ÖZLEM KARA/ İZ GAZETE - Adalet Bakanlığı’nın önerisine cevap veren İzmir Barosu Kadın Hakları Komisyonu üyesi Funda Ekin, Bakanlığın yapmak istediği düzenlemenin toplumsal hayatımızın gerçekliğine uygun olmadığını ifade etti.

Ekin sözlerine şöyle devam etti: “Toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadınların istihtamda ne kadar yer alabildiği ortada. Esnek işlerde ve güvencesiz işlerde çalıştıkları ortada. Bakanlığın bu düzenlemeyi yapması toplumsal cinsiyet ayrımcılığını daha da artıracak. Bu düzenleme kadınlar aleyhine. Bu asla kabul edilemez. Kanun maddesine dokunulmamalı, bu şekilde kalmalı ki toplumsal hayattaki eşitlik yükümlülüğümüzü, devletlin kamusal alandaki ve medeni kanundaki haklarımızı koruyabilelim” diye konuştu.

Kanunda nafakanın süreli veya süresiz diye geçmediğini, nafakanın devam etmesi için bazı şartlar olduğunu kaydeden Ekin, “Birincisi evlilikte yoksulluğa düşen taraf olunması gerekiyor, ikincisi aldatma, şiddet gibi kusurların bulunması gerekiyor” dedi. Ekin, yeniden evlilik ve ölümle veya nafaka isteyen tarafın durumunun, koşullarının değişmesinde ise nafakanın kesilebileceğini de aktardı.

Boşanmayla birlikte genelde kadınların yoksulluğa düştüğünü dile getiren Ekin, bunun sebebinin de ülkedeki kreş yetersizliği, evlilik içerisinde bakıcıya para verilmememesi için çocuğun veya yaşlı bakımının kadınlara kalması, bunu sonucunda ise kadınların çalışamaması, çalışsa dahi esnek zamanlı düşük işlerde çalışmak zorunda kalması olarak gösterdi. İstisnalar dışında nafaka miktarlarının en yükseğinin 300 lira olduğunu ve bir insanın 300 lira ile hayatını sürdüremeyeceğini söyleyen Ekin, O yüzden nafakanın kaldırılmasının, iptal edilmesinin, şartlarının değiştirilmesinin koşulları olduğunu bunun da kanunda net olarak düzenlenmiş olduğunu aktardı. Kadının maddi gelirinin düzeldiği durumlarda karşı tarafın dava açıp bunu ispatladığında nafakanın kaldırılacağını dile getiren Ekin, nafaka bağlansa da davalı erkekler tarafından ödenmediğini, nafaka ödememek için sigortalarını düşürdüklerini, kendilerini sigortasız çalışıyor olarak gösterdiklerini söyledi. Ayrıca Ekin, baroların ‘kadın hakları merkezi adli yardım’a başvuran kadınların yüzde doksan oranında şiddet görmesine karşın kadınların başta nafaka ve tazminat taleplerinin olduğunu daha sonra boşanmanın güçleşmemesi için, karşı tarafın da fazla şiddet uygulamaması için bütün taleplerinden vazgeçtiğini, sadece velayet ve boşanma talepleri olduğunu ifade etti.

Süresiz Nafaka Mağdurları Platformu Kurucu Başkanı Mesut Arabul, Adalet Bakanlığı’nın ön gördüğü önergeyi kabul etmediklerini, bunun sebebinin ise hem alt sınırın hem de üst sınırın süresinin uzun olması olduğunu belirtti. Arabul; ‘’Bizim düşüncemiz ve önerimiz, nafakanın 1-3 yıl arasında olması. Yoksulluğu gidermenin görevlisi olarak sosyal devletin sorumluluk üstlenerek bu mağduriyeti gidermesini bekliyoruz. Bu sebeple 3 yılı geçmeyecek bir üst sınır istiyoruz.’’

Editör: Haber Merkezi