Gaz lambasının ışığında çalan bir oda orkestrası hayal edin. Köy meydanında dans eden dansçılar ve klasik müzik repertuarının seçkin parçalarını orkestra eşliğinde seslendiren sanatçılar düşünün. Buna konser sırasında şiirler okunmasını da ekleyin. Eskiden olsa “ne kadar renkli bir hayal dünyanız var” derdik. Ardından “keşke gerçek olsa” diye iç geçirirdik. Bu gerçekleşmesi imkansız gibi görünen hayal, Turkish Brass Ensemble Orkestrasının köy meydanlarında verdiği konserlerle geçtiğimiz aylarda hayata geçti. Köy meydanlarında klasik müzik konserleri verildi, danslar edildi, şiirler okundu, çocuklara müzik eğitimleri verildi ve bir toplum sanatın iyileştiren gücüyle yavaş yavaş değişmeye başladı.  

Bundan 20 yıl önce, sadece bakır nefesli çalgılardan oluşan bir grup olarak kurulan Turkısh Brass Ensemble, 2 trompet, 1 korno, 1 trombon ve 1 tubadan oluşan beş kişilik bir orkestraydı. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası trompet sanatçısı olan ve bir süre önce kaybettiğimiz Gökmen Noyan, trompet sanatçısı Sinan Dıraz, korno sanatçısı Kerim Gürerk,  trombon sanatçısı Baki Onur ve tuba sanatçısı Kenan Gökkayadan oluşan bu mütevazı topluluk zaman içinde büyüdü. Şu an orkestra yaylı çalgıların da eklenmesiyle birlikte toplamda 25 sanatçıyla etkinliklerini yürütüyor. Klasik müzik repertuarları daha çok çocukların ve halkın müzik kulağına daha yakın eserlerden seçiliyor. Konserlerde Mozart, Çaykovski, Vivaldi, Bach, Beethoven, Verdi, Bizet gibi tanınan bestecilerin çok sevilen eserlerinden küçük kesitler çalınıyor. Mesela Mozart’ın “Türk Marşı”, “Küçük Bir Gece Müziği” gibi eserler çok seviliyor. Vivaldi’nin  “Mevsimler” ,  Beethoven’ın “Kader Kapıyı Çalınca”, Verdi’nin Aida Operasından “Zafer Marşı”, Bizet’nin Carmen Uvertüründen seçilen  küçük bölümler ilgiyle dinleniyor. Köylerde verilen konserlerde, solist sanatçılar Derya Derin ve tenor Burak Dabakoğlu orkestra eşliğinde klasik müzikten operaya, Türk halk müziğinden tangolara kadar çok çeşitli müzik türlerinden sevilen eserler seslendiriyor.

İzmir Devlet Opera ve Balesi sanatçılarından bir balerin ve bir balet orkestranın seslendirdiği müzikler eşliğinde köy meydanlarında bale sanatına ilişkin örnekler verirken çok büyük bir merakla izleniyorlar. Dansın sonunda halkın alkışları sanatçıların çok beğenildiğini gösteriyor. Konser sırasında sadece müzik ve dans yok aynı zamanda şiirler de okunuyor. İzmir Milli Kütüphane Vakfı Başkanı Ulvi Puğ verilen son konser sırasında Atilla İlhan’ın “Ben Sana Mecburum”, Can Yücel’in “Her şey Sende Gizli”, Ahmet Muhip Dıranas’ın “Fahriye Abla”, Nazım Hikmet’in “Karıma Mektup”, Cahit Sıtkı Tarancı’nın “35 Yaş”, Cahit Külebi’nin “Hikaye”, Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun “Sitem’ adlı şiirlerini seslendirdi. Turkish Brass Ensemble Orkestrası Genel Sanat Yönetmeni Kenan Gökkaya’nın yönetiminde verilen konserler sonrasında köy çocuklarına enstrümanlar teker teker tanıtılıyor. Amaç çocukların enstrümanlara dokunarak, çalarak onları keşfetmesi, müzikten zevk almaları. Böylelikle çocukların sanata ve sanatçıya yakınlaşması sağlanıyor. Çocuklara yönelik yapılan tanıtım eğitimlerinde çocuk şarkılarından örnekler hep birlikte söyleniyor.

Güzel sanatların halkın ayağına götürülmesi, tanıtılıp, sevdirilmesi amacıyla yola çıkılan bu sosyal sorumluluk projesi kapsamında çok sayıda kurum ve kuruluşun büyük katkısı var. Mesela İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, İzmir Devlet Opera ve Balesi, İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu, Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı, Ege Üniversitesi Devlet Konservatuarı, TRT ve Halk müziği sanatçılarının desteğiyle çok önemli bir iş başarılıyor. Güzel sanatların tanıtılması, sevdirilmesi, halkta sanatsal duyarlılığın oluşturulması, beğeni düzeylerinin ve estetik duyguların yükseltilmesi amacına ulaşıyor.  Özellikle çocukların yoğun ilgisi bu projenin başarılı olduğunu gösteriyor. Geleceğe dair yatırım yaparak toplumun kültür seviyesinin yükseltilmesinin hedeflendiği bu çok sesli, çok renkli konserler sanat tohumları olarak toprağa atılıyor, sevgiyle sulanıyor. Müzik notalarıyla dövülen kıraç topraklar bereketleniyor, susuz bırakılmış ruhların çatlağına sızan senfonik müzik yağmurdan sonraki ferahlık hissiyle insanları tazeliyor ve artık köylerde senfoni orkestrasının yolu gözleniyor. Köyde Senfoni Orkestrasından aydınlık gülüşlü çocuklar yeşeriyor. Bu ülkede iyi şeyler de oluyor. Toplum sanattan ve iyilikten yana değişiyor.