GÜLSEN CANDEMİR / İZ GAZETE – 15 Temmuz darbe girişiminden sonra başlayan OHAL süreci ile pek çok KHK  kamuda ihraçlara yol açtı. Darbe girişiminin yıl dönümünde de bir KHK ile binlerce çalışan çalışma hayatından uzaklaştırıldı. İzmir’de bir yılda çıkarılan KHK’lar ile darbe ve darbecilerle hiç bir ilişkisi olmayan 35 kadın kamudaki görevlerinden uzaklaştı ve bir anda işsiz kaldı.

İzmir’deki 35 kamu emekçisi Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi kadınlar gazetemize ihraç edilme sürecini ve sonrasında hayatlarını nasıl sürdürdüklerini anlattı. Orman Bölge Müdürlüğü’ne çalışan Sibel Çelik ve öğretmen Ebru Dinçel, yaşadıklarını ve neyle suçlandıklarını paylaştılar.

İzmir Orman Bölge Müdürlüğü'ne bağlı Akhisar Orman İşletme Müdürlüğünde 8 yıl çalışan Sibel Çelik, 6 Ocakta yayınlanan KHK ile ihraç edildi. ‘KHK'larla ihraç edilen binlerce kişiden sadece biriyim.’ Diyen Çelik, soruşturma sürecinde “Sosyal medya sayfamda Onur Haftası’nda paylaştığım LGBTİ flamasının '' terörist'' bayrağı olduğu, Afganistan’da taşlanarak katledilen Farkhunda'nın terörist olduğu ve Akhisar’da hiç bulunmadığım Kürt köylerinde Türklere kötü davranıp Kürtlere iyi davrandığı” gerekçesi ile suçlandığını aktardı.

‘AÇLIK VE ÖLÜMLE SUSTURULMAK İSTENİYORUZ’

KHK’lar ile muhaliflerin susturulmasının amaçlandığını ileri süren Sibel Çelik şunları söyledi: 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra sözde(!) FETÖ'yü bitirmek üzerine çıkarılan OHAL'lerle iktidara muhalif olanlara yönelik baskılar arttırıldı. OHAL' FETÖ'ye değil muhalif olan bizlere uygulanmaya başladı. Binlerce kişi ihraç edildi, açığa alındı. Cezaevleri muhaliflerle, bu memleketin aydın kimliğine sahip insanlarla dolduruldu. Bütün bu keyfi uygulamalara, baskılara, haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı çıkan bizlere ve Barış bildirisini imzalayıp ihraç edilen yüzlerce akademisyene olan baskılar artarak da devam etti. İşini geri isteyen akademisyenler açlık grevinde oldukları gerekçesiyle tutuklanıp ölüme mahkum ediliyor. Özellikle yıllardır iktidarın kadınlar üzerinde kurmaya çalıştığı baskı politikası OHAL'le tırmandı.

GÜCÜMÜZÜ TÜM EZİLEN KADINLARDAN ALIYORUZ

Bizleri ihraç etmelerinin sebebi yaşamlarımız, hayatlarımız, bedenlerimiz üzerinde hiç kimsenin yetkisi olmadığını haykırmamız, kadın cinayetlerine karşı mücadele etmemiz, KESK üyesi olmamız, Cizre'de Sur'da kız çocuklarının devlet eliyle taciz edilmesine, tecavüze uğramasına, katledilmesine karşı çıkmamızdır. Kadınların mücadelesinden, birlikteliğinden korkmalarıydı, ama bilmiyorlar ki bizleri baskılarla, ihraçlarla sindiremeyecekler çünkü biz kadınlar olarak gücümüzü Cizre'de cenazesi buzdolabında bekletilmek zorunda kalan Cemile'den alıyoruz. Biz gücümüzü, sevgilisi tarafından katledilen KESK üyesi Dilek Mamalı'dan, işini geri istediği için mücadele edip açlık grevinde olan Nuriye Gülmen'den ve katledilen, tacize-tecavüze maruz kalan bütün kadınlardan alıyoruz.”

İhraç sürecinin başından itibaren sendikaları KESK’in gerek hukuki, gerek maddi-manevi olarak yanında olduğunu söyleyen Sibel Çelik, “Bizler de KESK'li kadınlar olarak bu dayanışma halini hep birlikte büyüteceğiz. Yaşasın Kadın Dayanışması.” Diyerek sözlerini tamamladı.

DAYANIŞMA GÜÇ VERDİ

Öğretmenlikte 18. Yılını dolduran Ebru Dinçel’de 15 Temmuz darbesinden sonra ilk ihraç edilen kamu çalışanlarından. Hükümetin, kadınların ekonomik özgürlüğünü elinden almak ve eve hapsetmek için mesleklerini elinden aldığını söyleyen Dinçel, asla teslim olmayacaklarını ve dayanışma ile ayakta kalmayı sürdüreceklerini ifade etti.

