Tam 164 yıl önce cesur kadınların açtığı bayrak hala omuzlarımızda duruyor. İnsanlık dışı çalışma koşullarına, günde 10 saatlik iş gününe ve açlık sınırındaki ücretlere karşı kadınların birleştirdikleri iradeden yüzlerce yıl önce bir mücadele doğdu. Bu mücadele, çok büyük kazanımların onuruyla bugün de sürüyor. Emek ve beden sömürüsüne, erkek şiddetine, ayrımcılığa ve her türden eşitsizliğe karşı kadınların bu mücadelesi, siyasetten çalışma yaşamına, sokaklardan ve meydanlardan evlerimizin içine kadar dünyanın dört bir tarafında, hayatın her alanında birikiyor.


İZ DERGİ'Yİ OKUMAK İÇİN LİNKE TIKLAYINIZ

izdergi-mart2021-dusuk-mb.pdf


Bir 8 Mart’a daha giderken, dünyanın her köşesinde erkek egemen düzen nedeniyle yaşanan toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri ve kadınların içinde yaşadıkları koşullar ağırlaşarak süregeliyor. Ülkemizde ise durum daha da katmerli bir sorun halini almış durumda.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu verilerine göre 2020 yılında ülkemizde en az 300 kadın cinayeti işlendiği, bunun haricinde 171 şüpheli kadın ölümü gerçekleştiği biliniyor. Buna rağmen, birçok kadın cinayeti ve şüpheli ölümde mahkemelerde genellikle kadınların en yakınındaki erkekler olan şiddet faillerine etkin cezalar verilmiyor. Şiddet faili erkeklerle ilgili alınan uzaklaştırma kararları uygulanmıyor. Taciz, tecavüz ve şiddete karşı kendini savunan kadınlarsa sıradan bir adli vaka içindelermiş gibi cezalandırılıyorlar.

Adaletsizlikler kendisini yaşamın her alanında hissettiriyor. Bir yılı aşkın süredir devam eden COVID-19 salgını, var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliklerini daha da derinleştirdi. Ekonomik kriz ve pandemi birleşince işgücünün dışına ilk itilenler kadınlar oldu. İşsizlik çalışan kadınların ücretlerini daha da baskılıyor. Karantina ve kapatmalar nedeniyle artan ev içi bakım işlerinin sorumluluğu kadınların sırtına yükleniyor. Evden çalışan kadınlar bir de ev içi hizmet işlerini üstlenmek zorunda kalıyorlar. Eve hapsolan yaşam şiddetin de artışına yol açıyor; farklı araştırmalar salgın süresince ev içi şiddet vakalarında artışa işaret ediyor.

Ortada bu kadar vahim bir tablo varken, kadınların yaşamsal talepleri gayet açıkken, siyasal iktidar ve temsilcileri yaptıkları açıklamalarla kadın haklarını yok saymayı, hatta geriletmeyi tercih ediyor. Öyle ki bugün siyasal iktidarın kadın temsilcileri dahi kadınların yaşadıkları travmaları neden aradan zaman geçtikten sonra açıkladığını sorguluyor, hak ihlaline maruz kaldığını beyan eden kadının samimiyetini test ediyor. Bunlar tekil, kişisel görüşler değiller. Açık bir ideolojik tercihe ve siyasi anlayışa dayanıyorlar. Kimi zaman kadının kahkahasına karışan, kimi zaman kaç çocuk doğuracağına dair talimat veren, kimi zaman da işte böyle kadınların erkek egemen düzende yaşadıkları gerçekleri görmezden gelen… Kadınların hayattaki rolünü “sembolik” gören, hatta öyle dahi görmeyi lütuf sayan…

Bu anlayış, biz kadınların kamusal alanda; çalışma yaşamında, siyasette, medyada, sanatta, sporda, hayatın içinde “kadın” olarak, bağımsız bireyler olarak yer almamızı istemiyor. İktidar kendi çizdiği “bayan” profiline uygun bir düzende ısrar ediyor. Değişmesi gereken işte bu düzen ve bu düzeni ortaya çıkaran bu siyasi anlayış.

Tüm bu gerçekleri hepimiz yaşıyor, biliyoruz.

Ancak bütün bunların karşısında esas bilinmesi gereken ise şu: Kadınların dayanışması, mücadelesi, gücü bu boyundurukların altında ezilmedi, ezilmeyecek.

Türkiye’de “birbirinin yurdu” olan, birbirine omuz veren, dayanışan milyonlarca kadın var. Biz kadınlar farklı siyasi görüşlere, farklı inançlara, farklı etnik kimliklere, farklı yaşam tarzlarına sahip olsak da aynı hak mücadelesinde bir araya geliyoruz. Bu dayanışmanın, farklılıklarla bir arada olma halinin ülkemiz için özgür ve eşit bir gelecek inşasına dönüşeceğinin umudu ve bu umudun ortaya çıkarttığı mücadele azminden asla vazgeçmeyeceğiz. Sömürünün var olduğu her alanda süregelen kadın mücadelesi bütüncül bir düzen değişikliği talebinin ifadesi olmaya da devam edecek.

Kadınlar olarak, Cumhuriyetin AKP’li yıllarında zedelenen, tasfiye edilmeye çalışılan kadın haklarını, laikliği, özgürlüğü, eşitliği hep birlikte mücadele ederek tekrar kazanacak ve daha da ileri taşıyacağız.

Bizler hayatın her alanında kendimizi var etmeye devam ediyoruz, mücadele etmeye devam ediyoruz, pes etmiyoruz. Birlikte güçlüyüz.

Yüksek sesle söylemeye devam edeceğiz: Kadınlar bugün de yarın da aşağı bakmayacak!

Editör: Haber Merkezi