Nisan sonundaki kapanmadan birkaç gün önce ihtiyaç sahibi vatandaşlara dağıtılmak üzere marketten satın aldığımız yardım kolilerini cadde kenarına koyarak, teslim edeceğimiz yardım dağıtım aracını beklemeye başladık. Birkaç dakika sonra bir adam yanımıza yaklaşarak ihtiyaç içinde olduğunu bildiği komşularına vermek üzere bu kolilerden alıp alamayacağını sordu. Biz de bunun planlanmış bir yardım olduğunu teslim edeceğimiz kolilerin sayılı olduğunu belirtip, bu talebini kabul edemeyeceğimizi belirttik. Kısa bir süre sonra bir kadın ve bir adam yanımıza gelip ihtiyaçları olduğunu belirterek, bu kolilerden alıp alamayacaklarını sordular. Biz buna da olumsuz yanıt verdik. Tam o sırada yardımları toplayan araç geldi. Yüklemeyi yaptık. Birkaç dakikalık bekleme süresi içinde insanların bu kolilerden taleplerin etmesi beni şaşırtmıştı.

Birkaç gün sonra, gazetelerden pandemi nedeniyle işleri kötüleşen ve borçları olduğu öğrenilen kahvehane işletmecisi Erdal Şenözpak’ın (50) ekonomik sıkıntılar nedeniyle işyerinde yaşamına son verdiğini öğrendim. Biri yaşadığım, diğeri gazeteden okuduğum bu iki ayrı olay beni derinden sarstı.  İzmir’de ekonomik sıkıntı yaşayan vatandaşlarımızın durumuna dikkat çekmeyi bir görev olarak gördüm.

Kişi başına gelir düşüyor.  

Türkiye’de kişi başına milli gelir 2002’de 3.500 dolar civarındayken kademeli bir şekilde yükselerek, 2013’de 12.500 doların üstüne yükseldi. Daha sonra bu rakam yıllar itibariyle kademeli olarak düştü ve 2020’de 8.600 dolara kadar geriledi. Türkiye’nin en zengin illerinden olan İzmir’de kişi başına gelir 2013’de 14.450 dolardan 2020’de tahminen 10 bin dolar civarına gerilemiş oluyor. Kişi başına gelirdeki bu düşüşün bir kısmı Türk Lirası’nın dolar karşısındaki değer kaybına bağlansa da yedi yıldır kademeli olarak devam eden toplam yüzde 30’luk gelir kaybı hem Türkiye hem de İzmir için oldukça sarsıcı olabilir.

                        İzmir ve Türkiye’de Kişi Başına Milli Gelir (ABD Doları)

Yıl

2013

2014

2015

2016

2017

2018

2019

2020

İzmir

14.450

13.830

12.399

12.536

12.397

11.649

10.663

10.000 *

Türkiye

12.582

12.178

11.085

10.964

10.696

9.792

9.213

8.599

                                                      Kaynak: TUİK                            (*) Yazarın Tahmini

Aileler veya fertler için belli bir gelir ve tüketim seviyesine yükseldikten sonra bunu aşağıya çekmek oldukça zor ve sıkıntılıdır. Bu aynı zamanda sosyal sorunları daha da derinleştirir.

İzmir’de 500 bin civarında yoksul var

İzmir’de 2019 yılı itibariyle yıllık geliri 13.769 TL’nin (aylık 1.150 TL’nin) altında olan kişiler yoksul kabul ediliyordu ve sayıları 472 bindi. Bu konuya biraz daha yakından bakalım.

Çoğu zaman platonik, romantik sözlerle andığımız İzmir’in de maalesef yoksulluk sorunu var. Bu sorunu anlayabilmek için gidebileceğimiz adres Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK). Bu amaçla söz konusu kurumun Eylül 2020’de yayınlanan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması. Verileri incelediğimiz zaman özellikle enflasyon ve büyüme istatistiklerindeki iyimserliği nedeniyle son yıllarda çok fazla eleştiri alan TUİK’in rakamları ile bile durumun beklenenden ağır olduğu görülüyor.

