İZ GAZETE - Önel’e kitaplarını yazarken Foça’nın etkisini sorduğumuz da ‘Foça benim için nefes’ diyerek Foça’nın ilham kaynağı olduğunu söyledi. Bugüne kadar yazdığı kitaplarının çoğunun çocuklar üzerine olduğunu söyleyen Önel, ’ işin başında yazarlığa başlarken çocuklar için başlamıştım.’ diyerek şimdiler de öykülerinin tiyatro sahnesine konulduğunu dile getirdi.

Ahmet Önel kimdir?

Ben Ahmet Önel. Yaklaşık 17 yıldır Foça’da yaşıyorum, Ankara’dan geldim. Ankara Siyasal Bilimler Fakültesi mezunuyum. Ama okulla ilgili çalışma yapmaktan ziyade daha çok kitaba, sanat işlerine yoğunlaştım. Tiyatroda çalıştım uzun zaman. Özel bir tiyatroda görev aldım. Daha sonra tiyatro oyunları yazdım, öykü ve romanlar yazdım ve yazmaya da devam ediyorum. Tabi ki kitaplarımı da yayımlamaya devam ediyorum. Foça da bu düzlemde oldukça verimkâr bir yer. Foça da yaşamak hem esinlenme konusunda hem üretimi yoğunlaştırıcı elverişli bir kasaba. Burada ki yapıyı, burada ki dostlukları, insanları çok seviyoruz. Özellikle de çocuk kitapları konusunda burası müthiş bir sin kaynağı. Burada ki kedilerle, köpeklerle, çiçeklerle, böceklerle dostluk yaparken aklınıza öykülerin gelmemesi zaten olanaksız. Bir şekilde böyle keyifli bir şekilde Foça’daki hayatımızı devam ettiriyoruz.

Foçalı değilsiniz ama uzun yıllardır burada yaşıyorsunuz ve artık Foçalıyım diyorsunuz. Foça’da bir gününüz nasıl geçiyor? Dediniz ya Foça bana ilham kaynağı diye, nelerinden faydalanıyorsunuz?

Burayı benimsedim ve artık buranın yerlisi olarak kabul ediyorum kendimi. İnanın buraya gelmeden önce işte daha faal daha mesaili işlerin içerisinde görev alıyordum ama inanın o mesaili dönemden Ankara’daki hayatımdan daha yoğun bir tempolu çalışma hayatıyla beni baş başa bıraktı. Çünkü Foça da yapacak, yaşayacak o kadar çok şey var ki. Birazda özendirmek istiyorum okuyacakları ve herkesi. Burada hem dostluklar yapmak, burada sokağa ekmek alış verişi için bile çıksanız eve ne zaman döneceğinizle ilgili bir saat vermeniz mümkün değil. Gece yarısı bile dönebilirsiniz hani 1 saat diye çıkıp. Çünkü dostlarla karşılaşıyorsunuz, sohbetler sohbetleri açıyor, oradan farklı mekânlara gidiyorsunuz, farklı esintiler oluyor. Bir bakıyorsunuz kendinizi bir dostun sandalında buluyorsunuz, balığa çıkmışsınız. İşte oradan dönüyorsunuz sizi ayrı bir masaya çağırıyorlar. Benim ayrı bir meziyetimde var. Müziği çok severim, gitar çalarım, saz çalıyorum. E bunları yaparken de bir bakıyorsunuz muhabbet başka düzlemlere kaymış derken oldukça eğlenceli, keyifli, doyasıya dostluk içeren bir gün sizi bekliyor. Sonuçta diyeceksiniz ki yazmaya, çizmeye nasıl vakit buluyorsunuz? Ona da tabi ki buluyorsunuz zaman. Bir sanatçının öncelikle zamanı iyi değerlendirmesi ve disiplinli olması kaçınılmaz. Bende disiplin çerçevesinde günde birkaç saatimi masa başında ayırabiliyorum. Bu çalışma yalnızca iyi yazmak değil. Bir yazarın oldukça iyi bir okur olması kaçınılmaz. Literatürü takip ederim, kurumları takip ederim, antenlerim hep açıktır, yerli yabancı çıkan kitapları mutlaka okumasam bile takip ederim, yazar takip ederim. Sonuçta iyi bir özümleyici, zaman zaman zaten kitap dergilerinde de yazdığım oldu.

