FATMAGÜL ÖNER / İZ GAZETE - Kadın Meclisleri'nin düzenlediği basın açıklamasında kadınların öldürülmediği, engellenmediği, yönetimde yer aldığı şehirler dile getirildi. Yurttaşların da alkışlarka desteklediği açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Kadınlar, kadın cinayetleri ile fiziksel ekonomik psikolojik ve cinsel şiddetle karşı karşıya. Haklarımıza yönelik saldırılara ve kadını düşmanlığına karşı dirençli mücadele eden kadınlar her yerde; sokakta işte okulda her hanenin içinde.”
İstatistiksel oranların da verildiği açıklamada öne çıkan başlıklar şu şekilde:

‘ ÖLDÜRÜLMEDİĞİMİZ ŞEHİRLER İSTİYORUZ’

“Kadınlar her gün hayattan koparıldı. Didem Uslu’nun bedeni parçalanarak bir ormanlık alana atıldı. R.K’nın boğazı kesilerek öldürüldü, sonra cansız bedeni evi ile birlikte ateşe verildi. Daha nice kadın kardeşimizin yaşam Hakkı elinden alındı. Bu gerçekten an be an ortadadır üzeri ölçülemeyecek tıpkı bir plazanın 20. Katından “ düştü” denilerek cinayeti intihar diye saklamaya çalıştıkları Şule Çet gibi. Benzer bir şekilde hayatını kaybeden dosyası alelacele kapatılan Aysun Yıldırım gibi. Çocukları korumayanların Rabia Naz'ın ölümünün üzerini kapatmaya çalıştığı gibi.” 
“Kadınlar yararına tek bir adım atılmadığı gibi mücadele ile kazandığımız haklarımıza saldırıyorlar.”Yuva yıkan yasa” diye hedef aldıkları 6284 kadınların yaşam şifresidir. Türkiye'nin imzacısı olduğu ama gereklerini yerine getirmediği İstanbul sözleşmesi kadınlar için hayatidir. Bu sözleşmenin kadınların yaşaması için getirdiği koşullar gibi tüm şehirlerde hayatı istiyoruz. Başka Özgecanlar başka Şuleler başka Didemler ölmesin. Bu şehirlerde yaşayanların diğer yarısı gibi öldürülmediğimiz şehirler istiyoruz.”  

‘ÖZGÜRCE YAŞAYABİLDİĞİMİZ ŞEHİRLER İSTİYORUZ’

“En başta yaşam hakkımız için mücadele ederken “gerçekten yaşamak” öyle kolay değil. Kadınlar şehirlerin en merkezi yerlerinde en işlek caddelerinde her türlü şiddet ile karşı karşıya bir kadın istanbul Kadıköy'de. Bağdat Caddesi'nde yaşam hakkımız için yürüyemediğimiz Taksim'de sokak ortasında Cinsel saldırıya uğrayabiliyor. Ayşegül Terzi , Melisa Sağlam şort giydiği bahanesiyle otobüste minibüste saldırıya uğrayabiliyor .Bir üniversite öğrencisi kadın yurt yoluna girdiğinde ışıklandırması olmayan o sokaklarda ardına bakmadan yürüyemiyor Hatta Dilay Gül gibi ışıksız yurt yolunda yaşam hakkı elinden alınıyor. Kadınların kıyafetlerine eğlenip eğlenmemelerine nasıl bir hayat yaşayacaklarına karışmak sona ermelidir. Bu şehirlerde yaşayanların diğer yarısı gibi özgürce yaşayabildiğimiz şehirler geçinebildiğimiz şehirler istiyoruz.”
“Türkiye'de ekonomik krizin giderek derinleştiği bir süreçten geçiyoruz. Bir yandan İŞKUR önündeki sıraların stadyumları dolduran binlerce işsizin; diğer yandan çarşıları dolaşıp artan pahalılığa ve zamlara karşı ucuza yiyecek almaya çalışan milyonların yarısını kadınlar oluşturuyor.”

