ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kutlamadan çok bir mücadelenin tarihi. Kadın mücadelesi Türkiye’de son yıllarda dayanışmayla büyüyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği için mücadele eden kadınlar yaşanan kadın cinayetlerinde tek bir yumruk olup gündeme oturuyor.

Buna rağmen 2018 Mart ayından 2019 Mart ayına Türkiye’de 339 kadın öldürüldü. Öldürülen kadınların büyük bir bölümü 15-25 yaş arasındaki kadınlardan oluşuyor.

Kadın Meclisleri Türkiye’de kadın mücadelesinin önemli bir bölümünü oluşturuyor. İzmir’de de çalışmalar yürüten Kadın Meclislerinden Hilal Susuz ile kadın mücadelesini konuştuk.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınlar için neyi ifade ediyor?

8 Mart kadınlar için mücadeleyi ifade ediyor. Kadınların fabrikada yanmasıyla başlayan ve biten bir mücadele değil 8 Mart. Kadınlar hayatın her alanında; evde, işte, ilişkisinde, çocuğunu büyütürken emeğin içinde yer alıyor. Yani mücadelemiz büyüyor. Bu yüzden 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, sadece çalışan kadınları değil emek veren tüm kadınları kapsıyor. Kadın Meclisleri için 8 Mart her gün bir mücadele günü.

8 Mart’ın ortaya çıkışıyla günümüzde ‘kutlanan’ 8 Mart aynı bilinçle mi ilerliyor?

Maalesef bizi en çok kızdıran noktalardan biri bu. Kadınlar günü sadece tüketim günü değildir. Çiçekçilerde güller daha pahalı oluyor, çünkü biliyor ki o gül satın alınacak. Tabiki kadınlara hediye alınabilir ama bunu 8 Mart özelinde yapmak günün anlamıyla örtüşmüyor. Bu bir kutlama günü değil. Bu yönde basında, reklamlarda yer almak, bunu satış günü olarak ele almak yanlış. Bu bir açıdan kadınlar gününün üstünün örtülmesidir. Biz Kadın Meclisleri olarak bunun kutlama gününden ziyade, kadın cinayetlerine, kadına yönelik her türlü suça, işçi kadınların emeğinin sömürülmesine karşı kadın sesinin en yüksek çıktığı gün olarak görüyoruz. Biz gerek açtığımız stantlarda gerek insanlarla görüştüğümüzde gerek adliyelerde bunu vurguluyoruz. 8 Mart ve 25 Kasım’da biz ne söylersek yazılacak. Bu yüzden mücadelemizi büyütmeye yönelik çalışmalar yapıyoruz.

Kadın cinayetleri neden artıyor?

Kadınlar öldürülüyor. Yeni açıklanan rapora göre öldürülme şekilleri arasında en çok görülen ateşli silahla cinayet. Bireysel silahlanmanın önünü açarsanız, davada ‘yanlışlıkla öldürdüm, silahımı temizlerken öldürdüm’ diyenlere indirim verirseniz kadın cinayetleri artar.

Özellikle politikacıların kadına yönelik cinsiyetçi, ayrımcı söylemleri devam ederse kadın cinayetleri elbette artar. Politik dilin sokaktaki etkisinin farkındayız. Aynı zamanda adliyelerde de bunun mücadelesini veriyoruz çünkü o indirimlerle cinayetin üstü örtülmeye çalışılıyor. Kadın cinayetlerindeki en küçük bir indirim, kadın cinayetlerini meşrulaştırmaktır.

Devletin bu konuda görevi cinsiyetçi söylemlerden vazgeçmek olmalı. 6284’ü çıkarıyorsanız, İstanbul Sözleşmesi’ni imzalıyorsanız bunu uygulamak zorundasınız. 6284’ü yuva yakan yasa olarak ifade ediyorsanız tabiki kadın cinayetleri artar. Kadınlar kendi hayatlarında karar almak istedikleri için, iş dünyasında var oldukları için öldürülüyor. Biz de durmayıp mücadelemize devam ediyoruz.

