Toplumsal bellek çok önemli. Aziz Nesin’in toplum yapımız üzerindeki saptamasına tepki gösterenler bir gerçeği çok iyi biliyorlar. Doğal bir tepki olarak aptala aptal deyice kızar, zira herkesin kendine göre bir aklı var.

Aziz Nesin uyuşturulmuş beyinlerden iktidara yansıyan yapıya gönderme yapıyor muydu, bilemem. Bildiğim bir şey varsa sorgulamayan insanın bir süre sonra kendisine verileni hap gibi alıp kabullendiği. Burada eğitim düzeyinin de etkisi var kuşkusuz, ama yeterli değil. Eğitimle birlikte sorgulamak da şart.

Genelde “itaatkar”, “ümmet, mümin” konumundakilere göre, onlar için iyisini, doğrusunu düşünen insanlar vardır ve bu kişilerin ardından gitmek, onların dediğini yapmak, yaymak gereklidir. Bir kısmı için bu cennete giden yol bile olabilir. Sorgulamak ise bu konumda olanlar için yapılmaması gereken bir eylemdir.

Toplumda sorgulayan, araştıran, iyiyi, doğruyu, yanlışı, kötüyü kategorize eden, anlatan, tartışan insanlar da var. Bunların hepsini dikkate alan, bir bilim haline gelen, toplumsal hafıza diye bir ölçüt var. Türkiye için bir zamanlar toplumsal hafızamızın 17 gün olduğu zamanları anımsıyorum.  Bu şu demek, gündemde olan bir konu başka konuların da araya girmesiyle 17 gün sonra toplumda herhangi bir etki yapmayacak duruma geliyor. Bir başka deyişle “toplumsal hafızadan” siliniyor.

Günümüze gelirsek, iktidar partisine oy verenlerin büyük çoğunluğu ister yoksullukları, isterse beklentileri nedeniyle “mürit” gibi davrandıkları için başlarındaki kişi ne derlerse alkışlıyorlar ve ne derse tekrarlıyorlar. Anlıyorlar mı? Sanmıyorum. Mitinglerde onlarca örnekleri var.  Bir şeye ak diyorlar alkışlıyorlar, aynı şeye kara diyorlar alkışlıyorlar. Yeşil deyince de öyle. Ortada bir biat kültürü var.  Tabii bu biat kültürü içinde ben de o iktidarın bir parçasıyım anlayışı da var. Ne kadar parçası sorusunu kendisine soramaz, siz de anlatamazsınız. O iktidarın bir parçasıdır, o kadar!

Peki, buradan toplumsal hafıza konusunda ne çıkabilir?

Önceki dönemlerde olan 17 günlük hafıza bu kişililer için kanımca sıfırdır. Aynı cümle içinde iki aykırı düşünceye alkış tutanların hafızası başka ne olabilir. Bana şu yasayı hazırla ve Meclisten geçirip bana getirin diyene “emredersiniz” dedikten sonra, yasayı veto edene alkış tutmakla aynı şey değil mi? Yasayı hazırlayıp onaylayanlar, yasa veto edilince “bravo, iyi ki veto ettiniz” diye sosyal medyada mesaj atıyorlar.

Toplumsal hafızayı ayakta tutanlar araştıran, sorgulayan, tartışan aydınlardır, işçilerdir, köylülerdir, gençlerdir.  Aralarında anlaşmadıkları konuları bile tartışmayla bulabilen insanlar, “fikri takip” ile konuları, olayları toplumsal belleğine yerleştirecek kayıtları tutarlar, arşiv yaparlar.

Siyasette yönetimi rahatsız eden konuları başka yöne çevirmek, gündemi güçlü olduğunuz konulara değiştirmek önemli. Propaganda teknikleri içinde gündem değiştirecek çalışmaları yapmak başlı başına bir ekip ve strateji işi. AKP içinde bunu yapan ekibin başarılı olduğunu söylemek gerek. Ancak son zamanlarda yeğen, damat, oğlunun arkadaşı, kızın yakını, tarikatın adamı gibi ilişkilerden oluşturulan grupla yürütülen ekip çalışması yavan kalıyor. İktidara yağ çekmek için çırpınan bir yandaş medya gerçeği de var..

Bu düzeni değiştirmek isteyenler, toplumsal bellediği her gün diri tutmak zorundalar.   Gün içinde dört defa fırıldak gibi dönmeyi bizim insanımız hak etmiyor. Yandaşlar dönedursun, biz her seferinde doğruyu yazacağız, güzel Anadolu insanımızla iyiye, güneşe doğru doğruyu yazarak yürüyeceğiz.