İz Gazete’ye konuşan deneyimli öğretmen Ebru Dinçel “29 Ekim 2016’da 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile ihraç edildiğimi öğrendim. Öğretmenlik mesleğimde 18. Yılımı birkaç gün önce geride bırakmıştım. Kamusal/ politik alanda bu olup bitenlerin, kadın hareketinin ‘Özel olan politiktir.’ İlkesinden yola çıkarak kadınlar için ne anlama geldiğini düşünmeye başladım. Ekonomik özgürlüğüm elimden alınmıştı. Öğrenciliğim dahil 22 yıldır bilfiil çalışan bir kadın olarak, hayatımdaki hiçbir erkeğe ekonomik bağımlılığım olmamasının avantajlarını bir gecede kaybettim. Biliyorum ki, ekonomik özgürlük, biz kadınlar yaşadığı eşitsizliklere ve onun sonucu uğradığımız şiddete karşı verdiğimiz mücadele için tek başına yeterli değil. Ancak çok önemli bir güç. İlk evliliğimden kendimi kurtarmaya çalışırken, en önemli dayanağım, ‘kendime de çocuğuma da bakabilirim.’di. Çocukları ile birlikte yaşayanlarımız için durum daha zor. Kendisi ve çocuklarının yaşamını idame ettirebilmesi için gerekli olan gelirden yoksun kaldılar. Ya da eşlerden her ikisini de ihraç edildiği durumlar var.” diye konuştu.

Aynı zamanda eşi de sonradan kamudan ihraç edilen Dinçel sözlerini şöyle sürdürdü:“Sadece çalışma değil örgütlenme hakkımız da elimizden alınmak istendi. AKP, sadece erkeklere ait olduğuna inandığı kamusal alandan kadınların tasfiyesi için çok önemli bir hamle yaptığının ve  ‘Evinin kadını, çocukların anası’ olmaya KHK  ile mecbur etmek istediğinin farkında olduğum gibi, tüm bunların panzehirinin dayanışma ve direniş olduğunun da bilincindeydim ki, kadınlar, bu inancımı ete kemiğe büründürdüler.”

‘İŞİMİZİ, EKMEĞİMİZİ ELİMİZDEN ALARAK BİZİ YILDIRAMAZSINIZ.’

Ekonomik anlamda dayanışmanın kendilerini ayakta tuttuğunu anlatan Dinçel “Eğitim Sen İzmir 2 Nolu Şube Kadın Meclisi’ndeki arkadaşlarımız, diğer ihraç edilen arkadaşlarımız İlknur Alçelik Akikol ve Serpil Özgür’e ‘Sizin için ne yapabiliriz?’ diye sordular. Ortak bir bütçe oluşturarak keçeden anahtarlık yapmaya başladık. Ortaya çıkan ürünleri satmaya başladık. İhraç edilen üç kadın olarak, belediyenin üretici kadın kooperatifine üye olduk. Belediyenin belirlediği zamanlarda kadın emeği standı açtık. Harika çantalar, kolyeler, atkılar, bereler vs. üretildi ve stantta satıldı. Anneler, halalar, teyzeler de aramıza katıldı, sandıklar açıldı. El emeği göz nuru şeyler dayanışma için çıkarıldı. Ayrıca üretim sürecine bire bir katılamayan arkadaşlarımızın bazıları takılar, patikler, örtüler vs. getirdiler. Sinop’tan Dikili’den kadınlar desteklerini esirgemeyerek bizlere güç verdiler. Bizim devlete vermek istediğimiz mesaj şu idi; işimizi, ekmeğimizi elimizden alarak bizi yıldıramazsınız. Dayanışma inceliğimizdir. Alternatif üretim yollarını bularak ihraç edilen arkadaşlarımızı hem ekonomik hem moral bakımdan yalnız bırakmayız.

Bu mesajı alan devlet rahatsızlığını bize yansıtmaya çalıştıysa da beceremedi. Sonraki stantlarımızda da soğuk havanın zorluklarını dayanışmanın sıcaklığı ile atlattık. Hiç yalnız kalmadık. Sendikalılar, kadın örgütleri, partilerin kadın koordinasyonları ziyaretimize geldiler. Çayımızı içtiler. Simitler, kekler, börekler getirdiler. Sıcak sohbetlere katık ettik.

Özcesi kolay değil yaşadıklarımız ancak dayanışma ile direnme gücü buluyoruz kendimizde. Cevabımız çok net: O Halde ve herhalde dayanışma ve direnişle karşılayacağız kadın düşmanlarının saldırılarını.Evlerimize dönmüyoruz.” diyerek sözlerini noktaladı.

Editör: Haber Merkezi