Yüzyılın başında Basmane civarında, Dana Meydanı ve Altınpark civarında Afrikalı işçiler bulunur. Bu bölgedeki kıraathanelere işçiler tüm gün birilerinin onlara iş vermesini bekleyerek oturur. 1906 yılının bir bahar ayında, o kıraathanelerde o Afrikalı işçilerin anlayacağı dilden, Arapça bir el ilanı dolaştırılır.

“Yurtsever Kardeşlerim!

Şerefli Gazete Çalışanları!

Haberiniz olsun ki,

1 Mayıs Dünya İşçileri Bayramı münasebetiyle amele kıraathaneleri civarındaki tren istasyonu mevkiinde toplantı ve gösteri vardır.

Dernek (Cemiyet) Reis Vekili Celil ve İsameddin Efendi 1906”

1906’nin 1 Mayıs günü, Basmane’de Altınpark’ta o günlerde daha genç olan ve hala aramızda olan çınar ağacının şahitliğinde Osmanlı Devleti’nin ilk işçi bayramı tertibi düzenlenir.

İlki Amerika’da işçi sendikaları öncülüğünde günde 8 saat çalışma talebi ile 1886 yılında yapılan böylesi bir numayişin İzmir gibi bir liman şehrine, tüm Osmanlı şehirlerinden önce gelmesi beklenir bir durumdur zira gerek limanı, gerek yük katarlarının varlığı nedeniyle İzmir o dönemde başta Afrika ülkelerinden olmak üzere, birçok memleketten angarya iş yapacak işçi göçü almakta, bu insanlar yok paraya, acımasızca çalıştırılmaktaydı.

Selanik ve Üsküp gibi diğer şehirlere de sıçrayan 1 Mayıs eylemleri, 1909 yılında Tatil-i Eşgal kanununun çıkmasına neden olacak ve işçilere grev hakkı tanınacaktır. 1915’te savaşa girince her hak askıya alınır.

İşgal alt üst eder İzmir’de her şeyi ve sonrasında Takrir-i Sukun yasakları gelir. Amele Cemiyetleri dağıtılır, işçinin çalışma ve yaşam koşulları görmezden gelir. İşçi çocuklar işten eve sapsarı iskelet gelirler.

1940’da ise Dünya Savaşı kopar. Buna istinaden 11 saate çıkar çalışma tüm Türkiye’de ve maaşlar yarı yarıya düşer. 1946’ya kadar tüm yasaklar devrede olur, 1946’da kaldırılır üç ay sonra yine sendikalar kapatılır. Zira işçinin elinin ekmek görmesi, başkalarının konaklar yapmamasına, dördüncü arabayı alamamasına neden olacaktır.

Demokrat Parti yılları umutlu başlar. 50-60 arasında birçok dernek, sendikalar belirir ve haklar iyileşir. Sendikalı işçi sayısı sadece İzmir’de 50bini aşar. 56’da İzmir ilk büyük sendikasına Türk-İş’e kavuşur. 27 Mayıs darbesinden sonra hazırlanan anayasa tarihte Anadolu işçisine sunulmamış haklar sunar. Toplu sözleşme, genel grev, tazminat hakları bu anayasada tanımlanır. Ama sonra önce 72’de nihayi olarak da 80’de bol geldiği söylenen bu haklar iptal edilir.

Ak Parti iktidarının ilk yıllarında işçiye dair yapılanlar ve 1 Mayıs özgürlükleri, son yıllarda özellikle İstanbul tarafında kısıtlanmış görünmekte, meydanlar sadece İzmirliler için açık gibi gözükmekte. Bu sene Korona yüzünden biz de meydanlarımıza gidemeyecek, Türkiye işçi sınıfı için üzerimizde bulunan tarihsel sorumluluğu gerçekleştiremeyeceğiz. Olsun, yine de vazgeçmiş değiliz kavgamızdan.

Daha onurlu, huzurlu ve güzel yaşamak için, emeğini kiralayıp karşılığında maaşını namusu ile kazanan Türkiye işçi sınıfına selam olsun! Yaşasın 1 Mayıs!