İnsan ne zaman ölür? Kaç defa ölür?

31 Mart yerel seçimleri sonrası seçilmiş belediye (eş)başkan ve belediye meclis üyelerine mazbatalarının verilmemesi ile yeniden gündem olduk. Biz kim miyiz? ‘ Khkh’li’ derler adımıza. Bir gece yarısı, isimleri art arda dizilerek, sıra numarası verilerek işinden atılanlarız. Yüzlerce, binlerce, on binlerceyiz… Taammüden işlenmiş bir cinayetin kurbanlarıyız! ‘Sosyal ölü yapacağız.’ Diyerek hayattan el çektirmek; ‘Ağaç kökü yesinler.’ Denilerek açlığa mahkum edilmek istenenleriz.

Neydi ‘suçumuz’? Büyük bir kısmımız gerçekten ‘kandırılanlarız’. Biatçi, ispiyoncu, dindar ve kindar olduğumuz kadar önümüzün açılacağına, makam, mevki, sevap, para sahibi olacağımıza inandırılanlarız. Tepedekilere tapındıkça, sadece bu dünyayı değil öbür dünyayı da garanti altına aldığımızı zanneden iş güz arlarız! Musluk başında tepişen fillerin ayakları altında ezilenleriz.

Az sayıda olanlarımız ki onlara Kesk’li denilir; emekten, demokrasiden, eşitlikten, barıştan, insan haklarından yanadırlar. Muhaliftirler. İktidar yanlısı her örgütlenmenin karşısında dururlar. Her iktidarın hedefindedirler. Herkes için insanca bir yaşam mücadelesi verirler. Çeşitli bahane ve yöntemlerle susturulmaya çalışılırlar. Ama hiç pes etmezler! Hiç boyun eğmez, bildiklerini okurlar. ‘Fetö ile mücadele ediyoruz.’ Diyerek, ‘Allahın lütfünü’ fırsata çevirenlerin topun ağzına koyup, fitili ateşlediği kesimdir.

Aralarında ‘doku uyuşmazlığı’ olan bu insanları, ‘Biz’ çatısı altında birleştiren Khk’ lerdir. Hangi mahalleden olursak olalım travmalarımız ortak. Katilimiz aynı.

Eli kalem tutması gerekirken, inşaatta ölen Aslan Hoca,

Yeni bir yaşam için koyuldukları yolda, cesetleri kıyıya vuran aile,

Çaresizlik girdabından çıkamayıp da, kendi canlarına kıyanlar,

Elleri kelepçeli doğum yapmak zorunda kalan kadın,

Parklarda koşup oynaması gereken çocukları, cezaevi avlusunda büyütmek zorunda kalanlar,

Hasta, engelli, bakıma muhtaç çocuklarını dışarıda bırakanlar,

Çocuklarına ninni niyetine acıları, çaresizliği söyleyenler,

Eğitim, sağlık, çalışma, seyahat hakkı elinden alınanlar,

Şimdilerde de seçilme hakkı gasp edilip, seçme hakkına göz dikilenler,

Ekonomik özgürlüğü elinden alındığı için, şiddet gördüğü evden çıkamayan kadınlar,

Sokakta her görenin görmezden geldiği, kafasını çevirdiği yalnızlar,

Yerini yurdunu terk etmek zorunda kalanlar,

Domates, yumurta, salça, çay satarken öğrencilerini uzaktan izleyip kahrolan öğretmenler,

Parası olmadığı için kitap fuarına gidemeyen kitap kurtları,

20 kişilik koğuşlarda 65 kişi kalanlar,

Ciddi rahatsızlıkları olup da tedavi hakkı tanınmayanlar,

Defalarca işkence ile gözaltına alınanlar,

Bedenini açlığa yatıranlar,

Üniversitelerde insanlık adına, insanlık için bilim yapanlar,

‘Ölümler dursun’ diyerek, barışı haykıranlar,

Bedenlerinden çok ruhları hastalananlar,

Tecridi iliklerine kadar yaşayanlar,

Hayalleri, geleceğe dair umutları bir gece yarısı ellerinden alınanlar,

Satırlara sığmayanlar,

‘BİZ’ iz.

Khk’li derler adımıza.

Katilimiz aynı.

Kimimiz sokaklarda, alanlarda, salonlarda, sosyal medyada, mahkeme kapılarında hakkımızı aramaya,

Hepimiz için adalet istemeye,

Bulunduğumuz her yer de her an üretmeye,

Direnmeye, gülmeye, eylemeye, dayanışmaya

İnatla devam ediyoruz!

Simurg gibi küllerimizden her seferinde yeniden doğuyoruz.