1950 Fuar’ında çok değişik bir mutluluğu oluyor İzmir’in. Fuar’ın şimdi tenis kortlarının olduğu alana bir çadır ve radyo vericisi kuruluyor. Hali hazırda Ankara ve İstanbul radyolarını dinleyen İzmirliler ilk kez şehirlerinden bir ses duyuyorlar. Fuar süresince yayınlara devam ediliyor. Açık hava sahnesindeki konserler, güreş müsabakaları derken Fuar kapanıyor ama İzmirlinin damağında bu radyonun tadı kalıyor.

Dönemin belediye başkanı Rauf Onursal halkın bu talebini fark edip, İzmir Radyosu’nu, mühendis Hilkat Bolulu’nun gayreti ile kuruyor. 24 Mart 1951’de Harmandalı Zeybeği ile yayına başlıyor. Yayınlar İzmir ve diğer illerden çok talep görüyor. Talep gördükçe büyümesi gelişmesi gerekiyor. Önce 9 Eylül kapısının oradaki Atlı Spor Kulübüne taşınıyor. TRT kurulunca ödeneği artıyor ve Kahramanlar’daki binaya taşınıyor.

1970’e kadar fevkalade bir şekilde giden radyonun yanına 7 Eylül 1970’de Televizyon da eklenir. Karşıyaka - İstanbulspor müsabakasıyla başlayan canlı yayın serüveni Akdeniz Oyunları ile devam eder. Özay Gönlüm gibi birçok sanatçı bu stüdyoların kapılarından geçerek ülkeye sesini duyurur. Zeki Müren’i en son burada görürüz dünya gözümüzle, vedasına burada tanık oluruz.

Daha sonra 1987 yılında TRT binalarının olduğu araziye daha büyük bir stüdyo yapılmak istenir. Altından kalkamazlar, kalır inşaat senelerce. En nihayetinde bir kaç sene evvel yıkılır inşaat arazisi, iştahını açar birilerinin. Arsa TOKİ’ye devredilir. TOKİ’ye devredildikten hemen sonra İzmir Belediyesi’nin konumuz arsayı “park” olarak düzenlediği imar planı değiştirilir. ‘Ticaret+ Turizm+ Konut Alanı’ alanı olarak belirlenip ivedi bir şekilde inşaata heves edilir.

Gazetemizde Yağız Barut ve Asya Yaşarikiz “Kent Suçları” diye bir yazı dizisi hazırlıyor. Dün bu dizide Şehir Plancıları Odası Yönetim Kurulu Sekreteri Zafer Mutluer ile bir röportaj yayınlandı. Bu TRT arazisinin olduğu yerin nasıl TOKİ’ye devredildiğini, 8 kata kadar imar izni verilip AVM ve rezidans için nasıl peşkeş çekildiğini ve bunu durdurmak için neler yaptıklarını ve nihayetinde durdurabildiklerini anlatmış. Hiçbir şeyi muhafaza etmek istemeyen muhafazakarların iktidarında şehre, anılara sahip çıkarak, nefes alarak büyümesi gereken bir şehir için çabalayan bu insanlara ne kadar teşekkür etsek az. Şehrin kalabalığının azaltılması, anıların korunmasını iktidardan beklemek en doğal hakkımızken, hayat bize şehrimizi korumak için savaşmamız gereken bir dönem sundu. İzmir için, İzmirliler için çalışıp didinenlere bir kez daha selam olsun.