TUİK’in çalışmasında şöyle bir yöntem izleniyor. Araştırma bölgesindeki tüm bireylerin geliri sıralanıyor. Bu sıralamada en orta noktaya denk gelen gelire “medyan gelir” deniyor. Gelirleri bu seviyenin yüzde 50’sinin altında kalan gelir seviyesi “yoksulluk sınırı” oluşturuyor. 2019 yılı için bu tutar 13.769 TL. Yani 2019 yılında İzmir’de yaşayan bir kişinin yıllık harcayabileceği geliri 13.769 TL’nin altındaysa söz konusu yönteme göre bu kişi yoksul kabul ediliyordu. İzmir’de 2019 yılında bu gelir düzeyinin altında yaşayan 472 bin kişi vardı. Bu da nüfusun yüzde 11’ini oluşturuyor. Medyan gelirin ortalama enflasyon kadar arttığını düşünürsek bu rakamın 2020 yılı için 16.500 TL olduğunu düşünebiliriz. Bu yıllık yaklaşık 2.357 dolarlık bir gelire karşılık geliyor. Tablo 2’de 2014-2020 yılları arasında İzmir ili için yoksulluk sınırını oluşturan gelirler ve bunların dolar karşılıklarına yer verilmektedir.

              Tablo: 2 İzmir’de Yoksulluk Sınırı Yıllık Geliri (TL. ve USD Değerleri)

Yoksulluk Sınırı

2014

2015

2016

2017

2018

2019

2020

TL

6.460

7.479

9.097

9.858

11.571

13.769

16.500*

USD

2.949

2.749

3.012

2.700

2.405

2.428

2.353*

                                                      Kaynak: TUİK                * Yazarın Tahmini     

Diğer yandan, İzmir’de Türkiye’nin gelir dağılımına benzer bir gelir dağılımı var. TUİK’in hazırladığı 2019 yılı verilerine göre nüfusun en alt gelir gruplarında yer alan yüzde 20’lik kısmı İzmir’in toplam gelirlerinden yüzde 7.3 pay alırken, nüfusun en üst gelir grubunda yer alan yüzde 20’lik kesim İzmir’in gelirinden yüzde 43 pay alıyor. Tablo 3’de İzmir’de ve Türkiye’de gelirin yüzde 20’lik nüfus gruplarına nasıl dağıldığı yer almakta.   

Tablo: 3 Yüzde 20’lik Gruplar Halinde Fert Gelirlerinin Dağılımı (2019)

Toplam

1. %20

2. % 20

3. %20

4.  %20

Son %20

İzmir

100

7.3

11.5

15.8

22.6

43.0

Türkiye

100

6.2

10.9

15.2

21.4

46.3

İzmir’de gelir dağılımı göreli olarak Türkiye’ye göre daha iyi. Bununla birlikte, nüfusun son yüzde 20’lik kısmı ilin toplam gelirinin yarıya yakın kısmını elde edebilmektedir.

Pandemi yoksulluğu artırıyor ve yaygınlaştırıyor

Pandeminin yukarıdaki tabloları daha da kötüleştireceğine kesin gözle bakabiliriz. Makroekonomik istikrarsızlık, enflasyon, kurların yukarı hareketi, yüksek faizler de sorunları ağırlaştırıyor. Bu durumda, belediyelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve hayırsever bireylerin çabaları da özel bir önem kazanıyor. Diğer yandan hükümetin, belediyelerin halka yardım yapmasına sıcak bakmaması da ayrı bir sorun oluşturuyor. Ama her şeye rağmen bir şeyler yapılması gerekiyor. Belki de hükümetten beklediğimiz bazı adımları belediyelerden de beklemeliyiz. Belediyeler pandemi atlatılana kadar acil olmayan yatırım ve hizmetleri erteleyerek, bütçelerinde değişiklikler yaparak yoksullukla mücadelede etkili olabilirler.

Geçen hafta başında İzmir Büyükşehir Belediyesinin 50 bin haneye nakdi yardım ve 90 bin gıda kolisi yardımı hazırlıkları içinde olduğunu öğrenmek sevindiriciydi. Sadece belediyeler değil, durumu uygun olan her kurum ya da kişinin İzmir’de dayanışma ortamına katkı sağlamak için elinden geleni yapması şehrin geleceği açısından hayati önem taşıyor.