İZ DERGİ - Kadın kentidir Efes Selçuk. Kibele’den Amazon’lara, Artemis’ten Meryem Ana’ya kadar kentin tarihine kadınlar damga vurmuştur. Kadınların iz bırakan adımları Efes Selçuk’un değişmeyecek gerçeği. Bu gerçeği, “İlham Veren Kent Efes Selçuk’un İlham Veren Kadınları” hayata karşı dimdik duruşlarıyla kanıtlıyorlar. İşte bu yüzden onların hikâyelerini kendilerinden dinlemekte yarar var.

Yaşam yolculukları nasıl başladı ve devam etti? Hangi zorlukları nasıl aştılar? Kadınlara tavsiyeleri neler? Efes Selçuk’un ilk kadın belediye başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel ile kentte, hayatlarında neler değişti? Ve çok daha fazlasını, başarı hikâyeleriyle ‘ilham veren kadınlara’ sorduk.

-İŞ HAYATI, TARIM VE SİYASET BİR ARADA

IRMAK ÇETİN 25 Yaşında genç bir kadın. Efes Selçuk’un ilham veren kadınlarından sadece biri. Motivasyon kaynağı ‘annesi’, mottosu ise ‘mücadele’. Irmak Çetin’in iş hayatı, üretim ve siyaset üçgeninde geçen hikayesini kendisinden dinledik.

Kısaca kendinizden bahseder misiniz?

14 Ekim 1995 İzmir Konak doğumluyum. Adnan Menderes Üniversitesi İktisat Fakültesi Ekonomi ve Finans Bölümü mezunuyum. Şu an bir inşaat firmasında muhasebecilik yapıyorum. Hafta sonları ve akşam 6’dan sonra kendi arazimizde çiftçilik yapmaya devam ediyorum. Bunun yanı sıra CHP Efes Selçuk İlçe Örgütü’nde Gençlik Kolları üyesiyim.

Toprakla ilişkiniz nasıl başladı?

Toprakla olan ilişkim çocukluğuma dayanıyor. Bundan 5-6 sene önce bu sorumluluğu üstlenmem gerektiğinin farkına vardım. Arazilerle ilgilenmeye başladım. Sağ olsun komşularımızın yardımıyla da ilaç atma ve gübre uygulamaları hakkında daha fazla bilgi edindim.

Siz traktör de kullanıyorsunuz. Tam olarak traktörün başına geçip “Ben bu işi yapacağım” dediğiniz anı bize anlatır mısınız?

O dönemde üniversite 3. sınıftaydım. Okul ile bu işleri bir arada yürütebilir miyim diye düşünürken “Evet yapabilirim, neden yapamayayım” dedim. Öyle başladım. Bir yakınımıza bu konuyu açtım. Bana “Irmak Çetin sen yaparsın” dedi. Onun da desteğiyle başladım.

‘MOTİVASYONUM ANNEM’

Peki sizin motivasyon kaynağınız nedir?

En büyük motivasyon kaynağım annem ve erkek kardeşim. Beni ayrıca babaanneme de benzetirler. O da traktör kullanırmış. Sanırım bu benzeyişten de ilham aldım. Bir de mücadele etmek gerçekten önemli. Her kadın kendi ayakları üzerinde durmalı ve ayaklarını sağlam yere basmalı. “Yapamazsın” diye bir şey yok. Yapmalısın. Elimdekini kaybedeceksem bile savaşırken kaybederim. Ben her zaman buna inandım.

‘KALIPLARDAN KURTULUN’

Kadınlar, özellikle de genç kadınlar sizden nasıl ilham alsınlar?

Makyaj yaptıkları, topuklu ayakkabı, mini etek giydikleri zaman ya da herhangi bir işi yaptıkları zaman asla kimseden etkilenmesinler. Bir kadının bunları yapması traktör sürmesine engel değil. Ben bu yönüyle kadınlara ilham olabileceğimi düşünüyorum. Kadınlar kalıplaşmış algılardan tamamen kurtulmalılar. Ruj sürüp traktöre de binsinler. Etraftan gelen “sen yapamazsın” cümlelerinin etkisi altında asla kalmasınlar. Mücadele ederken kadın olduklarını asla unutmasınlar. Her ikisinden de asla vazgeçmesinler.

