“Mesleğim gereği, bugüne kadar hep gazetelerle, dergilerle iç içe yaşadım. 1967’de Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatında öğrenciyken, “yararlanacağımız fotokopi yoktu, tarama yoktu, elimizde sadece bir kurşun kalem vardı” dediğimizde şimdiki öğrenciler inanmıyor. Ödevlerimiz için yüzlerce makaleyi gazetelerden, dergilerden okuyup ya özet çıkararak ya da yazının bütününü yazarak çalışıyorduk dediğimizde gençler bizlere gülüyor. İşte bu yıllar, beni gazetelerin, dergilerin arkadaşı yaptı.” Gülerek anlatıyor Efdal Sevinçli.

1967 yılından beri elbette şartlar çok değişti ama yine de 200 yıllık bir tarihi taramak için yapılan incelikli bir araştırma için muazzam bir sabır, yılların getirdiği birikim, deneyim ve güç gerekiyor. Tarihçi, yazar, akademisyen Efdal Sevinçli’nin 2012 yılından beri aralıksız yürüttüğü çalışması İzmir Büyük Şehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi Yayınlarından çıktı. Son derece detaylı ve zengin bir tarihi içeren çalışma, sadece basın yayın fakültelerinden mezun olacak gençlerin bitirme tezlerine kaynak olabilecek muazzam bir eser değil aynı zamanda İzmir’in tarihini merak eden herkesi kucaklayacak zengin bir kaynak. Kitapta İzmir’deki ilk gazeteci Alexandre Blacque’dan Hasan Tahsin’e ve ilk Türk gazeteci Mehmet Salim Bey’e, Fransızca basılan ilk gazete Le Spectatuer Oriental (Doğulu Tanık)’tan, ilk Türk gazetesi Aydın’a kadar her dilde basılmış bütün gazeteler ve dergiler yer alıyor. Çağların değiştiği bir dönemde, 19 yüzyıldan 20.yüzyıla geçerken İzmir’in kültürel belleğini de oluşturuyor. Kentte yaşayan bütün etnik grupların kendi dillerinde çıkardıkları bütün bu gazeteler ve dergiler İzmir’in hem batıya ve hem de Anadolu’ya bakan yüzünü gösteren çok renkli bir kültürel profil çıkarıyor.

Bütün bu yayınlar İzmir kentini ve kentte yaşayan insanları, etnik grupları, farklı dinlerden ve dillerden gelen insanları derinden etkiledi. Kurtuluş Savaşına kadar geçen bu 100 yıllık süreç içinde İzmir kentini ve toplumunu değiştirdi. Kitaptaki yayınlarda, Balkan Savaşı döneminin karanlık günlerinde büyük bir göç dalgasıyla sarsılan yorgun Osmanlı topraklarında basın üzerinden yürütülen kıyasıya mücadeleye tanık oluruz. İlk muhalif Mülhakat Gazetesi sahibi ve başyazarı Ömer Selahattin Kantar yazdığı ateşli yazılarla dönemin hükümetini yerden yere vurur, İzmir Valisi Mahmut Muhtar Paşaya kafa tutacak kadar korkusuzdur. Sonra 1. Dünya Savaşı yılları, İzmir’in işgali ve gözü kara, genç bir gazeteci Hasan Tahsin. Arka planda Osmanlının çöküşünü, direniş ruhunu görüyoruz ve Mustafa Kemal Paşa’nın 5 Şubat 1924’de İzmirli gazetecilerle yaptığı tarihi toplantıya ait bilgilere ulaşıyoruz. O toplantıda Mustafa Kemal Paşa’nın İzmirli gazetecilere seslendiği tarihi konuşmasını okuyoruz. Kurtuluş Savaşının başladığı ve yine bittiği bu özel kent İzmir ve “İzmir Basın Tarihi” Türk Tarihi için de çok büyük bir öneme sahiptir. Bu kitap ilk Cumhuriyet yıllarına, Demokrat İzmir gazetesine, Attila İlhan’ın çevresinde toplanan aydınlara kadar bütün bir zaman dilimini incelikle tarıyor. Efdal Sevinçli’nin deyimiyle bu kitapta sayısız ustanın emeği ve alın teri var. O nedenle, her biri hakkında kaynakçaya not düşülmüş. Her birinin adı anılmış.

Bu kitap sadece 200 yıllık bir dönemi taramıyor bir ülkenin nereden nereye, hangi şartlarda geldiğinin de hikayesini anlatıyor. Karanlıktan aydınlığa kavuşurken verilen mücadeleyi, Yunan işgali altındaki İzmir’de gazetecilik yapmanın, namuslu kalmanın ne demek olduğunu anlatıyor. O nedenle, Gazi Paşa özellikle İzmirli gazetecilere sesleniyor. O sesleniş bugün hala tazeliğini koruyor. Ömer Selahattin Kantar’ın ruhu şad olsun, en muhalif kalemler halen İzmir’den çıkıyor.