Kreon bizi terk etmek zorunda. Bu yalnızca bizim için değil onun için de huzura erecek bir sürecin başlangıcı. Tahtı terk etmeli ve yaptıklarından dolayı yargılanmalı.

            Ektiğimiz tahıllar verimini aracılara bıraktı. Aracılar çoğalıp kâr ettikçe, tarlaların sahipleri zayıfladı. Ambarlar bolluk mevsimini yitirdi. Sonu gelmeyen bir kara ikliminin başına döndü krallık. Yüzleri gülmeyenler, köylerini terk etmek üzere. Yangın yüreklerinden gözlerinin içine sıçrıyor. Tarihin yazılmayanları, kalemleri tutanları zorlamakta ve istediklerini almalarının an meselesi olduğunu fark etseler bu kasırganın karşısında kimse duramayacak.

            Kopmalı kasırga. Çünkü onların en basit eğlenceleri bile hileyle ellerinden alınmakta. Kaybedeceklerini düşündükleri şeyleri çoktan kaybettiklerinin farkına varmak üzereler. Seyircisi oldukları müsabakaların önceden yazılmış senaryolarını okumaktan bıktılar. Gerçeklik çoktan ayrıldı limanlarından.

            Krallık uzun süre tutabilecek mi onları? Haberciler korkuyla geçiyor mahallelerden. Çığırıcıların başları öne eğik. Başlarını yukarıda tutmaya kararlı gençler geçiyor sokaktan. Zindanların duvarları çürümekte. Yediklerimizi üretenlerinin mutsuzluğuna, sofraya gelene kadar işlenen yemeklerin tatsızlığı ekleniyor. Bilmediğimiz tatların alışkanlıklarını edinmemizin bir sonu olacak elbet. Kreon her şeyin farkında. Yalnızca nasıl zehirlendiğimizi seyretmiyor, üretenlerin tarlalardan kaçışını, geminin mutsuz işçilerinin filikalara binişini de görüyor. Aracılar kandırıyorlar kralı. Kralın aynaya bakmaktan ve saraylarını genişletmekten başka bir şey düşünemeyen zamanı akıp gidiyor kum saatinden.

            Değiştirdiği kayıkları tükenmekte. Ve sonu belli yolun. Kibir, yaratılmış en büyük günah diyor tanrılar. Ve kendini günahların dağına zincirlerken, anmak tanrıların adını ve bu günahları onlar için işlediğini söylemek kandırmıyor diğer yaşayanları.

            Uzamış bir masalın sonunu değiştirmeye çalışsa da aracılar, yalanların üzerine inşa ettikleri koca yapılar ve kağıttan kaplan zenginlikleri, tutunmakta zorlanıyor dev öfke dalgalarına.

            Oyun bitiyor Kreon. Herkes farkında, koptuğu gerçekliğin. Ölülerine duymadığın saygıyı, krallarına duymalarını bekleme. Gün dönüyor ve birbirinden uzaklaştırmaya çalıştıkların her geçen gün yaklaşıyor birbirine. Fırtınanın vurduğu kumsalda ayılıyor ve bakıyorlar birbirlerinin gözlerine. Oyunu yazanı tanıyorlar ve kalemi almakta kararlılar. Kulaklarına fısıldakıların, aynı nakaratın esiri olduklarının farkına varıyorlar. Büyü bozuluyor ve gerçeklik yeniden limana yansıyor. Sazlıklardan havalanan kısık sesli fısıltı, güçlü bir türküye dönüyor; “Kreon tahttan inmeli!”