TTB Başkanı Prf. Dr. Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması ve sonrasındaki süreçte çok yoğun ve şiddetli tartışmalara neden olan kimyasal silâhlardan söz etmek istiyorum.

Kimyasal silahlar, insan üzerinde fiziksel, psikolojik yıkım yapmak üzere kimyevi maddelerin zehirleyici özelliklerinden yararlanılarak üretilmiş olan maddelerdir.

Kimyasal savaş silahlarının büyük ölçekteki ilk kullanımı Birinci Dünya Savaşı sırasında gerçekleşmiştir. 1915 Nisan'ında Alman ordusu, Belçika'nın Ypres kentine saldırdığında kimyasal silah olarak kullandığı 168 ton klor gazı ile 5 bin civarında İngiliz, Fransız ve Kanadalı askerin ölümüne neden olmuştur.

Birinci Dünya Savaşı’nda toplamda, yaklaşık 125 bin ton gibi büyük miktarlarda klor, fosgen, siyanür ve hardal gazı gibi zehirli, tahriş edici ve yakıcı maddeleri de içeren kimyasal savaş silahlarının kullanımları nedeniyle 90 bin kişinin ölümüne ve 1,3 milyon kişinin de ölümcül olmayan şekillerde etkilenmesine yol açılmıştır.

ABD Emperyalistinin Vietnam Savaşı sırasında, şimdilerde Bayer şirketince satın alınmış olan Monsanto firmasının ürettiği kimyasal silahları kullandığını anımsayın. Uçaklarla ormanlara püskürtülen yaprak dökücülerle ormanlar yok edilmişti. Yaprakları dökülen ağaçlar fotosentez yapamadıkları için ölüyorlardı!

Kimyasal silahlar sadece askersel amaçlarla kullanılmamaktadır. Emniyet Müdürlüğü’nce kimyasal silahların, plastik gaz el bombası, condor gaz el bombası, hareketli CS plastik gaz el bombası, sis bombası, kapalı alan gaz el bombası, gaz el spreyi ile model 5 gaz tüpü şeklinde uygulandığı bildirilmektedir.

Bunları biz, Gezi Olayları sırasında çok yakın mesafeden ve hedef gözetilerek yüzüne biber gazı sıkılan Kırmızı Elbiseli Kadın görüntüsünden biliyoruz. Biber gazından etkilenerek ölen öğretmen Metin Lokumcu’ yu unutamıyoruz. Yasal toplumsal olayların yüzlercesinde kullanılmıştır kimyasal silahlar. Kentlerde, en merkezi yerlerde ve binlerce insanın gözleri önünde. Yazılı, görsel medyada ve sosyal medyada yüzlerce haber ve görselle de görüldü, biliniyor!

Kimyasal Silahlar Konvansiyonu sıralamasına göre kimyasal silah kategorisinde bulunan chlorobenzylidenemalononitrile (CS) ve oleoresincapsicum (OC) adlı kimyasal gazlar, Emniyet Müdürlüğü’nce Türk Tabipleri Birliği’ne verdiği bilgiye göre, en sık kullanılan ve bilindik kimyasal silahlardır.

Bu gazların insanların hangi organlarını ve yaşam sistemlerini etkilemektedirler?

“Solunum sistemi üstünde: CS’e bağlı olarak burun akıntısı, hapşırma, öksürme, nefes darlığı, akciğer ödemi, tüm gazlara bağlı farenjit, trakeit, astım atağı; Göz üstünde: OC’ye bağlı göz yaşarması, yanma, ağrı, kornea ödemi, göz ülserleri; Deri üstünde: CS’e bağlı kızarıklık, şişlik, yanma, bül (deride kabarcık), tüm gazlara bağlı cilt hastalığı olanların bulgularının ağırlaşması;
Sindirim sistemi üstünde: CS’e bağlı tükürük artışı, karaciğer hasarı, tüm gazlara bağlı yutkunma güçlüğü, ağrılı yutkunma; Sinir sistemi üstünde: Tüm gazlara bağlı ajitasyon, anksiyete, histerik reaksiyon, panik atak gibi etkileri vardır.”

Yani, devlet kimyasal silah ithalatçısıdır. Bunları insanlara karşı kullanmaktadır!

Oysa Kimyasal Silahlar Sözleşmesi, 1993 yılında imzaya açılmış ve 1997 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye aynı yıl taraf olmuştur. KSS çerçevesinde kimyasal silahların üretimi ve kullanımı yasaktır.

Peki bu Sözleşmeden sonra Türkiye kimyasal silah kullanmadı mı?

“Hayata Dönüş Operasyonunu anımsayın: “...Operasyonda çeşitli kimyasal gazların kullanıldığı belirtiliyor. Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden Hayata Dönüş Davası kapsamında ifade veren emekli bir uzman çavuş, Bayrampaşa Cezaevi’ndeki operasyonda jandarmanın envanterinde bulunmayan değişik gaz bombaları kullanıldığını, kadın mahkûmların teslim olmak isteyip jandarmadan kapıyı açmalarını istemesine rağmen kapıların açılmadığını ve rütbeli jandarmaların yanmakta olan koğuşlara atılan battaniyelere su yerine benzin döktüklerini anlatmıştı...”

Operasyon sırasında, 12 kişinin katledildiği Bayrampaşa Cezaevi'nde bulunan ve bu operasyondan, yüzünü tanınmayacak hale getiren ağır yanıklarla kurtulan Hacer Arıkan, 15 yıl sonra hukuk savaşını kazandı. İçişleri ve Adalet Bakanlığı, Arıkan'a 120 bin TL tazminat ödemeye mahkûm edildi.

Bakın, Hacer Arıkan kimyasal silah kullanımları için ne diyor:

“...Umudumu kaybetmediğim için travmaya bağlamıyorum ama en şiddetli 19 Aralık anını, 1 Mayıs’ta Şişli Etfal’a gaz bombası atıldığında yeniden yaşadım. Cerrahi Servisi’nde tedavi oluyordum. Oraya ilk gaz bombası atıldığı zaman operasyon anına geri döndüm. Ondan önce Amerika’nın Irak’a ilk bomba attığında sivil çocuklardan yananlar olduğunda da aynı etkileri yaşadım. İnsanların biber gazına maruz kaldıkları her protestoda aynı olayları yaşıyorum. Biz o maddelerin çok çeşitlisini kapalı alanda yaşadık.

Kimyasal silâhlara hayır diye haykırarak!...”