‘SİYASETİ GÖNÜLDEN YAPIYORUM’

Peki,  Efes Selçuk’ta genç bir kadın siyasetçi olmak?

Bir kere toplumda göz önünde olmak güzel bir şey. Siyaset size bunu sağlıyor. İnsanlarla daha fazla iç içe oluyorsunuz. İnsanlara yardımcı olmaya, onlara dokunmaya çalışmak güzel bir şey. Ben köprü görevi gördüğümü düşünüyorum. Vatandaşlarımızın isteklerini Başkanımıza iletiyoruz. Kötü yanları da şu insanlar siyasetin içinde olmamı şahsi bir çıkara bağlayabiliyorlar bazen. Bu üzücü. Ben siyaseti severek ve gönülden yapıyorum. Hayatımın tamamına egemen olan mücadele etme kavramı üzerine kurdum siyaseti de.

‘YENİLİKÇİ BİR BAŞKAN’

Filiz Ceritoğlu Sengel belediye başkanı olduktan sonra bu kentte yaşayan bir genç kadın olarak hayatınızda neler değişti?

Bir kere bazı eski algılar yıkıldı. Başkanımızın özellikle tarıma, kadınlara ve çocuklara yönelik yenilikçi bir yaklaşımı var. Yenilikçi yaklaşımı özellikle tarım politikalarında kendini gösteriyor. Herkese tarımı ve toprağı sevdiriyor. Selçuk Efes Tarımsal Kalkınma Kooperatifi, kadın üreticilere açtığı yol bunun en güzel örnekleri. Kadının ne kadar önemli ve değerli olduğunun altını çiziyor.

ASLA VAZGEÇMEYİN

Kadınlara son olarak ne söylemek istersin?

Hayatta ne olursa olsun mücadele etmeliyiz. Bir çiftçi deyimi var; “Ağzına kürek yemek”. Ağzınıza kürek de yeseniz, çamurun içine de batsanız, herkes sizi dışlasa da savaşmaktan vazgeçmeyin. Asla vazgeçmeyin. Kadın olduğunuz için sizi durdurmaya çalışacaklardır. Siz durmayın. Yolunuzda ilerleyin.

KADINLAR HER İŞİ YAPABİLİR

Deniz Ulaş Yılmaz, çok da alışılmadık bir meslekle karşımıza çıkıyor. Deniz Hanım, bir “oto bakım ustası”. Eşine ait iş yerinde, araçların temizliğinden seramik kaplamasına kadar her işi yapıyor. Jantları söküyor, tavandan tekere ince ince çalışıyor. Sonuç; müşteri memnuniyeti ve bir başarı hikâyesi.

İtalyan Dili ve Edebiyatı mezunu Deniz Hanım, uzun yıllar turizm sektöründe çalıştı. Pandemiden turizm sektörünün de etkilenmesi sonrasında eşinin iş yerine yaptığı ziyaretlerde “Ben bu işi yaparım” kararı ile kolları sıvadı. Deniz Hanım’ın ilham veren hikâyesini kendisinden dinledik.

Kendinizden kısaca bahseder misiniz?

1987 yılında İzmir’de doğdum. İki çocuğum var. 2011 yılında Ankara Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldum. Daha sonra Efes Selçuk’a turizm sektöründe çalışmak için geldim.

Bu işe ilk kez eşinize yardımcı olmak başladınız. Hangi noktada siz “Ben bu işi yaparım” dediniz.

Eşime yardım ederken bu işi yapabildiğimi gördüm. Pandemi sebebiyle ben eski işime dönemeyince burada devam edebileceğimi düşündüm.