Hangi alanlarda kitap yazıyorsunuz? Tek bir alanda mı yoksa geniş bir çerçeve de mi yazıyorsunuz?

Hayır, ben çok oburumdur bu konuda. Farklı alanlarda yazıyorum. Ben çocuk alanlarında yazarak başladım ama onunla yetinmedim. Daha sonra öykülere geçtim o da bana yetmedi ve daha sonra öykü dosyası yetişkinleri için yazdım. Onu bir yarışmaya gönderdim. Sabahattin Ali o dönemde yani 80’li yıllardan bahsediyorum ve dosyam orada birinci oldu. Basılınca arkası geldi. Farklı yetişkinler için öyküler yazdım. Sahne için tiyatro oyunları yazdım. Hala sahnelenmekte olan oyunlarım var şuan da Ankara Devlet Tiyatrosunda, ‘Vah Nadir’ diye bir oyunum oynanıyor tek kişilik bir oyun. Hatta onu Foça’ya da getirttim. Burada ki dostlarımla paylaşma şansım oldu. Oyunlarım devam ediyor, çocuk oyunlarım değişik beldelerde oynanmakta. Ama dediğim gibi son 10-15 yıldır biraz da Foça’nın yönlendirmesiyle çocuk kitaplarına ağırlık verdim. Onlar için öyküler, masallar yazmayı sürdürüyorum.

HER ŞEY ÇOCUKLARA

Yeni bir ihtiyaç mı vardı Foça’nın yönlendirmesi dediniz?

Yazar kendini biraz ihtiyaçlar ve talepler doğrultusunda belirliyor. Çocuk kitapları benden eskiden beri istenen bir şeydi. İleri de daha sakin bir yere gidip çocuk kitaplarına en baştan yoğunlaşacağım. Zaten işin başında yazarlığa başlarken çocuklar için başlamıştım. Bu işin içine parantez açmak gibi bir şeydi. Parantezi kapatırken de deyim tekrar çocuklara döndüm. Onlar da pek bir ilgi görüyor ve bu da beni çok mutlu ediyor. Birkaç tane daha çocuk kitabı yazmayı düşünüyorum. Ama dediğim gibi oyunlar, öyküler de yazmakta benim işimi çok kolay bırakana bir tür değil.

Kaç kitabınız var ve kaç baskı yapıldı?

Kitaplarım değişik alanlarda ve 30 Kadar kitabım var. Bunların 16 ya da 17 tanesini çocuk kitabı olduğunu biliyorum. Yetişkinler için yazdığım 6 tane öykü kitabım var, 3 tane roman yazdım ve 4’ncüsü bu yıl çıkacak. Onun dışında kimi oyunlarım kitaplaştı ve 1 tane şiir kitabım var. Bunun gibi toplamda 30’ a yakın kitabım var.

Gelecek planlarınızdan biraz bahseder misiniz? Neler düşünüyorsunuz? Yine çocuklar üzerinde mi çalışacaksınız?

Evet, çocuk dosyalarım var ve onları kitaplaştıracağım. Yayın evininde bu düzlemde benden bir isteği var. Ama özel olarak da bir butik yayın eviyle çalışıyorum İstanbul’da. Bu benim kısa metinlerimi, kısa oyunlarımı da basıyor. Belki daha sonra günlüklerim var onları da daha sonra yayımlamayı düşünüyorum.

Foça için özel bir şey yazdınız mı? Kitap, şiir vs. gibi?

