İzmir’i sadece ülke değil neredeyse dünya gündemine taşıyan bol aksiyonlu, bol tartışmalı  bir haftayı geride bıraktık, ama 9 Eylül’ün 100. Yılını  ‘unutulmazlar’ arasına sokmayı başardık!..

Sadece bizler için değil, ‘İzmir tek kurşun atılmadan alındı’ diyenler de, işgalci gemisine binip arkasına bakmadan kaçan hain Vahdettin’e ‘ecdat hayranlığı’ besleyenler de, bütün Alsancak’ı dolduran yüz binlerin sadece konser için geldiğini zanneden aymazlar da 9 Eylül’ü ve İzmir’i artık unutmazlar!..

Bu yakadan suyun öteki tarafına 100. Yılda barış, kardeşlik mesajları verilirken, hala ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ diye artık kimsenin ciddiye almadığı tehditler savuran da 9 Eylül’ü unutmayacaktır. İzmir’in dört bir yanını dolduran sözde kutlama afişlerine kendi fotosunu koymasını da biz İzmirliler unutmayacağız. İçinde Mustafa Kemal Atatürk’ün olmadığı konuşmalar, afişler, kerhen kutlamalar… Bunlar da unutulmazlar arasına girdi!..

Şunu biliyoruz ki, halklar düşman değildir, hele yüz yıllarca bir arada yaşamış halklar asla düşman olmaz. Düşmanlığı körükleyen, bundan beslenen siyasetçilerdir. Şimdi içerideki çöküşü gündemden düşürmek, ekonomik yıkımın etkilerini unutturmak için ‘milliyetçilik ipine’ sarılıp savaş çığlıkları atanlar; buradan artık ekmek çıkmaz!..

Tunç Soyer’in aslı Nutuk’tan alınma ‘saray’ mesajlı konuşması meğer ne kadar rahatsızlık vermiş bazılarına!.. Evet, subliminal mesaj tam da hedefe gitmiş, sarayı ve yandaşlarını fena zıplatmış. Esasen, çok iyi hazırlanılmış, çok güçlü bir konuşma metniydi ve Soyer hakkını verdi!.. Etkileyici konuştu, her cümle hedefe ulaştı, o nedenle tek adam günlerdir Soyer’e cevap vermek için çırpınıyor. 

Ne yapsa faydası yok, İzmir artık bu ülkenin ‘barış ve demokrasi kenti’ olduğu gerçeğini simgeleştirmiş, bir ‘marka ’ olmuştur. Bundan böyle, barış, demokrasi, özgürlük savunucuları, her nerede olurlarsa olsunlar, kendilerini ve bu değerleri ifade etmek için kısaca  ‘Ben İzmirliyim’ diyebilirler!..