‘KADINLAR İŞGÜCÜNE DAHİL EDİLMİYOR’ 

“Kadın işsizliği yüzde 14,7.  TÜİK daha en başında milyonlarca kadını  “ ev işleriyle” meşgul diyerek işgücüne bile dahil etmiyor. En büyük ekonomik şiddeti devlet uyguluyor. Çalışma hayatına katılmış kadınlar ise evden çıkış sürecinin zorlukları yanında iş yerlerinde mobbing ile taciz ile karşı karşıya. Ekonomik krizde kadınları daha az maaşla daha esnek, güvencesiz koşullarda çalışmaya zorluyorlar ama eğer bu patronların işine gelmiyorsa da önce kadınlara işten çıkartıyorlar. Kadınlar çalışma hayatına katılıp ekonomik bağımsızlığını kazanamadığı sürece şiddetle yüz yüze kalmaya devam edecek. Kadınların çalışma hayatına eşit haklarla tam ve güçlü katılımının sağlanması şarttır. Bu şehirlerde yaşayanların diğer yarısı gibi  ‘eşit ise eşit ücret’ alabildiğimiz şehirler istiyoruz.”

‘YÖNETEBİLDİĞİMİZ ŞEHİRLER İSTİYORUZ’

“24 Haziran seçimlerinde kadın milletvekillerinin oranı yüzde 17'ye yükselmişti. Yerel seçimlerde bu ivmenin yükselerek devam etmesi gerekirken hemen hemen tüm partiler yine sınıfta kaldı. Yerel seçimlere giderken partilerin çıkardıkları 3306 adaydan sadece 90'ı kadın. Seçim programlarında da kadınların yaşadığı yaşam hakkı ihlalleri, hak kayıpları yine görmezden geliniyor. Kadınların aday olamamasının siyasete katılamamasının tek sebebi kadınların önünü açmayan ve engeller koyan erkek egemen zihniyettir. Siyasette emek veren ve üreten kadınlar yöneten de olmalıdır öte yandan sığınma evinde kalan kadınların güvenliklerini sağlamayacağını söylenerek en temel vatandaşlık hakları olan oy hakkı gasp ediliyor bu ortadan kalkmalı.31 Mart'ta ve bundan sonraki bütün seçimlerde sığınma evinde kalan kadınların oy kullanması sağlanmalıdır.  Bu şehirlerde yaşayanların diğer yarısı gibi yönetebildiğimiz şehirler istiyoruz, sessiz kalmayacağız mücadelemiz ile kazanacağız.”

FLORMAR KADINLARI ÖRNEĞİ VERİLDİ…

Kadınlar tüm saldırılara hak gasplarına rağmen dirençli güçlü ve örgütlü bir mücadeleyi sürdürüyor.  Bunu Şule Çet’in davasının peşini bırakmayan gerçekleri açığa çıkaran yılın her günü adliyelerde ve mahkeme salonlarında kadın cinayetlerinde adalet için bir araya gelen kadınlardan görebiliriz. Bunu tüm saldırılara rağmen sessiz kalmayan ve özgürlüklerine yaşamına yaşam tarzına sahip çıkarak kıyafetime karışma diyen kadınlarda görebiliriz. Bunu her gün iş yaşamına daha fazla katılan kadınlardan işyerlerindeki haklarına karşı direnen Flormar işçilerinden 10 yıl öncesine göre ev işi ile meşgul kadın oranında azalmadan ve istihdam oranında görece artıştan görebiliriz. Bunu tüm engellemelere rağmen siyasetin her alanında olan fikir üreten siyaseti örgütleyen ve örgütlenen kadınlardan görebiliriz.”

‘BÜTÜN KADINLARI MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ’

“Bunu tacize sessiz kalmayan Kadriye Moroğlu Lisesi öğrencilerinden dünyada ‘Me too’  diyerek sessiz kalmayan İzlanda da ‘eşit işe eşit ücret’ hakkını alan kadınlardan görebiliriz Bu 8 Mart'ta tüm şehirlerin meydanlarında kadınlar var bugün bulunduğumuz tüm meydanlardan kadınları özgür ve eşit bir dünya için yan yana gelmeye, dirençle mücadele etmeye çağırıyoruz. Öldürülmediğimiz özgürce yaşadığımız, çalışabildiğimiz, geçinebildiğimiz, yönetebildiğimiz şehirleri yaratacağız.”

Editör: Haber Merkezi