Bu yazının yazıldığı saatlerde vaka sayısı dörtlü rakamlarla telaffuz edilmeye başlanmıştı. Durumun ciddiyeti gerek devlet gerekse sivil toplum tarafından her kanaldan dillendiriliyor ve önlemler konusunda ciddi uyarlar yapılıyor. 65 yaş üstü ve kronik hastalığı olanların sokağa çıkması yasaklandı. Kafeler, kahvehaneler, kuaförler kapatıldı. Kısmi ya da top yekun sokağa çıkma yasağı ihtimali konuşuluyor.

Karmaşık bir süreç hepimiz için. Sağduyulu kalabilmek zor ama imkansız değil. Geçen haftada söylediğim gibi TTB, SES, TODAP gibi halk sağlığından yana meslek ve emek örgütlerine daha çok kulak vermek gerekiyor. Her çıkan habere itibar etmemek, kaynağını sorgulamak önemli. Sosyal medyadayız her an hepimiz. Her önümüze geleni paylaşmamaya özen göstermekte fayda var. Kaygıları arttırıcı, kafa karıştırıcı, moral bozan milyonlarca video ve yazı dolaşımda. Biliyorum, hepimiz belki birilerine faydası olur, diye paylaşıyoruz ama kaş yapayım derken göz çıkarmayalım! Fiziksel sağlığımızı koruyacağız derken ruh sağlığımızdan olmayalım. Gerçekten de moral-motivasyon değil midir, en kötü hastalıkları bile yenmemizi sağlayan? ‘Direnciyle kanseri yendi.’ Dediklerimiz az değildir. Bir de ‘ Sevdiklerim yanımda olmasaydı iyileşemezdim.’ diyenler var değil mi?

Şimdi ise toplumca dirence ve birbirimize destek olmaya ihtiyacımız var. Tuvalet kağıdı ve süt stokladık ama moral stoklarımız tükenmeye başladı bile. Fiziksel mesafeler arttı. Artsın da. Gönül mesafesini yakın tutalım. Ve bunu örgütlü nasıl yaparız diye kafa yoralım. Bazıları apartmanındaki yaşlılara ihtiyaçları için yardım etmeyle işe başladı. Benzer bir şeyi İzmir Büyükşehir Belediyesi yapacağını duyurdu. Mevzu bireysel ve kurumsal çabaları ortaklaştırabilmek, herkese ulaşacak bir dayanışma ağı kurabilmek… İzmir’ de buna dair bir adım atıldı. Sevgili Haluk Tekeli’nin çabasıyla, İzmir Dayanışma Gönüllüleri adında bir oluşum ortaya çıktı. 250 ilk imza ile yerel yönetimlere bir çağrı yapıldı. Örgütlü dayanışma ağları kurmak için yerel yönetimlerin sorumluluk alması vurgusu yapıldı. Fiziksel olarak uzak olmanın bu süreci en az hasarla atlatmanın önünde engel olmadığı umudunu veren bu metni yazanlara, duyuranlara, imzalayanlara ve elini taşın altına koyanlara selam olsun gerçekten! Yaşlılar, engelliler, işsizler, hastalar için bu süreci kolaylaştırmak bizi de çok güçlü kılacaktır. İzmir Dayanışma Gönüllüleri’nin sosyal medya hesaplarınızı takip etmenizi öneririm. Mutlaka herkesin koyacağı bir katkı olacaktır.

‘Dört duvar arasında ben ne yapabilirim ki?’ diye düşünmeyelim. Dedik ya, gönüllerden ırak olmayalım yeter ki… Enseyi karartmayalım yeter ki… Gülmeyi, güldürmeyi, güveni güvenilmeyi, şarkılar dinleyip dans etmeyi unutmayalım yeter ki… Mesela, her akşam 21.00’de balkonlara çıkıp, canını dişine takıp, zor koşullarda, risk altında hizmet veren sağlık emekçileri için alkış yapmak hepimize iyi geliyor değil mi? İnanın sağlık emekçileri yüreğimizin avuçlarımızdaki sesini duyuyorlar, hissediyorlar!

#Evdekalıyoruz

#Sağlıkemeçilerininriskaltındaolduğunuunutmuyoruz

#Sokaktayaşayanlarıunutmuyoruz

#Tümişçileriçinücretliizin