DUYGU KAYA/ İZ GAZETE- Doğma büyüme İzmirli olan Handan Kaçar, 26 yıldır otomotiv sektöründe aktif olarak çalışıyor. Yıllar önce eşinin, ‘Sen de benimle çalış’ demesiyle bu sektöre giren Kaçar, erkeklerin ağırlıklı olduğu bir çalışma alanında çektiği zorlukları ve karşılaştığı ön yargıyı İz Gazete’ye anlattı.

‘İLK BAŞTA ŞAKA YAPIYOR SANDIM’

Öncelikle kendinizden biraz bahsedebilir misiniz? Mesleğe ne zaman ve nasıl başladınız?

1969 yılında İzmir'de doğdum, İzmir Kız Lisesi mezunuyum. Liseden mezun olduktan 2 sene sonra eşimle evlendim. Açıkçası evlilik hayatı ilk başlarda bana çok sıkıcı geldi ve bir şeyler yapma çabasına girdim. Çeşitli ürünler pazarlamaya çalıştım, bu çabayı eşim hep fark etti ve beni destekledi. Bir gün eşim bana, 'Otokar firmasının Land Rover servisini İzmir'de açmayı planlıyorum, sen de benimle çalışır mısın' dedi. İlk başta şaka yapıyor zannettim. Sonra iş yerimizi tuttuk, Otokar firması bize yetki verdi. 95 yılında iş yerini açtık, ben de eşimle burada başladım. İşletmemizi açtığımızda hiçbir şeyimiz, hiçbir parçamız yoktu.

‘O GÜN ÇOK AĞLAMIŞTIM’

Erkeklerin ağırlıklı olduğu bir sektörde güçlü bir kadın olarak bir duruş sergilemek nasıl bir duygu? Zorlandığınız zamanlar oldu mu?

İlk işimde kandırıldım. Aracı araç sahibi aldı, ‘Babam hastanede yatıyor, hastaneden çıksın, hemen geleceğim, ödemeyi yapacağım’ dedi. Paranın bir kısmını önceden ödemişti, ama sonra gelmedi. Aradığımızda, bizim o parayı hak etmediğimizi düşündüğünü bizim çok pahalı bir servis olduğumuzu iddia ederek bizi kandırdı. O gün çok ağladım. Gerçekten çok ağladım, eşim de, 'Eğer burada ağlatacaksan bulun. Eşim ağlıyor, buna mı üzüleyim, para gitti ona mı yanayım? Şimdi git, yat uyu. Yarın da buraya ağlatabileceğini düşünüyorsan gel' dedi. Ertesi sabah gittim, şimdi bana 'Çok ufak şeyde çok sert duruyorsun' diyorlar. Bana bunu müşteri öğretti. Çok zorlandığım zamanlar oldu, ikili ilişkilerde, otomotiv sektöründe. Atölyede bir kadının dolaştığını gördüğü zaman şaşıran veya onun ne işi var diyen çok müşteri oldu. Ama eşim her zaman yanımda durdu. Biz eşimle işi de hayatı da çok paylaştık.

Çalışmalarınızdan biraz bahsedebilir misiniz? Neler yapıyorsunuz?

Biz Land Rover servisiyiz. 1995 yılında Otokar Land Rover servisi olarak başladık. 2002 yılında Otokar üretimi bitirdiği zaman özel servise dönmek durumunda kaldık. Uzman kadroyla çalışıyoruz. Bunun yanında biz hurdaya çıkmış Land Rover'leri toplayıp off-road aracı haline getiriyoruz ve bunu kişiye özel yapıyoruz. Bizim bir grubumuz var, kamp yapıyor, hiç kimsenin olmadığı koylarda denize giriyoruz. Bu yaptığımız araçların minimum hazırlanma süreci 6 ay olduğu için doğal olarak herkesle de dost oluyoruz. Böyle bir sosyal çevremiz var ve onlarla aktiviteler gerçekleştiriyoruz.

‘BENDEN ÖZÜR DİLEDİ’

Bu sektörde hiç ön yargıya maruz kaldınız mı?

Fazlasıyla. En basitinden bir keresinde soru sormak için arayan bir beyefendiye ‘Ben size yardımcı olabilirim’ dedim, ‘Zannetmiyorum, Okan ustayı istiyorum’ dedi. ‘Ama bir bahsedin bakalım, yardımcı olabilecek miyim' dedim. Konuşmanın sonunda beyefendiye o kadar yardımcı olmuştum ki, benden özür diledi.

‘BU İŞ OLDU DEDİM’

Çalışmanızın karşılığını aldığınız ilk zamanı hatırlıyor musunuz?

1998 yılında, atölyenin içi tamamen araba doluydu ve dışarıda araçlar diziliydi. Yoldan geçen araçlar 'Ne oluyor' diye bakıyordu. O zaman bu iş oldu demiştim.

Meslekte en zorluk çektiğiniz zaman dilimi neydi?

2008 yılındaki küresel krizde çok zorlanmıştık çünkü resmi kurumların ödenekleri kapanmıştı ve tahsilat almakta güçlük çekmiştik. Döviz kurları çok hızlı arttı, o dönemde hafif bir küçülmeye de gitmiştik.

