GÜLSEN CANDEMİR-Toplumun kadına biçtiği roller nedeniyle çalışamayan, çalışsa bile temsiliyet noktalarında yer alamayan kadınlar, erkek yöneticilerin kendi hayatlarını yönetmesine neden oluyor. Bu tabloyu değiştirmek için yola çıkan kadınlardan biri Nimet Menekşe. 22 yıldır örgütlü mücadelenin içerisinde erkek yöneticilerle işçilerin örgütlenme süreçlerinde yer alan Menekşe, bağlı olduğu sendikada kadınların sesi olabilmek için kolları sıvadı. Adaylık sürecini ve kadınların iş yaşamındaki sorunlarını aynı zamanda Genel-İş 4 Nolu Şube çalışanı olan Nimet Menekşe ile konuştuk.

KADINLARIN BU TÜR GÖREVLERDE YER ALMASI KONUSUNDA DÜŞÜNCELERİN NELERDİR?

Yaşadığımız toplumda kadına ve kadın emeğine biçtiği rolün ortaya çıkardığı sonuç ortadadır. Bu düzen aynı zamanda toplumsal cinsiyet rolleri ve onun üzerine inşa ettiği erkek egemen kültürle ücretli çalışma alanında kadına eşitsiz, ayrımcılıklarla dolu bir zemin sunarken yaşadığı sorunları görünmez hale getiriyor. Bu nedenle kadınların da temsiliyet hakkının olduğu inancıyla şube başkanlığına adayım.

ÇALIŞTIĞIN SENDİKADA ADAYLIĞIN NASIL KARŞILANDI, ÖZELLİKLE ERKEK YÖNETİCİLERİN ADAYLIĞINA YAKLAŞIMI NE YÖNDE OLDU?

 Seçim çalışmalarım sırasında kadın arkadaşlar memnuniyetle ve sevinçle karşıladı. İnanıyorum kadın delege arkadaşların hepsi bana oy verecek.  Erkek arkadaşların da bu konuda ciddi katkılarını söylemeden geçemem. Çalıştığım Genel-İş Sendikasında kadın arkadaşlarımın desteği ve yardımı çok fazla. Sizin nezdinizde onlara teşekkür ederim. Erkek yöneticiler olarak gerek şube başkanlarımız, gerek yöneticilerimiz, temsilciler ve işçiler ciddi anlamda destek veriyor.

KADINLARIN BU GİBİ GÖREVLERE GELEBİLMESİNDE SENCE NE GİBİ ENGELLER VAR?

Dünya nüfusunun yarısını, dünyadaki işgücünün ise üçte birini oluşturan kadınlar, bulunduğu her alanda sömürülmektedir. Aile yaşamında kadının en önemli işlevi analık olarak görülürken, ailenin bütün bakım sorumluluğu da kadına yüklenmiştir. Cinsler arasındaki eşitsizlik yüzünden sömürülen kadın iş yaşamında ise ikinci kez sömürülmektedir.  Türkiye’de sendikalı kadın işçi oranı oldukça düşüktür. Sendikamızın kadınların sendikal süreçlere katılımını, daha aktif üyeler haline gelmelerini önemsemesi gerekmektedir. Bunun sendikal demokrasinin gelişimi açısından da zorunlu olduğunu savunan sendikamız; cinsiyet eşitliği mücadelesinden, kadın-erkek arasında ücret ve hak eşitliği mücadelelerine, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesine kadar çalışma hayatında kadın işçilerin mücadelesini emek mücadelesinin ayrılmaz ve önemli bir parçası olarak görmektedir. Bu bakış açısıyla emek alanında oluşlarıyla iki kez sömürülen kadın işçilerin bu alanda yaptığı bütün çalışmaları ve etkinlikleri çok değerli görüyor, bunlara katkı sunmayı ise bir sendikal görev olarak görüyorum.

SEÇİLİRSEN NELER YAPMAYI DÜŞÜNÜYORSUN?

Seçilirsek kadın erkek ayrımı yapmaksızın, özellikle kadın arkadaşlarımı görev alma konusunda teşvik ederek birlikte aktif çalışma yapacağız. İşyerlerinde eşit işe eşit ücret talebini ön planda tutacağız. Sömürüye, ayrımcılığa, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesi için kadın işçi arkadaşlarımı sendikada görev almaya ve mücadeleye çağırıyorum.  Sendikamız büro işkoluna girdiği için çalışan işçilerimizin çoğunluğunu kadın emekçileri oluşturmaktadır. İşyerinde çalışan kadın arkadaşlarım önerisiyle ve desteğiyle aday olmaya karar verdim. 22 yıldır DİSK/Genel-İş sendikasında çalışıyor ve Sosyal İş Sendikasına üye. Sendikada geçmiş dönemlerde Denetim Kurulu Üyeliği ve temsilciliği yaptı, halen işyeri temsilcisi. Arzu Çerkezoğlu da DİSK’in uzun süredir Genel başkanlığını yapıyor.

Editör: Haber Merkezi