‘ÖZGÜVENİM PEKİŞTİ’

Biz, kadınları otomobil reklamlarında ya da günlük hayatta sürücü olarak görüyoruz. Ama sizin burada otomobil ile ilişkiniz sürücülüğün dışında. Erkeklerin egemen olduğu bir sektörde çalışmak nasıl bir duygu?

Güzel bir duygu olduğunu söyleyebilirim. Kadınlar hep narin, hassas olarak lanse edilir, kadınlar için masa başı işler uygun görülür. Ama ben bu işi yaptığım zaman kendimi güçlü hissediyorum. 70-80 kiloluk bir adamın yapacağı işi ben 55 kilo halimle yapıyorum. Arabanın tekerleğini de çıkartabiliyorum, jantını da temizleyebiliyorum. Tüm bunları yapmak benim kendime olan özgüvenimi pekiştirdi.

Eşinize yardımcı olmak için geldiniz ama zamanla onun iş ortağı oldunuz. Eşinizle aynı işi yapıyorsunuz ama iş yapışlarınız arasında bir fark var mı? Siz kadın olarak daha temiz ve detaycı mısınız?

Bizim işimiz arabanın iç detayı ve dış detayı olmak üzere ikiye ayrılıyor. İç detay söz konusu olduğu zaman ben eşime göre biraz daha detaycı olabilirim. Ama dış yüzey söz konusu olduğunda detaylar konusunda eşim daha iyi. Bir de ben bu işi eşimden öğrenerek yaptığım için bizim yoğurt yiyişlerimiz aynı. Şimdilik kendimi bu işte usta olarak görmüyorum. İlerleyen yıllarda kendi tarzımı, kendi çizgimi bulabilirim. Şu an ben onun yürüdüğü izleri takip ederek ilerliyorum.

İş yerinize gelen müşteriler sizi görünce bir tepki veriyorlar mı? Şaşıranlar oluyor mu?

“Deniz bak sana güveniyoruz, araba sana emanet” diyen çok müşterimiz var. İlk zamanlar daha çok şaşıran oluyordu. Ama zamanla sanırım biraz da sosyal medyanın etkisiyle buradaki varlığım kabul görmüş durumda. Sosyal medyada işletmemizi görüp buraya gelince ilk etapta bazı müşterilerimiz şaşırabiliyor.

Turizm sektöründe çalışırken pandemiden doğan krizi fırsata çevirdiniz ve bu işi yapmaya başladınız. Peki siz ilham veren bir kadın olarak kadınlara ne tavsiye edersiniz?

Benim kadınlara tavsiyem eğitim durumları, meslekleri ne olursa olsun kendilerini tamamlasınlar. Farklı eğitimler alabilirler, bir işi sıfırdan öğrenebilirler. Ben hareketi seviyorum. Sadece eve, evdeki işlerime odaklı bir yaşam bana göre değil. Benim kadınlara önerebileceğim, eğer hayatlarında bir doluluk istiyorsalar bir yerden başlasınlar. Kadınların artık her sektörde varlığı daha fazla kabul görmeye başladı. Kadınlar kendilerine güvendikleri sürece her işi yapabilir.

İlk defa bir kadın belediye başkanınız oldu. Kadın elinin değmesi sizce Efes Selçuk’ta neler değiştirdi?

Kadın elinin değdiğini bilmek güven veriyor aslında. Bir kadın tarafından çok güzel yönetilebileceğimiz gerçeği hayata geçmiş oldu. Pandeminin bitişiyle her şeyin daha iyi olacağına inanıyorum.

SPORDAN İLHAM ALIYOR, SPORLA İLHAM VERİYOR

Zuhal Gülümser de Efes Selçuk’un ilham veren kadınlarından… O ilhamını, spordan alıyor ve sporla kadınlara, gençlere ilham veriyor. “Efes Selçuk’un havasından suyundan mıdır bilmem çok sporcu yetişiyor” diyen Zuhal Gülümser, sporu bir yaşam tarzı haline getirdiği hayatını ve ilham veren hikâyesini bizlere anlattı.

Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

1972’de Almanya’da doğdum. 8 yaşında Efes Selçuk’a geldim. Okul yıllarım eğlenceli geçti. Daha sonra konservatuara gittim. 9 Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda 3 sene kadar Şan Bölümü’nde eğitim gördüm. İdealim opera sanatçısı olmaktı ama ekonomik sebeplerden dolayı olmadı. Efes Selçuk’a döndüm. Burada bir arkadaşım sayesinde sporla tanıştım. Cimnastik Federasyonu’na üye oldum.

 Sporla olan hikâyeniz, nasıl başladı, nasıl gelişti?

Ben konservatuara giriş sürecinde de her zaman sporla iç içeydim. Konservatuardan ayrıldıktan sonra birçok iş denemem oldu.  Burada bir spor salonunda çalışmaya başladım. Bu çalışmalarda bu işi profesyonelce yapmamaya karar verdim. Cimnastik Federasyonu’nun İstanbul’da açtığı step aerobik kurslarına katıldım. Federasyon gerçekten çok iyi eğitimler veriyor. Serüvenim bu şekilde başladı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin dönem dönem açmış olduğu eğitimlere katıldım. İstanbul’da yapılan aerobik step festivallerine katıldım. Evde çocuklarımla ilgilenirken yoga ve pilatesle de ilgilendim. Daha sonra bir spor salonu açtım. Salon 98 yılından bu yana faaliyetlerine devam ediyor. Fitnessin yanında step ve aerobik ile ilgilendim. Hedef kitlem aslında kadınlardı. Ama ortağım cimnastik de yüzme de olmasını önerdi. Şunu da programımıza ekleyelim, şu aleti de alalım derken biz büyümeye başladık. Tüm bu süreçte her zaman kendimi eğitmeye, kendime bir şeyler katmaya özen gösterdim. Çok iyi ekibimiz oldu. Kendi yetiştirdiğimiz arkadaşlarımız var. Akademiyi kazananlar tekrar geri dönüp bizimle çalıştılar. Türkiye çapında yarışmalara katıldık. Bize aerobik cimnastik ile ilgili bir cd gelmişti. Çocuklarımızla bu cd üzerinden yaptığımız sadece 2 haftalık bir çalışma ile Alanya’da düzenlenen bir müsabakada birinci olduk. Selçuk’un suyunda bir şey olduğuna inanıyorum. Buradan çok cimnastikçi yetişti. Aslında voleybol, basketbol gibi diğer branşlarda da çok iyi sporcularımız yetişti. Buranın havasında, suyunda bir şey var.

Sporun birçok dalında varsınız. Bu geniş yelpaze nasıl oluştu?

Yaş 40 olunca insan hayatını sorgulamaya başlıyor. Değişik bir şeyler yapmak istiyorsunuz. Bu hayattan daha fazla keyif almak, kendinize daha fazla zaman ayırmak istiyorsunuz. Bir şeyleri daha fazla yakalamak istiyorsunuz. Sabah erken saatlerde kalkıp bir yerlere gittiğimizde güzel vakit geçirildiğinin farkına vardım. Selçuk’ta çok güzel bir doğa var. Kadınlara kalkıp oralara gittik. Önce bir gruba bisiklet kullanmayı öğrettik. Sabah 6 da kadınlarla Zeytinköy’de Kazan Gölü’nde bisiklet sürdük, yüzdük, kahvaltılar yaptık, değişik etkinlikler yaptık.

Efes Selçuk’ta spor alanında hayatlarına dokunduğunuz insanlardan bahseder misiniz?

