Sezon açılmadı daha. Bu ayın sonuna kadar biraz daha yavaş hareketlerle yürümeye, hatta misafirlerin yaptığı gibi kahve içerek bu eşsiz koyu izlemeye bile hakkım var. Kahvemi içerken size de bu dev tesiste yaşadıklarımızı az çok anlatayım. Ama sezon geldi mi tam kâbus tam. Eğlenmek için her şey dâhil diyerek gelen misafirleri mutlu etmek imkânsızdır. Üstelik bu memnuniyetsizlikleri size ve otelin alt kademe personelinedir. Yönetici takımından birini gördüler mi pis pis sırıtarak selam verirler. Ben kat görevlisi olduğum ve bütün oteli gezdiğim için üzerimdeki kıyafet de gayet ezik tasarlandığından bu memnuniyetsizliklerin sadece odalarla değil tüm otelle ilgili kısmına muhatap olurum. Asansörler yavaştır, yemekler soğuktur, çarşaflarda leke vardır, banyolar iyi temizlenmemiştir, çatalı değiştirebilir misiniz, bardakta leke vardır, kuma neden sigara izmariti atılıyordur, çocuk tuvaletleri yüksektir, sifon kolanın gazı azdır, havuza yaprak düşüyordur, cankurtaran fazla kaslıdır...

Yüzleri gülse de personel kıyafetinde birisini gördükleri anda daha talepkar ve memnunsuz olurlar."Herşey dahil"in içinde sizin yaşam haklarınız da var sanırlar. Cümlelerinin sonuna ekledikleri iyice ince tondan "lütfen"leri armalı gömlekleri, ilginç ayakkabıları, pahalı ötesi kokan parfümleriyle kadınların yanlarındaki erkeklere hizmetçilerini neden getirtmediklerinden kızgın suratlarıyla açılır sezon. Onlara servis yaparken bambaşka dünyalar işitirsiniz. Miami deki tatillerden çocuğun yurtdışı tahsilinden, yatın bozulan motorundan, holdingin avukatının salaklığından nelerle uğraşmaktadırlar şaşarsınız. Ha bu gerçekten çok zenginlerin durumudur. Bunlar da ikiye ayrılır. Sonradan görmeler canınızdan bezdirir sizi. Ama çocukluğundan beri alıştığı ve evinde yaşadığı konforu arayıp da bulamayan gerçek zenginlerse üzgün fakat sessizce tatilin tadını çıkarmaya çalışırlar. Bu zenginler nazik ve hassastırlar, onlar için siz de insansınızdır ve konsepte dâhil değilsinizdir. Sonradan görmeler ise tam ölümdür tam. Ne yapsanız beğenmezler. Onlar her şey dâhil in içinden bugüne kadar yaşadıkları tüm hayal kırıklıklarının da hesabını sorarlar. Açık büfede tabakları a her şeyi doldurarak ilerler iki ellerinde iki tabak her yemeğin başında tabakları tezgâha koyup  kepçeyi ellerine alır yemek doldurur sonra da tekrar tabakları kaldırırlar.

Neyse efendim bir gurup da vardır ki aman aman 2 sene önceden rezervasyon yaptıran tatili sadece yol parasına yakın bir masrafla neredeyse bedavaya getiren durumu bizler gibi fakat hayalleri büyük fakirlerdir bunlar. Bunların memnuniyetsizliğinde garip bir sinir de vardır. Her an parlamaya hazırdırlar her an. Yemek yerken çeneleri daha bir sinirli çiğner, oda kapılarını daha sinirli açarlar. Belki her geçen saniyenin normal hayatlarına geri dönüş demek olmasınadır kızgınlıkları bilmiyorum.

 Temizlik yaptığım odalara "housekeeping" diyerek kapılarını çaldığımda "hoş geldiniz" diyen bir garip sınıf daha gelir ki tatile ben bunları çok severim. Bunlar da orta sınıftır. Gençlikleri komünist mitinglerde geçmiş az çok işçi sınıfına dair savaş vermiş ama yaşlanınca hayatın bittiğini ve güzelliklerden faydalanmak gerektiğini anlayan orta sınıf. Bunların nezaketinde şu anki misafirliklerinin geçmişlerine ihanet olduğu ezikliği vardır. Sizden özür diler gibi konuşurlar. Kat aralarında karşılaştıklarında öyle bir" kolay gelsin" derler ki adeta yardım edecekler sanırsınız ah ah çok komiktir bunlar. Bu adamlarla beş dakika konuşun acayip gaza getirirler sizi ve emeğinizi. Bunları severim. Bu misafirler de böyle rahatlatır vicdanlarını. 

Kat görevlisi deyip geçmeyin biz de insan sarrafı olduk her gün 20 bin insanın kaldığı bu tesiste 20 yıldır hizmet vere vere neyse kahvem bitti de işime döneyim artık...

 

- - - -