Bir spor etkinliği, 4,5 milyonluk kentin neredeyse yarısını etkileyecek şekilde düzenlenir ama günler öncesinden vatandaşlara gerekli ve yeterli bilgilendirme, uyarı yapılmazsa, o kentte yaşayan yüz binler için etkinlik günleri bir işkenceye dönüşür mü; dönüşür!..

57. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turunun pazartesi, salı ve çarşamba günleri yapılan İzmir ayağında yaşananlardan söz ediyorum. Pazartesi günü etap yarımada tarafıydı, Çeşme, Urla, Güzelbahçe, Narlıdere güzergâhı görece kent merkezinin dışında ama yine de buralardaki trafik yoğunluğu kentin içine kadar uzanan kuyruklar oluşturdu. Vatandaşların bisikletlileri protesto ettiğini okuyunca ‘halkla, sporcu karşı karşıya getirilmeden neden planlama yapılmaz’ diye düşündüm.

Ne var ki, turpun büyüğü heybedeydi, Salı ve Çarşamba günleri sporcular kentin ne kadar merkezi noktaları ve caddeleri varsa, pedal çevirdi. Tabii ara yollar da dahil her yer trafiğe kapalıydı, Güzelyalı Sahil Bulvarı Konak, Karşıyaka Sahili, Fevzipaşa, Altınyol(iki gün üst üste) Mürselpaşa…hangi birini sayayım!.. Kent adeta felç oldu…

Vatandaşların trafik yoğunluğunda saatler süren eziyeti mi dersiniz, yine sporcuların yuhalanması mı dersiniz…Çok yazık, halkla sporcuyu karşı karşıya getirmek ne kötü!..

Emniyet Müdürlüğü sosyal medyasında duyuru yapmış, iyi de bu kurumların ‘tweetlerini’ kaç vatandaş takip ediyor? Hadi öğrenenler toplu ulaşıma yöneldi ama vapura, İZBAN’a Metro’ya nasıl erişeceklerdi? O ayrı bir sıkıntı, haberi olmayan yüz binler ise araçlarıyla sokaklara döküldü ve gün boyu devam eden çile, sabah saatlerinde başladı. Yollar açıldığında trafiğin normale dönmesi akşam saatlerini buldu.

Bir başka sorun da park halindeki araçların durumuydu. Örneğin ben otoparktaki aracımı çekmem gerektiğini gece yarısı saat 00.30 da bir polis memurunun telefonuyla öğrendim, (Ben polis memuru .. diyen sesi duyunca bir yakınımın kaza geçirdiğini sandığım için, kalpten gidebilirdim) Gecenin birinde ben otopark yeri arıyordum!..

Bu plansızlık, iletişimsizlik ve ‘tweet attık duyurduk’ rahatlığı İzmir’i kilitledi. Önceden SMS gönderilebilirdi, binalara, araçlara küçük bildirimler bırakılabilirdi, kentin billboardlarına duyuru konabilirdi, yapılmadı.

Yaşanan mağduriyet ve sporcuların protesto edilmesinin tatsızlığı bu etkinlikten geriye kalan olarak hafızalarda yerini buldu. Keşke böyle olmasaydı. Endişem, ulaşım tercihinde hayatımızda daha fazla olmasını istediğimiz benim de kullandığım bisiklete bir düşmanlık oluşması. Oysa İzmir bu konuda gerçekten çok yol aldı, bisikletliler çoğaldı, ayrılmış yollar yüzlerce km’yi buldu. Temennim, böyle etkinliklerin mağduriyet oluşmadan planlanması, anılarda güzellikler bırakması…