapların sayısı öyle çok ve onları birbirinden ayırmak öyle zor ki.

Editör: Haber Merkezi