ACABA REÇEL Mİ SATSAM DİYE DÜŞÜNDÜM’

İşinizi yaparken sizi sinirlendiren bir olay yaşadınız mı? ‘Bırakıyorum’ diye düşündüğünüz bir an oldu mu?

Geçen hafta beni çok sinirlendiren bir olay yaşamıştım. Araba sahibi Datçalı, arabası da İzmir'de. Bir direksiyon montajı yapılacaktı, eşim, 'Bak ağabey, bunun montajı budur, seninki çok uydurma, biz orijinal parça takacağız' dedi. Beyefendi yarım saat sonra beni arayıp, aracı aldığı yeri aradığını ve oradaki kişinin, 'Ağabey zaten onlarda da orijinal parça yok, zaten hepsi uydurma, bir pompa değiştir geçer' dediğini ifade etti. 'Ben hanginize inanayım şimdi' diye sorduğunda 'Bence siz o arkadaşa inanın beyefendi' diye cevap verdim. Orijinal parçayı göstermişiz, burada mesleğimizi icra ediyoruz ama kendisi dokunduğuna veya gördüğüne değil, oradaki beyefendiye inanıyor. O gün, 'Ne için uğraşıyorum ben, neden uğraşıyorum, burada 26 yılımı verdim, müşteri kitlesi daha kime inanayım diye soruyor. Ben bu insanlarla neden uğraşayım? Acaba reçel yapıp satsam da öyle mi mutlu olsam’ diye düşündüm.

Sektörde aldığınız tepkiler genel olarak nasıl?

Müşteriler genelde burada olmamın ne kadar güzel olduğunu ifade eder. 'Bir kadının elinin değdiği yer belli oluyor' derler.

‘İKİ OĞLUMU DA EŞİTLİKÇİ YETİŞTİRDİM’

Öğrenmeyi seven biri olduğunuzu ifade edebilir miyiz?

Evet, kesinlikle. Ben Otokar fabrikasında her verilen teknik eğitime bizzat katıldım. Eğitimlerde bölge müdürleri bana 'Sen neden buradasın, git bir kahve iç' diyorlardı, ben de 'Ben kahve içmeye her zaman giderim şu an burada Otokar'ın havasını teneffüs etmek istiyorum' deyip, eğitimin sonuna kadar kalıyordum. İşimi çok seviyorum ve ișimle ilgili yeni bilgiler öğrenmeyi seviyorum. Özyeğin Üniversitesi Türkiye genelinde 400 kadına eğitim verdi ve ben kendi bölümümde yaptığım projeyle 3. oldum. Bu firmayı daha iyi yönetmek için çok eğitim aldım. Eksik olduğum noktaları tamamlamayı seviyorum. O eğitimlerde de tek kadın bendim. Benim evimde yemek de problem değildir, temizlik de. Çünkü kocam da, iki oğlum da bana yardımcı oluyor. Yemek yapılacaksa, bir şey toplanacaksa beraber yaparız. İki oğlumu da eşitlikçi yetiştirdim. Bu röportajdan şu da çıkabilir, aslında Handan hanım değil de, Okan bey var olmuş. Ama şunu unutmamak lazım, birçok kadın var olmak istese de var etmiyorlar. Burada o kadar kaotik ortamlar oluştu ki, çantamı alıp gitmem gerektiğini düşündüğüm zamanlar oldu. O zaman masaya oturup, 'Ben buradayım, gitmek isteyen gidebilir' dedim.

‘KADIN İSTERSE HER İŞİ YAPAR’

Hayalindeki mesleği gerçekleştirmek isteyip geri adım atan kadınlara ne mesaj vermek istersiniz?

Ben her bulunduğum ortamda kadınların farklı beyin ve psikolojik yapıya sahip olduklarını savunuyorum ve buna inanıyorum. Biz aynı anda birçok işi, birçok ilişkiyi, birçok problemi çözebilen insanlarız. Kadın, benim gözümde ayrı bir yere sahip. Eğer kadın isterse her işi yapabilir, her türlü zorluğa göğüs gerebilir. Tek problemi özgüven, bu da yetiştirilme şeklimizden kaynaklanıyor. Eğer ataerkil bir toplumda yetiştiysek çemberimizden çıkmamız biraz zor olabiliyor ama çıktığımız zaman da bizi kimse durduramıyor.

Kadınlara önerim, neyi yapmak istiyorlarsa önce altyapıyı hazırlasınlar. İzmir'de çok ciddi ücretsiz eğitimler var. Önce kendilerini donanımlandırsın sonra da istediği mesleğe başlasınlar. Ama ilk çelmeye takıldıklarında yere yıkılmak yok, dimdik durup kendimize güveneceğiz. Bizi hep 'Sen kadınsın, sen genç kızsın, sen osun, sen busun' diye yetiştirdiler. Ama bizim erkeklerden hiçbir eksiğimiz yok.

Kadının kendinin farkına varması, kendine güvenmesi lazım. Eşim, 'Gel beraber çalışalım' dediğinde, 'Hayır, ben yapamam, edemem' deyip iki büklüm kıvrılsaydım, şu an burada olamazdım. Ve şimdi, Türkiye'deki bütün Land Rover grubundaki firmalar, Handan Kaçar'ı tanır.

Editör: Haber Merkezi