DERLEYEN: NİL KAHRAMANOĞLU- Pınar Teke’nin sunduğu 8 Mart Özel yayınına kadın örgütleri temsilcileri, kadın mücadelesine dair değerlendirmelerde bulundu. Programda ayrıca Biz Kitap Yayınları’ndan çıkan İçimdeki Kırk Kadın kitabı da konuşuldu.

‘HER KADINA AÇIK’

Yayının ilk konuğu Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri’nden Tülin Polat oldu. Platform olarak yaptıkları çalışmalardan bahseden Polat, “Her yapıdan, siyasi görüşten kadına açık bir meclisiz. Türkiye genelinde çok örgütlü bir platformuz. Yurt dışında da örgütlüyüz. Kadın cinayeti, çocuk istismarıyla ilgili ayrıca şiddet gören herkesin başvurabileceği bir başvuru karşılama hattımız var. İşçi kadın meclislerimiz, lise ve üniversite kadın meclislerimiz var. Bu meclislerde her gün direniyoruz. Birlikte hareket ediyoruz. Davalarımızı takip ediyoruz. Mart ayının 31’ine kadar davalarımız var. Hem kadın cinayeti hem de çocuk istismarı davamız var. Yağmur, çamur, kış demeden adalet arayışımızı sürdürüyoruz.  ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’ sloganıyla aileleri yalnız bırakmıyoruz” diye konuştu.

İstanbul Sözleşmesi’nin önemine de değinen Polat, “‘İstanbul Sözleşmesi Yaşatır’ diyoruz. Çünkü bu sözleşme kadının toplum içinde erkekle eşitsizliğini ortadan kaldırmayı amaçlıyor. Şiddete karşı en üst sınırdan yargılayıp ceza verileceği, aile içi şiddeti önlemeyi hedefliyor. Bu yüzden diyoruz ki İstanbul Sözleşmesi etkin uygulansaydı cinayetlerin önüne geçilirdi, şiddetin önü kesilirdi” dedi.

‘TEMSİLİYET YETERSİZ’

Pınar Teke’nin bir sonraki yayın konuğu olan Geleceği Paylaş Sivil İnisiyatifi Kurucusu Oya Demir, hem inisiyatiften hem de İçimdeki Kırk Kadın’a yazdığı öyküden bahsetti. 2017 yılından beri aktif olarak çalıştıklarını belirten Demir, “Türkiye’deki problemlerin çözümü için aktif olarak çalışan sivil toplum kuruluşlarının kapasitesini geliştirilmesiyle ilgili gönüllü çalışmalar yapıyoruz. Ülkemizde fala sivil toplum kuruluşu olmasına rağmen bireylerin ya da kadınların sayıca az olarak yer aldığını görüyoruz.  Daha fazla kadının aktif olarak sivil toplumun içinde yer almasını önemsiyoruz. Temsiliyet olarak yetersiz olduğunun farkındayız. Kadınların birlikte ne kadar güçlü olduğunu hep birlikte görüyoruz” şeklinde konuştu.

‘KADIN GÖRÜNÜR OLMALI’

16 İlde Bölgesel İş Ağları Projesi ile kadın istihdamına yönelik projeler üretmeye çalıştıklarını söyleyen Demir, “Hem tasarlanma hem de yürütme aşamasında yer aldık. Projenin odağına da 5 ayrı federasyon bölgesindeki STK’ların kapasitelerinin geliştirilmesini aldık. Bölgedeki problemlerin çözümüne odaklandık. Halktan fikir topladık. Kadının siyasette, kent yaşamında, temsiliyette, katılımcılıkta arttırılması için muhtarlık önemli adımlardan bir tanesi. Bu kadar önemli bir oluşumun küçücük bir parçası kadınlardan oluşuyor. Türkiye genelinde 52 bin muhtardan bini kadın. Bunu arttırmamız gerekiyor. Çok da güzel fikirler ortaya çıktı. İlerleyen zamanlarda da problemlerin çözümü için bu yaratıcı problemlerden yararlanacak” açıklamasında bulundu.