Hayır, Foça için bir şey yazmadım. Ama bütün yazdıklarıma Foça sızdı. Burada ki insanları, burada ki doğayı, atmosferi anlattım. Ama Foça için özel bir kitap yayımlayayım dediğim oldu. Burada tabi 17 yılım, belki 10 yılımdan daha fazlasında ortaklık yaşadığım bir büyük abim var bundan söz etmeden de geçemeyeceğim. Tarık Dursun Kağan, onunla çok yakın dostluk ettim ve projelerimiz vardı Foça ile ilgili. O zaten yaptı Foça ile ilgili yazdığı kitapları var. Biraz da zaten onun bana bıraktığı bir bayrak yarışıymış gibi görüyorum bunu ve bir Foçalı olarak da böyle bir borcum var. Foça için küçük öyküler yazmayı düşünüyorum. Buda benim Foça’ya bir gönül borcumdur.

FOÇALILARIN SABRI YOK

Foça da bir kültür politikası var mı? Neler yapılıyor?

Burası bölge olarak antik dönemim izlerini taşıyan bölgelerden bir tanesi. Burada Adatepe olsun, karşıda Karaburun vs. birçok yerde ciddi yoğun etkinlikler var. Foça sakinlerinin bu düzlemde çok ısrarlı talepleri yok. Hani Foça’nın da biraz adı çıkmıştır şaka ile karışık söyleyelim, rakı-balık muhabbetleri vs. ama kalıcı, uzun vadeli ve sabır isteyen konulara Foçalıların hem sabrı hem de niyetleri yokmuş gibi. Ama bir etkinlik olduğu zaman katılıyorlar. Mesela geçenlerde burada bir tiyatro etkinliği oldu beni çok heyecanlandıran ve sevindiren bir şey. 50’ye yakın katılımcı olduğunu duydum ve çok mutlu oldum. Ben bunu bile beklemiyordum çünkü biraz ağırkanlı bir yerdir. 17 yıllık Foça hayatımda hep böyle kültürel yapılarda, 50 yaşın üzerinde insanlarla karşılaşıyorum. Burada sanki genç nüfus yokmuş gibi. Tabi ki var ama ortaya çıkmıyorlar. Onları dürtecek. Onları biraz gaza getirecek bir yapılanmanın olması kaçınılmaz. Keşke öyle şeyler olsa. Burada çocuk tiyatrosu, gençlik tiyatrosu ya da diğer farklı etkinlikler yapabileceğimiz ortamlar yakalayabilsek çok mutlu olacağız. Ama bu da azmana içerisinde olacaktır diye umut ediyorum.

Sizin için Foça ne demek?

Foça benim için geçmişten geleceğe büyük sıcak bir nefes. Yani hem nefes almak düzleminde hem o nefesin özünde taşıdığı pek çok değeri yüklenmiş olduğu için. Yani tatlı bir meltem rüzgârı gibi. Zaten Tarık ağabeyin bir kitabı,’ İmbatla dol kalbimde’ ne kadar güzel bir isim. Foça o küçük imbatı vaat eden küçük bir ülke, küçük bir yurt bizim için.

Ahmet Bey, son olarak Foça ile ilgili ne söylemek istersiniz?

Aslında ben yazmadım değil. Bir dergide ben 1,5 yıl her sayıda ‘Foça Mektubu’ diye bir yazı yazdım. Hatta şimdi büyük olasılıkla onlarında 2020 içerisinde kitaplaşması söz konusu. O mektuplara en azından devam etmek istiyorum. Tabi o mektuplar neslinde hem küçük taşra hayatından bir portre çiziyorum ve bu küçük hayattan hareketle de gerek yaşam gereke sanat üzerine daha büyük cümleler ekmeye çalışıyorum. İnsanlar ile ben birikimimi paylaşıyorum. Hem onlara edebi lezzeti olan metinler önermeye gayret ediyorum.

Sizin için özel olan bir dörtlük okur musunuz?

Tabi ki, küçük ilan adı,

Görüşmek istiyorum

Kimseyle görüşmek

Evdeyim her gün öğleden sonra

Sabahları da evdeyim ya

Elim yüreğim ve sancım temizdir

Posta kutum yok duvarlarım var

Korkuyorum

Gizli tutulacaktır başvurular

Editör: Haber Merkezi