“Dörtnala gelip Uzak Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim. Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak ve ipek bir halıya benzeyen toprak, bu cehennem, bu cennet bizim. Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın, yok edin insanın insana kulluğunu, bu davet bizim... Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine, bu hasret bizim...” şiirinde ülkemizle ilgili düşüncelerini dile getiren Nazım Hikmet’in bu özlemlerini aradan uzun yıllar geçmesine rağmen hala yerine getiremedik sanırım. Bu özlemlerin aksine son yıllarda ülkece geldiğimiz bu karanlık noktada aslında söylenecek çok şey var; ama bu yazımda size bir partinin ve liderinin asil duruşunun portresini çizmek istiyorum.

Geçtiğimiz gün Artvin'in Şavşat ilçesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konvoyuna ve sonrasında önlem alan güvenlik güçlerine ateş açıldı. Aslında bu bir bakıma demokrasinin vurulmasıydı. Çünkü bu ülkede CHP ve Kılıçdaroğlu, demokrasinin garantisi, dikta ve darbenin karşısındaki en önemli duruştur. Biz ülke olarak birçok badireden geçtik. Cumhuriyet tarihinde, eski dönemlerde iletişim bu kadar kuvvetli değilken neler neler duyardık ve ağzımız açık kalırdı bunları dinlerken. Şimdi ise sadece iletişimin gelişmesinden değil, yaşananların bazı şeylerin kötülük çemberinde daha da büyümesi, bizi hayretler içinde bırakıyor ve bize karanlık bir bataklığa daha da gömüldüğümüzü hissettiriyor. Yani biz bir bataklıktayız. Yolsuzluklarla başlayan süreç, hiç bitmeyecek gibi görülen terör, Fetö belası, ekonomik bunalımlar…

Adım atsak bataklık bizi yutacak! Biz eskiden mutlu muyduk, sorusunu sormak geliyor içimden. Belki eskiden de çok da mutlu değildik ya da mutluyduk! Ama Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde endişe ve umutsuzluk bu kadar dört bir yanımızı sarmamıştı bence. Yediden yetmişe, zengini fakiri, akıllısı, akılsızı, ona oy veren, buna oy veren herkes, hepimiz tehdit altındayız! Sınırlarımızda kan var, savaş var!

Işidlisi, bilmem ne belalısı… Suriyelilerle neredeyse misafir odamıza kadar gelmişler! Suçlu kim? Herkes birbirine atıyor suçu. Ama en büyük suçlu tabiî ki iktidar ve iktidarın bu ülkeyi yönetememesi ve zayıflığı. Tabi ki bu durumda terör kimi vuracak: masum halkı. Çünkü üst akıl, iç isyan çıkacak, diyor. Ve en kötü yüzlerinden birini daha Gaziantep’te gösterdi, demeden daha en sonundakinin acısı yüreklerimizden silinmemişken bir bakıyoruz Cumhuriyet tarihinin mihenk taşı olan, CHP’ye ve liderine kadar dokunuyor terör. Neden? Daha önceden de söylediğim gibi ülkenin sigortası CHP ve Kılıçdaroğlu çünkü. Şunu öncelikle belirtmeliyim ki bu saldırıyı tezgâhlayan kirli eller amaçlarına asla ulaşamayacaklar. İstedikleri iklimi bu ülkede asla yaratamayacaklar. Bu düşünceme öyle güveniyorum ki bunun yegâne sebebi yine CHP lideri Kılıçdaroğlu!

Hatırlayınız, Artvin’de CHP konvoyuna yapılan saldırıdan sonra Kılıçdaroğlu "Bir terör eylemiyle karşı karşıya kalındı. Keşke ülkemizde terör olmasa... Allah'ın verdiği bir canımız var, o da bu memleket için feda olsun. Bir şehidimiz olduğu haberini aldık. Araçta uzun süre bekledik. Bu tür olaylarda geri adım atmamız söz konusu olamaz" diyor! Hem de büyük bir sağduyu ve kararlıkla. En önemlisi de her söylemi birleştirici ve bütünleştirici. Ülkeyi bölmüyor, sen bundansın sen şundansın demiyor. Dili, dini, düşüncesi nedir, diye bakmadan ülkenin her kesimini insanlık çatısında birleştiriyor. Çünkü cumhuriyetin kazanımlarını hazmetmiş bir kişi. Bir kesim insanımızı daha yeni yeni darbe olaylarında tanımasına rağmen o, bu ülkenin insanını iyi tanıyor. Şimdi güler misin ağlar mısın? Ülkeyi bölmek istediler, bölemediler. Kendi amaçları doğrultusunda her türlü siyasi propagandayı yaptılar yine başaramadılar. Tüm tehditler konusunda uyarıldılar, dinlemediler. Tehlike kapıya dayanınca bilemiyoruz, dediler. Gerçekten siyasetçi bu demek herhalde; ama liderlik kavramına bu özellikler uymuyor sanırım. Bu noktada Yenikapı mitingine giden CHP lideri Kılıçdaroğlu’nu eleştirenlere birkaç sözüm olacak!

Evet, Yenikapı mitingine gidilmiştir, hatta saraya da gidilmiştir. Bütün bunlar ülkenin kaosa sürüklendiği darbe ortamında, bir devlet adamının yapması gerekenlerdir. Aynı zamanda CHP’nin bu ülkede önemli bir misyonu var ve bu ülkenin kurucu partisinin bugün lideri Kılıçdaroğlu’dur. Tarih bize bir zamanlar ne kadar kuvvetli olurlarsa olsunlar, ülkenin amacına hizmet etmeyenlerin tarihin karanlık sayfalarına gömüldüklerini göstermiştir. CHP, 12 milyon vatandaşın oyunu almış önemli bir parti olarak varlığını hala sürdürmektedir ve sürdürecektir de. CHP ülkemizin çimentosunun sağlam bir harcıdır… Demokrasinin, laikliğin, çağdaşlığın güvencesidir. Her ne kadar günümüzde gidişat kötü olsa da bizi Nazım Hikmet’in özlemlerine ulaştıracak bir eldir. İzmir’den Kılıçdaroğlu’na selam olsun !