‘YOL GÖSTERİCİ’

İçimdeki Kırk Kadın kitabına Sessiz Çığlık adlı öyküyle katkı verdiğini dile getiren Demir, “Birbirinden farklı kadınların belirlenen bir ana temayla bir araya geliyor olması çok heyecanlandırdı. Şiddet her yerde. Cinsiyetinden ötürü kadın daha fazla şiddete maruz kalıyor. Bunu dile getirebilmek için çabalıyoruz. Bu kitabın da pek çok alanda çözümün anahtarı olacağına inanıyorum.  Her öykünün kendi içinde bir yaşanmışlığı var. Bu kitaptan çok şey bekliyorum. Kitap olmanın ötesinde yol gösterici bir araç olacaktır” dedi.

DÜŞMANLAŞTIRICI POLİTİKA

Mor Dayanışma’dan Deniz Uslu da kadın mücadelesi ve son günlerde tartışma yaratan nafaka hakkının kaldırılmasına yönelik şu açıklamalarda bulundu:

“İçinde bulunduğumuz süreç kadınlara yönelik düşmanlaştırıcı politikaların yükseldiği bir dönem. Hem bedene hem emeğe yönelik saldırılar var. 6. Yargı Paketi’yle birlikte nafaka hakkına saldırmaya çalışıyorlar. Kaldırmaya çalıştıkları bir boşanma sonucu yoksulluğa düşen tarafın alacağı nafaka bir de çocuk nafakası. Mesela tartışmamız gereken konu; neden kadın yoksulluğa düşüyor? İktidar olarak kadının yoksulluğa düşmesi konusunda bir önüne bir engel koyuyor musun? Kadının ekonomik gücünü elde etmesi için bir adım atıyor musunuz ki şimdi yoksulluk nafakasını kaldırıyorsunuz? Bir de gerçek olan rakamlar çok komik. Mahalle çalışmalarında görüyoruz. Bize ulaşan kadınlar 300 lira nafaka ödemesi gerekirken ödemediklerini söylüyorlar. Çocuk nafakası da var. Çocuğun hayatını devam ettirebileceği ihtiyaçları için ödenmesi gereken nafakaya da saldırıyorlar. Bu saldırıların devam edeceğini düşünüyorum. Burada önemli olan kadınların duruşu ve örgütlenmesidir.”

‘OLUMLU TEPKİ ALDIM’

Biz Kitap Yayınevi Sorumlusu Selda Kartal da İçimdeki Kırk Kadın derleme kitap çalışması hakkında konuştu. Derleme kitap fikriyle gittiği tüm kadınlardan olumlu tepkiler aldığını söyleyen Kartal, “Öncelikle kadın yazarları belirledik. Aslında 42’den daha fazla olacaktı. Bir yıldır sürüyordu. Çok da uzasın istemedik. Yazarları belirlerken kadın sorununa dair söyleyecek sözü olan, kadın mücadelesine katkı sunmuş kişilerin olmasını istedik. Bu süreçte tek değildim. İki liste çıkardım elime bilmediğim bir şehir aynı zamanda. Zorlu bir süreçti. En yorucu taraf da öyküleri okumaktı. Çünkü kurgu da neredeyse her kadının denk geldiği ya da yaşadığı öyküleri yazmıştık. Bu anlamda psikolojik olarak yorucu bir süreçti” diye konuştu.

‘YAŞADIKLARIMDAN KATTIM’

Yazdığı öyküye de değinen Kartal, “Uzun süre tekstil sektöründe çalıştım. Tabii ki kurgu ama yaşanmışlıkları olan bir öykü. Başkahraman Gülnaz da bir tekstil işçisi. Aslında şiddetin her türlüsünü gören kişiler var tekstilde. Kendi yaşadıklarımdan, gördüklerimden katarak katkı sunmak istedim. Kitapta farklı mesleklerden kadın yazarlar yer alıyor. Ben de tekstil işçilerinden bahsetmek istedim” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi