DUYGU KAYA / İZ GAZETE- Mücadeleleriyle her zaman sahada olan Kadın Meclisleri’nin İzmir Üyesi Hilal Susuz ile birlikte kadın mücadelesini, artan kadın cinayetleri ve yükselen kadın hareketini konuştuk. Susuz, konuşmasında mücadeleyi kolaylaştıran başlıca etkenin 'örgütlülük'  olduğunun altını çizerken, “Bizler için mücadele her gün demek” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de kadın cinayetleri giderek artıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Kadın cinayetlerinin önünü açan faktörleri yıllardır söylüyoruz. Tek bir kadının öldürülmesi bile fazlayken her ay onlarca kadının öldürüldüğüne şahit oluyoruz. Kadınlar en çok ateşli silahlarla öldürülüyorken bireysel silahlanmanın önünü açmak kadın cinayetlerinin de önünü açmak anlamına geliyor. Mevcut yasaların uygulanmaması, mahkemelerde iyi hal indirimleri, haksız tahrik indirimleri ve cezasızlık da kadın cinayetlerini artıran durumlar. Biz tüm bunların önüne geçmek için hayatın her alanında her gün mücadele ediyoruz.

‘ŞİDDET NORMALLEŞEMEZ’

Kadın cinayetlerinin artmasında medyadan tutun yargıya kadar pek çok faktör var. Öyleyse bunu engellemek için ne gibi tedbirler alınabilir?

Maalesef ana akım medyada kadını hedef gösteren, cinsiyetçiliği normalleştiren her durum, kadınların yaşamına direkt olarak etki ediyor. Elbette ki politikacıların cinsiyetçi söylemleri ve tutumları da bu etkiyi büyütüyor. Ama şunu biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliği temeline dayanır ve yine sözleşmeye göre şiddeti normalleştirmek yasaktır. Bu sebeple şiddeti ve kadın cinayetlerini önlemek için İstanbul Sözleşmesi’nin her maddesinin etkin bir şekilde uygulanması gerek.

Sürekli kadın ve erkeğin zaten eşit olduğundan dem vuruluyor, bu konuyu tabiri caizse abarttığımızı bile söylüyorlar. Sizce bu ülkede kadın ile erkek gerçekten eşit mi?

Toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan bir eşitlikten söz edemeyiz. Kadınlar her gün öldürülürken, şiddetin her türlüsüne maruz bırakılırken, işten çıkarmalarda listenin ilk sırasına kadınlar yazılıyorken kadın-erkek eşit demek eşitsizliği normalleştirmektir.

Kadın Meclisleri olarak İzmir'de birçok çalışma yaptınız. Mesela, Las Tesis ile farkındalık yaratmaya çalıştınız. Cinsel istismar davalarında açıklamalarda bulunup, sahada yer aldınız.

Bizler için mücadele her gün demek. Las Tesis de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetle ilgili yaptığımız mücadelemizin bir parçasıydı. Çocuk istismarı davalarını da yıllardır takip ediyoruz. Adliyelerde, aileler ve çocuklarla birlikte adalet mücadelesi veriyoruz. Kadınların öldürülmediği, çocukların özgürce yaşayabildiği günler için mücadelemize devam edeceğiz.

‘GÜCÜMÜZ HAKLILIĞIMIZDA’

Mücadelenizde gücü nereden alıyorsunuz?

Mücadeleyi kolaylaştıran başlıca etken 'örgütlülük' aslında. İzmir'de ve Türkiye'nin dört bir yanında mücadele eden arkadaşlarımız var. Gücümüzü ise haklılığımızdan ve örgütlülüğümüzden alıyoruz. Toplum, kadın mücadelesine çok duyarlı. Herkes kadına yönelik şiddetin, cinayetlerin farkında ve tüm bunların durmasını istiyor.

Kadının değerini anlamak için sadece 8 Mart yeterli mi?

Mücadele elbette ki tek bir gün ile sınırlı değil. Her gün farklı şekillerde mücadele ediyoruz. 8 Mart'ta da dünyanın her yerinde kadınlar birlikte sokakta olacak, hep birlikte ses çıkartacak. 8 Mart mücadelemizi büyüttüğümüz bir gün. 8 Mart'tan sonra da kararlı bir şekilde yolumuza devam edeceğiz.

‘HER ŞEYİN FARKINDAYIZ’

Türkiye'de ve dünyada kadın hareketi giderek yükseliyor, bunu neye bağlıyorsunuz?

Kadınlar her gün çeşitli bahanelerle öldürülüyor. Ölüm tehditlerine, şiddetin her türlüsüne karşı kadınların tek çaresi örgütlü bir şekilde mücadele etmek oluyor. Çünkü kadınlar her şeyin farkında. Faillerin bu cesareti kimden aldığının ve kimlerin faillerin sırtını sıvazladığının farkında. Kadınlar tüm bu şiddeti, eşitsizliği besleyen ne varsa onun karşısında her gün mücadele ediyor. Kadınların bulundukları her alanda, her meydanda söylediği gibi; kadın cinayetlerini durduracağız

Editör: Haber Merkezi