Aerobik-Cimnastikte Elvan Songun var. Elvan önce basketbol, sonra aerobik- jimnastik derken fitness yarışmalarına katıldı. Fitness yarışmalarında iyi dereceler aldı. Şimdi dans hayatına devam ediyor. Sporcularımız Moğalistan, Macaristan, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde önemli başarılar kazandı.  Oğlum yüzmede birincilik kazandı. Bizden çıkıp yarışan, aynı zamanda akademiyi kazanan çok öğrencimiz oldu. Aynı zamanda yoga grubundaki kadınlarımız aralarında para toplayarak öğrencilerin eğitimine de destek veriyorlar. Bu tür sosyal etkinliklerde de her zaman yer almaya çalışıyoruz. İzmir Depremi’nde kadın grubumuzla yardım topladık.

Spor ne kadar hayatımızın içinde? Spor genelde kilo vermek için yapılan bir etkinlik olarak görünüyor. Bu algı pandemi ile birlikte biraz değişti mi?

Sporu hayat tarzı haline getiren bir grup var. Kitap okuyan kesim mesela sporun gerekli olduğunun farkında. Yeni jenerasyon anne babalar artık çocuklarının sporla daha fazla içli dışlı olması gerektiğini biliyorlar. Sağlıklı beslenmeye özen gösteren, günlük olarak efor sarf eden bir orta yaş grubu var. Bugün herkes sporla iç içe olabilir. İnternette her yaş grubu, her seviye için spor hocaları tarafından yayınlanan videolar var. Pandemi aslında spor için bir fırsat.

‘KADIN VARSA DEĞİŞİM VAR’

Artık kadınlar her sektörde, her yerde kendilerini kanıtladı. Sizce bu nasıl bir iz bırakıyor?

Kadınların olduğu her yerde değişim var. Özellikle Efes Selçuk’ta bunu görüyoruz. Kadınların esnaf sayısının artması çok güzel. Bizim spor salonumuzda da kadın erkek birlikte spor yapıyor. Çünkü hayatın içinde her yerde bir aradayız. Kadın hiçbir ortamdan uzak kalmamalı. Çünkü kadınların olduğu yer daha renkli, daha düzenli. Ben kadın erkek ayrımı yapmadan tüm insanların hayatı sorgulaması, yaşamına anlam katması gerektiğini düşünüyorum. Bu dünyada önce insan olarak varız ama kadın olmak çok güzel ve ayrıcalıklı bir şey.

‘YEMEĞE LEZZETİNİ VEREN KADINDIR’

Hatice Mercan… Bizim Ev Hanımeli Restoran’ın sahibi, aşçısı, her şeyi. “Biz bir aile işletmesiyiz” dese de Hatice Hanım azmiyle, çalışkanlığıyla Türkiye’nin ve dünyanın her yerinden misafirleri olan bir işletmenin mimarı. O, kendi deyimiyle “Hatice Teyzemiz”…

Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Hatice Mercan kimdir?

1956 Aydın doğumluyum. Evli iki çocuk annesi dört torun sahibi bir Hatice teyzenizim ben.

‘İFLASTAN YENİ YOL AÇTIK’

İşletmecilik sürecine gelene kadar meslek serüveninizi anlatır mısınız? Bugünlere nasıl geldiniz?

İnsan hayatında son bulan şeyler, yeni şeyleri başlatıyor. Bir iflastan yepyeni bir yol açıldı diyebilirim. Hayatta her şey dibe vurmak ile başlıyormuş. Çok da iyi oldu. Efes Selçuk’ta ilk olarak 10 masalı bir işletmeyle yemek sektörüne girmiş olduk. Daha sonra PTT’nin bulunduğu caddede bir yerimiz oldu. Fakat zamanla orası da yetmeyince Şirince Yolu’nda Değirmenboğazı’nda şimdi bulunduğumuz işletmeyi açtık. Bu bahsettiğim süreç toplamda 28 seneyi kapsıyor. Biz bir aile işletmesiyiz. Eşim, oğlum ki bulaşık yıkamayı bilmezlerdi, onları da mutfağa soktum. Yani aramızda bir iş bölümü var. Ne mutlu ki; bugün yörenin en iyi ev yemekleri işletmesinin sahibiyiz.

