Bugün 8 Mart... "Kadınlar vardır" denilen gün... 

Türkiye'de artık son yıllarda ortalama her gün birden fazla kadının öldürülüyor. Her gün ortalama onlarca kadın şiddet görüyor. Bunlar basına yansıyan rakamlar. Bir de basına yansımayan boyutu var. 

Bu koşullarda 8 Mart'ı idrak ediyoruz.

İzmir'de de 8 Mart'la ilgili pek çok etkinlik var. Dün de vardı, bugün de var. "İzmir'in denizi kız kızı deniz"... Ne var ki manşetlerde son dönemlerde kadın cinayetlerine en çok rastlanan kent de İzmir! İzmir'de kadınların bu tabloya bir diyeceği yok mu? Olmalı.. Kadınlar bu tabloya fren koymalı. İzmir'e yakışmayan istatistikleri bitirmek en başta kadınların boynunun borcu. Kadın yöneticilere de bu konuda öncü bir rol düşüyor. Kadın belediye başkanları, meclis üyeleri, muhtarlar.. Kadın emniyet görevlileri... Kadın savcı ve yargıçlar... Kadın idareciler... Kadın siyasi parti yöneticileri... İzmir'in layık olmadığı tabloyu değiştirmek için bir eylem planı, yönelim ortaya koymalı değil mi? 

xxx

8 Mart'ta İzmir'deki çok sayıda etkinlikten birine katılma fırsatı buldum;"Kadın Mücadelesi, Yaşam Mücadelesi" başlıklı konferans. Karşıyaka Belediyesi'nin düzenlediği etkinlikte Başkan Akpınar da bir açış konuşması yaptı. Önceki dönem milletvekili Ayşe Gürocak, kolaylaştırıcıydı. Konuk konuşmacı ise CHP PM Üyesi, yazar ve sendikacı Yaşar Seyman'dı. 

Konferans öncesi çay sohbetinde Başkan Akpınar, bugün başkanlık koltuğunda kendisinin oturmadığını, 8 Mart günlerinde hem de bir kaç gün boyunca başkanlık için kadın belediye meclis üyelerine koltuğunu bıraktığını ifade etti. Nitekim dün de Başkan Vekili, Belediye Meclis Üyesi İpek Cellek'ti. Güzel ve dikkat çekici bir uygulama. Bravo Akpınar. 

xxx

Konferans sonrasında da Yaşar Seyman ve Ayşe Gürocak'ın yanında bendenizi ve TRT'nin unutulmaz yüzlerinden Şengül Kılıç'ı da Kültür Müdürü Nail Çetin ile birlikte Başkan Vekili İpek Hanım ağırladı. Masada o kadar partili ve bir de PM Üyesi olunca sohbet konusu da ister istemez ülkenin durumu, parti ve yarın Ankara'da toplanacak tüzük kurultayıydı. İpek Hanım, kadın kollarına karşı... (Laf aramızda bendeniz de karşıyım) Kadınların temsilinin yüzde 50 olmasından yana ve milletvekili, belediye meclis üyeliği gibi adaylıklarda da kadın ve erkeğin eşitliğini, bu temelde fermuar sistemini savunuyor. (Laf aramızda bendeniz de) 

Haklı İpek Hanım... Madem kadınlar dünyanın yarısı... Elmanın yarısı... Peki, elmanın yarısı "elma" olur mu? Elmanın iki yarısı yapıştığında, bir araya geldiğinde "elma" oluyor. 

xxx

Konferansa gelelim... Seyman, mücadelenin içinden de gelen bir kadın sendikacı ve politikacı olarak kadınlara güzel ve anlamlı mesajlar verdi. Çok güzel anektotlarla da süslediği içerikli konuşmasında  kadının bir değil, iki değil, üç değil, dört beş vardiya çalıştığını vurguladı. Kadınlara ülke için de sorumluluk düştüğünü, bir iki vardiya daha üstlenmeleri gerektiğini ifade etti. 

Seyman'ın annesinin çeyiz bohçasına koyduğu parça metaforu konuşmanın itici gücüydü. O metafor "mücadele" diyordu, başka bir şey demiyordu. 

Bir de Rukiye'den söz etti Seyman. Rukiye, evet... Büyük Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'ne "Bir iki arkadaşını da al gel" diye davet ettiği işçi kadın... 

Rukiye bu davet üzerine ne yapmış biliyor musunuz? Beş yüz kadar kadın işçiyi alıp gitmiş kongreye! Ertesi günün gazeteleri kongreyi "Sokağa taşan kongre" olarak yazmışlar bu yüzden. 

Yaşar Seyman ne demek istemişti bu anektotla? 

Rukiye'lere seslenmişti... Bugünün Rukiye'lerine... Bir iki arkadaşını al gel denildiğinde yüzlerce olmasa da onlarca arkadaşını alıp gelecek Rukiye'lere...

Örneğin, CHP Karşıyaka Kadın Kolu Başkanı... "Rukiye" olmalı.... Konferansta Önemli isimler de yalnız bırakmamıştı Seyman'ı... Örneğin, "Halkın Avukatı" Murat Ergün... Örneğin, bir önceki CHP Kadın Kolu Başkanı Birgül Hanım... 

Ancak... Gözlerim CHP Karşıyaka Kadın Kolu Başkanını, yönetici arkadaşlarını, kadın kollarını aradı. Bir kadın CHP PM üyesi, bir mücadele kadını gelmiş muhitinize ve belediyenizin etkinliğinde konuşuyor... Sizler nerelerdeydiniz?... 

xxx

Kadınlar var... Yaşar Seyman, Ayşe Gürocak, İpek Cellek var... 

Ve iki kadından daha bahsetmeliyim dünkü konferansı dinleyen ve akabinde birlikte olduğumuz; ilki,  Sebahat Akpınar. Başkanın annesi... Emekli öğretmen... O da bir mücadele geçmişi olan kadın, bir TÖB-DER'li... İkinci kadın sözünü edeceğim, Şengül Kılıç... TRT'nin ekran yüzüydü. En önemli haber spikerlerindendi. TRT'nin unutulmaz değeri.Sonrasında da bilgisini, görgüsünü yeni simaların yetişmesi için seferber etmiş bir usta. O da artık İzmirli olmuş... Geçen yıl sonbaharda tutmuş yolunu İzmir'in. Mutlu mu? Mutlu... Hoşgeldiniz Şengül Hanım.

Seyman mı? Bu yazının yazıldığı saatlerde yolda ve öğleden sonra 15.00'te Başkent'te başka bir konferansın konuşmacısı... Güle güle ve kolay gelsin usta kalem, usta yazar, siyasetin "iyi ki var" dediğimiz ve görmek istediğimiz yüzü.