Günlerdir, gencecik bir insanın eylemini tartışıyor ve bu genç insanın geleceği ile ilgili kaygılar taşıyoruz. Kadir Şeker, 20 yaşında. Rastgele yürüdüğü bir yolda, bir kadının darp edildiğine şahit olarak duruma müdahale etti ve yaşanan arbedede, sevgilisine şiddet uygulayan erkeği kaza sonucu kalbinden bıçakladı. Bıçaklanan erkek öldü, Kadir ise şu an cezaevinde. Ölen kişinin 19 ayrı suçtan sabıkası var; bu durum, bu olay özelinde önemsiz bir detay gibi görünebilir fakat geçmiş, birisinin yaşam biçimi ile ilgili en güçlü referanstır. Peki Kadir Şeker kimdir? Kadir’i arkadaşlarının anlatımından tanıyalım: “Kadir, tıp fakültesinde okumak istiyordu. Dersinden evine, evinden dersine giden biriydi. Kadınhanı ilçesinde yaşayan çiftçi babasına yardım ediyordu. İlk yıl o nedenle üniversiteyi kazanamadı çünkü babasına yardım ettiği için derslerini aksatıyordu. Dershaneye gitmek için Konya’ya geldi. Kadir, hedefleri için babasından, evinden ayrıldı. Sabah dershaneye, ders bitince kütüphaneye gider, orada ders çalışmaya devam ederdi. Akşam da evine dönerdi. Kadına şiddet olaylarında en duyarlı tepkiyi Kadir veriyordu. Kadir için üç şey çok önemliydi; kadın, ağaç ve çocuk. Böyle bir durumda bizim arkadaş çevremizden sadece Kadir müdahale ederdi, bunu yaptı da. Ankara’da kimya mühendisliğinde okuyan ağabeyi var, oda Ankara’da tıp fakültesini kazanmak, ağabeyiyle birlikte kalmak istiyordu. (…) Lise yıllarında okulun bahçesinde üşüyen küçük bir köpek vardı, Kadir köpek için kampanya başlattı. Köpeğe kulübe yaptırdı. Her gün köpekle ilgilenirdi, çok vicdanlıydı, kalp kırmayı sevmezdi, şiddet yanlısı değildi. (…) Okulda engelliler kulübüne katıldı, engelliler için mavi kapak toplamaya başladı. Bir engelli kardeşimize tekerlekli sandalye kazandırdı. (…) Bir kedi, muhabbet kuşunu avlamak üzereyken kuşu kurtardı. Kuşu evine götürüp sahibini bulmak için belediyeden anons yaptırdı, sonra da sahibine teslim etti. Kadir çok duyarlı bir insandı, hiçbir güçsüze sırtını dönüp gitmezdi. Olay günü de sırtını dönüp gitmedi ve güçsüzün yanında oldu.”

Şiddet mağduru kadının olay ile çelişkili ifadeleri var. En son beyanında şiddete uğramadığını, sadece tartıştıklarını, partnerini sevdiğini ve iyi giden bir ilişkileri olduğunu söyledi. Kamuoyu bu beyanından sonra kadını linç etmekte bir beis görmedi fakat ben yıllardır kadın mücadelesi içerisinde aktif yer alan biri olarak bu beyanın verilişindeki çeşitli dinamikleri düşünüyorum. Her şeyden önce kadın, kendi can güvenliği ile ilgili kaygılar taşıyor olabilir ki bu çok yerinde bir kaygı. Devletin sicili, kadınları koruma hususunda utançlarla dolu. Yanı sıra, ataerkil düzenin ürettiği ve kadınlara empoze ettiği ‘sevgi’ algısı, bu beyanın destekleyicisi olmuş olabilir: ‘Erkek, seviyorsa kıskanır, dövüyorsa sevgidendir; kol kırılır yen içinde kalır; kadın kısmı erkeğine fedakar olur; yuvayı diş kuş yapar’ Örnekleri sonsuza dek uzatabilirim fakat siz zaten tüm bunları biliyorsunuz. Burada, illa bir şeyi suçlayacak isek kadını değil, bu sistemi, sistemin üreticilerini ve sürdürücülerini suçlamalıyız.

Nihayetinde, kadın cinayetlerinin, kadına karşı sistematik şiddetin günden güne arttığı bir dönemde, Kadir’in eylemi insanlığa dair ümitlerimizi yeniden yeşertti. Erkeklerin dahil olmadığı bir mücadeleyi kazanabilmemiz mümkün değil çünkü, biliyoruz. Kadir için adalet talep ediyoruz. Takım elbiseli kadın ve çocuk katillerine, istismarcılara, tecavüz faillerine uygulanan ‘iyi hal indirimleri, hafifletici sebepler, tahrik indirimleri’ bu kez hakkaniyetle muhatabına teslim edilsin ve Kadir, güzelliklerle ördüğü yaşamına devam etsin.

Okuyucuya sevgi ile.