Son günlerde İzmir'de tiyatro çevrelerini hareketlendiren bir konu var, Şehir Tiyatrosu...

Birçok tiyatro insanı kurulması düşünülen İzmir Şehir Tiyatrosu hakkında kalem oynatıyor, fikir beyan ediyor. Birbirinden değerli bu görüşlere küçük bir katkı yapması bakımından kendi düşüncelerimi de paylaşmak isterim.

Şunu baştan belirtmeliyim ki kimi görüşlerim yadırgatıcı, şaşırtıcı olabilir. Şimdiden, her ne kadar sürç-i lisan edersem affola, diyerek, okuyucuların anlayışına sığınırım.

Öncelikle şu soru önemli: "İzmir'e bir şehir tiyatrosu gerekli mi?" Evet.

Peki, daha önce İstanbul'da, Kocaeli'nde, Eskişehir'de deneyimlediğimiz biçimde bir şehir tiyatrosu gerekli mi? Hayır.

Ayrıntılara boğulmadan ifade etmem gerekirse, kurulması düşünülen bu tiyatronun bir çeşit prodüksiyon tiyatrosu olması gerektiğini düşünüyorum. Yani üretilecek projelere göre kurulan yaratıcı kadrolarla ve bu yaratıcı kadroları sağlayacak dönemsel sözleşmelerle yol alan bir tiyatro...

Peki, bu tiyatro pratik olarak nasıl işleyecek?

Öncelikle tiyatro alanında herkesin kabul edebileceği, saygın bir isim "Genel Sanat Yönetmeni" olarak belirlenmeli ve bu isim üç ya da beş yıllık periyodlarla değiştirilmelidir.

Genel Sanat Yönetmeni'nin sanatsal ve teknik olmak üzere iki yardımcısı olmalıdır.

Genel Sanat Yönetmeni'nin ve sanatsal yardımcısının doğal üyesi olduğu ve diğer üyelerinin belediye, akademi, tiyatro camiası ve diğer yapılardan gelen yedi kişilik bir "Proje Kurulu" oluşturulmalıdır.

Kişiler ya da kurumlar tarafından sunulacak projeler bu kurulda değerlendirilip, karara bağlanmalıdır. Sunulacak olan projelerin hangi özellikleri taşıyacağı daha önceden duyurulmalı, o sezon için odaklanılacak temalar, türler ve farklı yoğunlaşmalardan tiyatro komuoyu önceden haberdar edilmelidir.

Proje başvuruları herkese açık olmalıdır.

Oyuncularla üç tip sözleşme yapılabilir; "genç oyuncular", "oyuncular", "ustalar"... Böylece Türkiye'nin ve dünyanın dört bir yanından oyuncuların İzmir Şehir Tiyatrosu'na ilgi göstermesi sağlanabilir.

Seçilen projelerin gerçekleşme yükümlülükleri proje sahiplerinde olabileceği gibi, sonuçlarını denetleme ve asgari şartların sağlanması türden gereklilikler de oluşturulacak Proje Kurulu'nun sekreteryasında olabilir.

Programlamanın yapılması, oyun düzeni ve diğer konular belirlenecek Genel Sanat Yönetmeni ve onun sanatsal, teknik yardımcıları tarafından gerçekleştirilebilir.

Gerek İzmir içindeki yerel sanatsal yaşantının desteklenmesi, gerekse de İzmir'in ulusal ve uluslararası yaratıcılarla buluşabilmesi açısından bu yapılanmanın yeterli olduğunu düşünüyorum.

Bürokrasinin en aza indirgendiği, son derece esnek yapılı bir tiyatronun süreç içinde gelişerek büyüyeceğine inanıyorum.

Başta İzmir olmak üzere tüm Türkiye'den tiyatro insanlarının görüşlerini sunabildiği, paydaşı olabildiği bir süreç dikkatle gözetilmelidir. Tüm bunların sonucunda şekillenecek olan İzmir Şehir Tiyatrosu'nun tiyatro açısından tüm işlevlerini yerine getirebilen, yepyeni, ışıltılı bir model oluşturacağına ilişkin inancım tamdır.