Politikacıların kadın üzerine olan söylemlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ataerkil bir toplumuz ve bu bakış açısıyla büyüyen politikacılara sahibiz. Erkek kadın ayırt etmeden feminist düşünceye sahip politikacı çok nadir. Kadınlar çiçektir demekle kadına sahip çıkmıyorsunuz. Toplumda bir İzmir kızı algısı var ve bunu yerel seçim çalışmasına alet eden eski bir bakan var. İzmir mahallenin en güzel kadını dediği yetmiyormuş gibi bir de kadını kıza çevirdi. Bu toplumsal cinsiyetçi söylemin en üst noktasıydı. Biz bu söylemlerden sıkıldık. Önce bakanlık yapan sonra İzmir’e belediye başkan adayı olan birinin bu tür söylemlerin farkında olması lazım. İzmir mahallenin en güzel, dış görünüşüne en çok önem veren kadını değil. İzmir’de kadınlar sokakta mücadele ediyor. İzmirli kadınlar bu cinsiyetçi söylemlerin farkında. İzmir gibi bir yerde böyle yerel seçim politikası yürütmek çok yanlış. Parti gözetmeksizin, sözde hoş sözlerle yapılan bu yorumlarla İzmirli kadınlardan oy almayı düşünüyorlarsa çok yanılıyorlar. Kadınların haklarını gasp etmeyerek, yerelde kadınları saf dışı bırakmayarak ancak İzmirli kadınlardan oy alabilirler. Kadınları aday göstermeyip, Meclis’e girecek ilk sıralara koymayıp ve kadın adayları da seçilmesi en düşük yerlerden aday gösterip kadınlardan oy istiyorsunuz. Kadınların toplumun yarısını oluşturmasına rağmen bizi saf dışı bırakırsanız oy alamazsınız.

Kadınlar ne istiyor?

Öldürülmediğimiz şehirler istiyoruz. İzmir’de 2019 yılında 19 kadın öldürüldü. Bu sadece medyaya yansıyan rakam. Bakanlık verileri tutmuyor bu konuda. Kadınlar arkasına bakma endişesi olmadan rahatça yürümek istiyor. Kadınlar kendi geçimlerini sağlamak istiyor. Kadınlar sahip oldukları hakların bilincinde ve ayrımcılık istemiyor. Kadınlar hayatın her alanında eşit şekilde yer almak istiyor.

Türkiye’deki kadın mücadelesini nasıl yorumluyorsun?

Türkiye’deki kadın mücadelesi çok dinamik ve büyüyor. Kadınlar farklı ideolojilerde yer alsa da kadın olmak değerinde buluşuyoruz; AKP’li, CHP’li hangi düşünceden olursa olsun ayrımcılığa uğruyor. Kadınlar ortak hakları nafaka için birlikte mücadele ediyor. Şule Çet, Aysun Yıldırım gibi üstü örtülmeye çalışılan davalarda sosyal medyada örgütlendik. Görünür olmak mücadeleyi büyütmek için olan adımlardan bir tanesi. Kadınlar duruşma salonuna, adliye, sokaklara sığmıyor bir araya gelince. Yasa çıkarıcıları birlikte mücadele ederek baskılamaya devam edeceğiz. Sahip olduğumuz tüm haklarımız için mücadele ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. 1940’la kadın mücadelesinin politik olmadığı yönünde bir söylem vardı. Ama kadınlar bu toplumun yarısını oluşturduğu gibi siyasetin de yarısında yer almalı.

Kadın Meclisleri İzmir’de neler yapıyor?

Kadın Meclisleri olarak ayda bir toplantı yapıyoruz. 40’dan fazla ilde ve üniversitelerde de varız. Geçmişte tacize, tecavüze uğramış kadınlar toplantılarda yaşadıklarını bizimle paylaşıyor. Genellikle de hayatlarında ilk kez bir toplulukta bunu dillendirebiliyorlar. Kadınlar bu toplantılarda güçleniyor. Bu toplantılarda gündemi, takip ettiğimiz davaları konuşuyoruz. Gönüllü avukatlarımızla, Baro’nun Kadın Hakları Merkezleri’nle davalarda yer alıyoruz. Davalara katılmayı önemsiyoruz çünkü orada kadın mücadelesini gözler önüne seriyoruz. Bizim davalarda varlığımız hem ailelere hem de mahkeme heyetinde kadın mücadelesinin var olduğu farkındalığını gösteriyor. Yasaların uygulanmasında etkin rol almak için çalışıyoruz. Kadınlara asla yalnız değilsin dediğimiz gibi çocuk istismarı davalarını da takip ediyoruz. Kamuoyu oluşturup birlikte mücadele için Kadın Meclisleri olarak varız ve var olacağız.

Editör: Haber Merkezi