Enver Ercan yoktu 23. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı’nda ama “Enver Ercan hüznü” vardı. Geçen fuarla bu fuar arasında göçüp giden şair, yayıncı, Varlık’ın uzun yıllarının ismi ve kitap fuarlarının onur yazarlarının kitaplarının editörü Enver Ercan… Onu Cağaloğlu’nda 1990’ların başlarından itibaren tanıdım. Çok şair arkadaşım vardı, onların arasında tanıdım. Aslında 80’lerin ortalarından sonra demek daha doğru olur ama esas olarak 90’ların başı… Bir de onun okul arkadaşı bizim de sekreterimiz olan Sevgi vardı. Bu da 90’lar… Ne çok severdi Sevgi onu. Hatırlıyorum.

ŞİİRİN, EDEBİYATIN AĞIR İŞÇİSİ

Şiirin, Yasak Meyve’nin, Varlık’ın, TÜYAP’ın ve daha neler nelerin ağır işçisi. Tophane’den ve Haydarpaşa Liseli sadece ama entelektüel. Sakin güç. Dişli. Ustalaşma savaşının adamı. Sözcüklerin adamı.

23. İzmir TÜYAP Kitap Fuarı’nda onunla ilgili oturumda belgeseli gösterilirken de hüzün koyulaştı. Oradan önce fuarda tanıştırıldığım kızı Özge’nin gözlerinden dökülen yaşlar yuvarlanıp gitmiştir onun yanaklarına ve ne sevinmiştir kim bilir. Deniz Kavukçuoğlu da hüzünlüydü, çok hem de. Kim değildi ki?

İkimiz de 58’in Ocak’ında doğmuşuz. O, 21 Ocak 1958’de doğmuş, 22 Ocak 2018’de de kaybetmiştik. Tam yaşıtız. Duyarlılıklar ortak o yüzden. Aynı Türkiye’nin gençleri, aynı Türkiye’nin aydınlanma kavgacısı olmuşuz o yüzden.

1980’lerde önemli dergi ve gazetelerde gezindi, adını duyurdu şair ve editör olarak. 1990’da demir attığı ve yaşamı boyunca uzun yıllar bulunduğu liman ise Varlık oldu. Derginin genel yayın yönetmenliği yanında yayınevinin de şiir ve anlatı dizisinin editörlüğünü yürüttü. Komşu Yayınları’nı da kurdu ve yönetti; çıkaerdığı Yasak Meyve’yi de 15 yıldır yönetiyordu. Daha neler neler… Varlık’tan fırsat bulup o neler neleri nasıl da yürütüyordu. Dedim ya; ağır işçisi şiirin ve sözcüklerin. Yunus Nadi, Behçet Necatigil, Cemal Süreya gibi ödülleri aldı; daha ne ödüller. Şiirleri yabancı dillere çevrildi. TYS başkanlığı da yaptı. Dört şiir kitabının yanında pekçok antoloji, biyografi, uayrlama, söyleşi kitapları var. Edebiyatla dolu dolu bir kırk yıl nereden baksanız.

ONDAN SONRA, ARKASINDAN…

“Enver Ercan: Ben şiirimi yazarım, sonsuzluk varsa gider” adıyla kızı Özge, Yasak Meyve’den on beşinci yılında bir kitap hazırladı, fuarda buluştuk.

Hayal dergisi de Enver Ercan için fuara denk gelen bir “özel sayı” hazırlamış; iyi de yapmış. “Enver Ercan Anı Dosyası”na önemli isimler katkı sunmuş. Bana fuarda armağan edilen Mühür dergisi de Enver Ercan’ı kapağına taşımış.

Onunla ilgili oturuma dönüyorum yeniden İzmir’deki; sinevizyondaki Enver Ercan. İnsan diyor ki içinden “Çık be kardeşim, fırla, gel yanımıza!”. Nafile… Arada ölüm var, çıplak bir gerçek var hiç kabullenmek istemesek de.

