Canhun hastane gözüktüğünde taksimetrede yazan miktarı epey üst bir rakama yuvarlayarak hazırlarken şoför artık kendisinin mesleğine bir saygısızlık olarak addettiği bu suskunlukları bozmak için “abi çiçek miçek alacaksan hastanenin arka sokağında dükkânlar var“ dedi.

Böyleydi ne düzgün para kazanabilir ne de düzgün harcamayı bilirdi Canhun. Haftada birkaç gün toplamda bir elin parmakları kadar öğrenciye özel müzik dersi verir, babasının evlerinden birinde kalır, hafta sonları da birkaç gece kulübünde programa çıkardı gruplarla. Ne zengin olmak ne de daha rahat yaşamak düşüncesi vardı.  

Cahil babasının halinden utanarak mı okumuştu? O zaman babasının hayatından neden ders alıp müzik öğretmeni olarak çalışmıyor, düzenli bir hayatı seçmiyordu, neyse bunları sorgulamak da cevapları az çok bilse de anlatıcıya düşmez herhalde. Okuyucu ileride cevap bulur.

Hastaneye girdiğinde danışmadaki dünya güzeli sekreterlere babasının adını sorarak yattığı katı ve odayı öğrendi. Asansör önündeki yoğunluğu görüp de merdivene yönelirken otele motoru ile gittiğini ve şu an motorun otelin önünde olduğunu hatırladı…

“Ne zor iş merdiven çıkmak. Yaşlanmak mı yoksa bu? Dizlerimin ağrıdığını her bir üst basamağa ayağımı atarken daha çok zorlandığımı fark ediyorum. Yoksa babama gitmekte mi zorlanıyor vücudum… Belki de hepsi birden oluyor. On seneye kalmaz bu hızlı hayatın bedeli olarak elbette ben de babam gibi yapayalnız bir hastane odasında ölürüm ya da hastalanıp bakıma muhtaç hale gelirim. Yok ya yalnız ölmek zorunda olmak daha farklı bir kader, e ee babam evliydi de ne oldu gene yalnız ölüyor. Gerçi benim gibi boktan bir evladı varsa baba ne yapsın.” Üç katı çıktığında sanki on yaş yaşlanmış ve korktuğu şeyleri yaşamaya hazır hale gelmişti.

Koridorun sonuna doğru oda numaralarının büyüdüğü yere gitti. 3019 numaralı hasta odasının kapısını çalıp içeri girdi. Babasını kapıyı açar açmaz göremedi çünkü oda L biçimindeydi. Kapıya doğru içerden hemen gayet düzgün giyimli Ender Bey’in adamı olduğu suratındaki her canlıyı öldürme isteği ile dolu kızgınlıktan belli bir adam geldi. Selam ben oğluyum, deyince yüzdeki bu ifadedeki gevşeme sadece öldürülecekler listesinden Canhun’u çıkartacak kadar yumuşadı. Bu yumuşama ise Canhuna belki sadece insanları korkutuyor ve millete ödemedikleri borçları alıyorlar hem insan öldürmek bu kadar kolay mı düşüncesini geçirtti.