İzmir:

Kendimi özgür hissettiğim yer.

Yıllar geçtikçe güzelleşen, zamanı kendine bal eyleyen bir şehir.

Denize uzanan tepelerin zarifliğiyle gülmesini bilen insanlarla dolu bir kent.

***

Bu coğrafyanın özgünlüğü bereketindendir. Körfezi seyrederek İzmir’de yaşamak mümkün.

Kent öyle içine çeker ki insanı, ne olduğunu anlayamadan kapılıverirsin mekanın ruhuna. Bu yüzdendir İzmir’in vazgeçilmezliği ve paylaşılmazlığı.

İzmir deyince akan sular durur.

Bir yaşam alanı olarak İzmir, Anadolu topraklarının batıya açılan yüzüdür. Liman kenti olmanın verdiği cesaretle iyi görünmeyi sever. Ticaretin ruhunu güzelleştiren, sömürüyü yumuşatan bir tarafı vardır. Denizin kokusu girdi mi ciğerlerine başın döner. Başını döndüren bu koku, aklını başından alır ve kalbini ısıtır. Isınan kalp ise duygularla baş başa kalır; kendin olursun.

İzmir’de kendim olmayı öğrendim.

Hasan Tahsin’e ve Mustafa Kemal’e saygı duyuyorum.

İzmir’i kokladığında kalbi ısınan ve duygularını açığa döken tüm can’lara minnettarım. Kentin yazını, düşünü, dünü ve bugünü hep başka bir yöndedir. Bu yön öyle bir doğrultu üzerindedir ki ya aşık olursun ya da bedbaht. Aşkı duyuyorsan ve içinde sevgi büyüyorsa kendin olursun. Doğruluğu ilke edinen yaşamlarla dolu her an’a bin şükür.

***

Buldan’dan göçüp gelen Kuzu Ailesi ile Müştiyan’dan göçüp gelerek Şirince’ye yerleşen Yıldırdı Ailesi’nin, İzmir’deki karşılaşmaları sonucu dünyaya geldim. Hamurumda Tepecik Doğum Hastanesi’nin tuzu, Alireis Mahallesi’nin havası var. Büyüyegeldiğim on sekiz yıla sığan sıcacık anlarım oldu. Konak’tan geçtiğim her an Hükümet Konağı’nda bayrakla simgeleşen özgürlük hikayesi gelir aklıma. Kestelli sırtlarındaki çamların ardından Körfez’e bakarken hatırlarım Cumhuriyet değerlerini.

İzmir’de en güzel ay Eylül’dür.

Eylül’de, geleceği hayal ederken hep barışı düşünmeyi yeğleyen gönüller gelir aklıma. Havanın serinliğinde deniz uyurken hiç olmasın göz yaşı ve çatışma diye geçiririm içimden. Niyetim, paylaşılabilen kara parçalarında özgürce yaşamak ve hiç bitmeyecek mutlulukları çoğaltmaktır. Biz, birbirimize yeteriz; yeter ki özgür olalım diye Körfez’e haykırmak isterim.

İzmir, kardeşliği ve barışı getirebilecek birikime sahip bir kent. İzmirli, Hükümet Konağı’nın önünde denize dökülen komşularının yasını tutarken özgürlük mücadelesi sonucunda esaretten kurtulduğu günü kutlar 9 Eylül’de.

Anıtkabir’de, Kurtuluş’un resmedildiği tablolarda çatışma seslerini duyarken ısınan kalbi gözlerini yaşartır; ah be dostum ne ettiler bize de düşman olduk, birlikte öldük diye geçer İzmirli’nin içinden.

Yaşamayı savunan ve özgürlüklerin güvencesi bir kentten selam olsun tüm Anadolu’ya.

9 Eylül, yeniden barışın ve kardeşliğin bayramıdır; İzmir’in özgürlüğü hissettiği an’dır.