İş yaşamında aşçılıkta para kazanan erkekler ama ev hayatında gündelik hayatta yemek yapması beklenen hep kadınlar. Bu çelişki hakkında ne düşünüyorsunuz?

İş yaşamında özellikle otel mutfaklarında erkekler belki daha fazla ön planda yer alıyorlar. Bu biraz da erkeklerin kas gücünün kadınlara oranla daha fazla olmasından kaynaklanıyor. Çünkü bu iş gerçekten sıkı bir kol kondisyonu gerektiriyor. Büyük tencereleri, tavaları kaldırmak kadınlar için daha zor. Ama kadınların eli daha lezzetli bunu da söylemeden geçemeyeceğim. Sonuçta yemeğe lezzetini veren kadındır. Kadınlar da birkaç adım öne çıkmak için daha fazla çaba sarf etmeliler.

BEN YAZDIM, KIZIM ÇEVİRDİ

Bildiğimiz kadarıyla adı My Mother’s Kitchen olan sizin tariflerinizin yer aldığı, çevirmenliğini kızınızın yaptığı İngilizce bir yemek kitabınız var. Bu kitap fikri nasıl ortaya çıktı?

Her gün öğle yemeği için açık büfe hazırlıyorum. Yemekler gelen müşterilerimizin özellikle de yabancı grupların çok fazla ilgisini çekiyordu. Avrupa’dan, Amerika’dan, Afrika’dan hatta Hindistan’dan konuklarımız oluyordu. Her birinin damak tatları ayrı olsa da yemekleri nasıl yaptığımı, içine neler koyduğumu sorarlardı. Her ne kadar işim için İngilizcemi geliştirmiş olsam da grupları getiren rehberlerin vakti sınırlı tabi. Rehber arkadaşlar bir taraftan “Abla vaktimiz sınırlı gitmemiz lazım” derken, konuklarım benden yemek tarifi almaya çalışıyordu. Rehber arkadaşlarım bu duruma bir yemek kitabı yazmamı önerdiler. Ben olur mu diye düşünürken, kızım Amerikalı bir beyle evlenip Amerika’ya gitti. Kızıma, “Ben bir yemek kitabı yazayım sen de çevir” dedim. Ben yaptığım her yemeği tekrar pişirerek ölçü ölçü tariflerimi oluşturdum. İki yıl süren hazırlığın ardından kitabım çıktı. Sebze yemeklerinden et yemeklerine, ekmek tariflerine kadar 100’ün üzerinde tarif var bu kitapta. Kitabım Amazon’da Türk kitapları arasında en çok satılan üçüncü kitap oldu.

‘YÜREKTEN İNANDIM’

Kadınları artık her sektörde her iş alanlarında görüyoruz, bu çok güzel. Kentimizi de bir kadın belediye başkanı yönetiyor bu konuda ne düşünüyorsunuz? Kentimize kadın elinin değmesi sizin için ne ifade ediyor?

Şimdi ben Filizciğim diyeceğim çünkü çocuğum yaşında ve öncelikle kendisini çok sevdiğimi söylemek istiyorum. Onun bu işi çok iyi yapacağına her zaman yürekten inandım. Benim gibi turizme, tanıtıma yönelik iş yapan insanlara her zaman sahip çıktı. Atalık tohumları toplaması, ekmesi ve tarım adına yaptığı çalışmaları çok takdir ediyorum.

Son olarak 8 Mart Dünya Kadınlar günü için kadınlara mesajınız nedir?

Kadınlar öncelikle kendilerini tanısınlar. “Ben kimim, ne istiyorum?” Bu soruların cevabını bulduktan sonra zaten yolları açılacak. Çünkü her şey bizim elimizde, biz istersek her şeyi başarırız. Bu yüzden korkularını, endişelerini aşsınlar. İşte o zaman kendi yolları aydınlanacak. O yolda devam etsinler ve asla yılmasınlar, vazgeçmesinler.

Editör: Haber Merkezi