Devlette çalışanların keyif aldığı gezilerin arasında yurt dışı gezileri gelir. Yurt dışından ithal edilecek makine ve ekipman için birkaç kişilik bir gezi programı bulunur. Genelde işi yapacak olanlar giderken başlarında da bir yönetici olur. Devlet Su İşleri gibi kuruluşların bazı teknik hesap kitap işlerini yapanlar da çeşitli teknik seyahatlere giderler.

Belediyeler için durum daha farklıdır. Belediyenin yatırım programında makine ekipman olsun veya olmasın, başkanları kültür sanat, belediyecilik, kültür, ikili dostluk ilişkileri gibi başlıklar altında yurtdışı gezisine davet edilir. Davetin şekline göre başkanlar da yanlarına gerekli sayıda belediye çalışanı alır. Hep birlikte gider gelirler.

5682 Sayılı Pasaport Kanunu 15 Temmuz 1950 tarihinde yürürlüğe girdi. Kanunun yayınlanan uygulama yönetmeliğinde zaman içinde değişikliklere gidildi. İktidarın yaptığı değişiklikleri takip etmek epey zor. Ancak şuna dikkat edelim: Yönetmeliğin 7’nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “Hususi pasaport alacaklarda en az lise veya dengi okul mezunu olma şartı aranır.” şartı Danıştay Onuncu Dairesinin 12/10/2020 tarihli ve E.:2015/4032; K.:2020/3667 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.

Lise mezunu olmayanlar hususi yani yeşil pasaportu, yani birçok ülkeye vizesiz girme imkanı sağlayan pasaportu alabiliyor. Hizmet pasaportu ya da gri pasaport yurt dışına devlete türlü hizmet için gidenlere, sadece görev sürelerini kapsayacak süre için verilen, yeşil pasaport gibi birçok ülkeye vize almaya gerek duymaksınız girme imkânını tanıyan pasaport türüdür.

İktidar değişikliklerle her adamını her yere gri veya yeşil pasaportla yolluyor. Bunu fırsat bilen insan tacirleri veya fırsatçılar da iktidara yanaştı. Daha önce törenlerle sınırdan karşılanıp bu kez çiçeklerle başka sınırdan seyyar adliyeler refakatinde uğurlananlar oldu. Bu kez Avrupa’ya Shengen vizesi alamayanlar için bir fırsat doğdu. Belediyelerin gezilerine belediye memuru görünümüne büründürülerek yurtdışına çıkılabilirdi ve bunun da bir bedeli vardı.

Bir belediye başkanı “bize kamyon verdiler” dedi. İnandırıcı mı?

Düzen iyi kurulmuş. Almanya’dan bir davet yapan var. Davet sahibi tüm masrafları üstlendiğini taahhüt ediyor. Arada işin koordinasyonuna dâhil olan bir Sivil Toplum Kuruluşu var. Kimisinde Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği, kiminde Engelliler Derneği.

Ayrıca “dans (folklor) gösterisi”, “kültür turu”, “gençlik programları” adı altında sivil toplum kuruluşları ile işbirliği protokolü düzenlenerek, yurt dışına kişiler gönderildiği tespit edildi. Bunu diyen resmi makamlar, tabi soruşturmadan sonra.

Ancak atı alan Üsküdar’a geçti. Örneğin Yeşilyurt Belediyesi 45 kişi götürdü, iki belediyeci döndü, diğerleri kayıpta 45 kişi gitti 43’ü dönmedi

İçişleri Bakanlığı açıklama yaptı; yerel idareler tarafından kamu personeli olmayanların yurt dışına gönderilmesi geçici olarak durduruldu. İşte anahtar terim burada; kamu personeli olmayanların yurt dışına gönderilmesi. Ne adına, kamu adına gönderilmesi durdurulmuş.

Bugüne dek kimler geldi, kimler geçti, kimler gitti bilinmiyor.

Para varsa iktidar orada etkin. Bakanlıklar malum. Yandaş firmalara verilen ihaleler, devletin ithal ettiği ürünlerin aracısı olan şirketler, üretim yetersizliği olan alanlarda ithaline izin verilen şirket için gümrük vergisinin önce indirilip sonra yükseltilmesi gibi işlemler, oyunlar, gelir kazandırıcı işlemler hep gündemde son olarak da Ticaret Bakanlığı, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan'ın eşinin yönetim kurulu başkanı olduğu şirketten dezenfektan alımı yapıldığını kabul etti. Alımların piyasa fiyatlarının aşağısından yapıldığı ifade edildi. Sonra ne oldu? Bakan aynı gün yerini bir başkasına bıraktı.

Ticaret Bakanlığı, Gümrük Tekel Bakanlığı ve Sanayi Bakanlığı gibi gelir imkânı yüksek olan bir bakanlıktır. Bu yanlış anlaşılmasın, özel sektörün bol işlem yaptığı bir bakanlıktır.

Özeti; nerede para varsa hortumla, parayı veren Avrupa’ya devlet eliyle götürülür.