Ataol Behramoğlu, Hayal’in hazırladığı özel sayıda “Kederlerini içine atan, nice sıkıntılardan geçmiş, güçlüklerle dolu yaşamından mücevher gibi şiirler damutmayı başarmış olan sen…” demiş Enver Ercan için. Kızı Özge de yazmış babası için. Şöyle bir paragrafı “Babam ve oğlum”un: “Tam da başlıktaki gibi bir ilişkiydi bizimkisi. O hem babam hem de oğlumdu. Buna ister anaçlık deyin ister aramızdaki kuvvetli bağ ya da az yaş farkı… Ama doğrusu, hepsi birbirinin içinde, aynı Rus matruşka bebekler misali…”

HÜZNÜ DAĞITALIM, KİTAPLARA DÖNELİM

Bir önceki İzmir Kitap Fuarı izlenimlerine biraz daha devam edelim de dağıtalım hüznü. Ne kadar da az olsa diye düşünsem de 25-30 kitapla dönmüşüm eve. Biz, kitap standına gelenler ve kitap imzalatanlar arasında unuttuğum, adını anmam gerekenleri ekleyerek başlayayım; bir önceki CHP İzmir İl Başkanı Asuman Ali Güven örneğin. Fırat Soylu’yu da anmalıyım. Mutlaka aklıma gelmeyen başka dostlar da var da aldığım kitapların bir kısmını da anmak istiyorum. “Ne Çok Hain”, Ataol Behramoğlu’nun ilk baskısı geçen yıl yapılan ve kısa zamanda üçüncü baskıya ulaşan Tekin Yayınları’ndan çıkan şiir kitabı. Zeynep Altıok’un yine aynı yayınevinden çıkan yeni kitabı çalışmalarıyla ilgili araştırma; “İçi Boşaltılan Cumhuriyet ve Laiklik”. İki değerli dosta da incelikli imzaları için teşekkür ediyorum. Değerli gazi arkadaşım Koray Gürbüz’ün “Unut-Mayın”ı ve kumpas mağduru Ahmet Yavuz’un “Vesayet Savaşları-İleri Demokrasi Hayalinden Darbe Gerçeğine” Kırmızı Kedi’den. Telgrafhane Yayınları’nın incelikli armağanları; Taylan Özbay’dan “Uğur Mumcu, Kemalizm ve Sosyalizm” ve Işık Kansu’dan “Bir Ortaçağ Hayaleti Ensarlı Eğitim”. İzmirli yayınevi Etki’nin armağanı ise beşinci baskısını yapan “Çapulcuların Sosyal Medya Paylaşımları”. Kibele’nin kurucusu Eşber Yağmurdereli’ye standında“Akrep”ini imzalattım. Emin Karaca ile de sohbet ettik tabii yayınevinin yazarı ve editörü. Uyum Yayınları’nda çıkan Hasan Ataman Yıldırım’ın kaleme aldığı “Buzdağının Altı Amerika” da kütüphaneme geldi. Halil İnalcık’ın seçme eserleri dizisinden “Osmanlı Tarihinde İslamiyet ve Devlet”i de T. İş Bankası Kültür Yayınları’ndan aldım.

ERSÖZLÜ İÇİN BİR GECE ARASI

Bitirirken, kitap fuarının hemen ertesinde İzmir’de yaşadığım hakikaten sofistike bir kültür olayından söz etmeliyim. Yukarıda andığım Ersözlü’nün arkadaşı Asuman Ali Güven iyi ki çağırmış da gelmişim İzmir Sanat’a. Gazeteci-yazar-şair Ünal Ersözlü için düzenlenen ve Karakarga’dan çıkan “Dört Gün Buda Üç Gün Zorba” adlı felsefi denemlerinin yer aldığı kitabının lansmannın da yapıldığı gece incelikli bir akışla yaşandı ve iz bıraktı. Volkan Severcan sundu. Doğan Hızlan açış konuşmasını yaptı. Nevzat Çelik, Tuğrul Keskin, Nebil Özgentürk, Namık Kuyumcu, Yüksel Aksu şiir ve anektotlarla sahne aldı. Hülya Savaş şiirlerini okudu. Nihat Demirkol’un piyanosu eşliğinde opera sanatçısı Alparslan Mater şarkı söyledi.

SON SÖZÜ ENVER ERCAN SÖYLESİN, ŞİİRLE…

Bu yazı Enver Ercan ağırlıklı olacaktı haliyle, perçinleyelim, onun bir şiiriyle noktalayalım. Hırçın ve ironikti şiiri. Acıydı. Hayat nasılsa şiir de o rengi yansıtıyor demek ki… “Gökyüzünü Çevir Bana”, 7 Ağustos 2002 tarihli bir şiir:

"bende bulduğun benim de aradığımdı

sarmaşıp inceldiğimiz o nokta

hadi tut elimden gezdir sokaklarını

ansızın yakalan sağnağıma

akşam kendini karartırken geliyorsun

komşular kim bilir ne diyor

günü soyunup beni giyiniyorsun

parmakların ışıkları dinlendiriyor

gökyüzünü çevir bana

gezinsin tutkunun alevden dili

uçarken çıkardığın o ses var ya

bütün sözcüklerin özeti gibi

tanrı bu geceyi korusun"

Odatv.com