Orçun Masatçı - Kurulduğu günlerde sanat kurumlarına baskı uygulanıyor, sanatçılar kendilerini ifade etmenin ne denli önemli olduğunu anlatıyordu. Yenikapı Tiyatrosu kurulduğundan bu yana aradan tam 11 yıl geçti. Önceleri pazarlarda teflerle, davullarla oyunlarına seyircileri çağırıyor, sanatçıları bir araya getirmenin yollarını arıyordu. Ezilenlerin sesini sanat estetiğine taşımak kadar önemli görüyordu sanatçıların birliğini Yenikapılılar.

İlk önce katıldıkları 1. Aydın Tiyatro günlerinde paylaştı birlik olma durumunu. Ki o festivalde alanları zorlayan Yenikapılıları polis "buradan çıkamayacaksınız" diye tehdit etmişti. Bu somut olarak devlet şiddetiyle karşılaştıkları ilk olaydı ama son olmayacaktı. Sayfalarca anlatabilecek yüzlerce baskı, tehdit ve engelleme yaşandı ki bunu da "faşizme karşı özgür tiyatro" ve "sanatta işlenebilecek suç yoktur" kitaplarıyla anlattılar onlarca sanatçının desteğiyle.

Kendilerini bir kadın tiyatrosu olarak belirlediklerinden bu yana, mücadelenin bir parçası olmak için çeşitli etkinlikler düzenlemeye gayret ettiler. Dikili'de yaptıkları kadın filmleri festivali bir yana düzenledikleri her festivalde de cinsiyetciliğin olmadığı oyunları davet ettiler.

Ali İsmail Korkmaz Futbol Turnuvasından, Ethem Sarısülük Tiyatro Festivaline, Polen Ünlü Tiyatro Belgeselleri filminden onlarca kurultaya kadar hem unutulmaması gerekenleri yeni araçlarla hatırlattılar hem de ülkenin içinde bulunduğu çıkmaza çözüm önerileri iletmeye çalıştılar.

2006 yılında hayata geçirdikleri Türkiye Tiyatro Buluşması tartışmalarını, Ankara Tiyatro Festivalinde Türkiye Tiyatrolar Birliği'nin kuruluşu ile sonuçlandırdılar. Türkiye Tiyatrolar Birliğinin 8 dönem sözcülüğünü yürüten Yenikapılılar böylelikle sanatçıların eylemli birlikteliğine bir pratik deneyim sunmayı başardılar.

Türkiye Tiyatro Buluşmaları onlarca insanı bir araya getirirken, sanattaki tartışmaların yüz yüze yapılması gerektiğini ve bu tartışmaların belgelenerek eskitilmesi gerektiğini savunuyordu. Yeni bir biçim yaratmak için ihtiyaç duyulan şey belki de buydu. Bugüne kadar tartışmalı olduğu, politik olarak aynı yerde durmadığı onlarca insanı da çağırdığı Buluşmadan, Nejat Birecik'ten, Özdemir Nutku'ya, ışıklar içinde uyusun Üstün Akmen'den Gupse Özay'a kadar farklı kulvarlarda mesleğe emek veren herkesin kendini ifade etmesine olanak sağlandı.

Ali İsmail Korkmaz turnuvasından sonra kurulan Yenikapı Spor ile sanatın dışına çıkılmıştı. Hatta bir gazoz fikri vardı ki, Praksis müzik grubu müziklerini bile hazırlamıştı ama olmadı.

Olmadı aslında kurduğumuz hayallerin bir kısmının da son cümlesidir. Evet biraz hayalciyiz. Çok hayal kurup gerçekleştirmeye çalışınca, sınırlı bir kadro ile bir yere kadar gidilebiliyor. Onlarca hata yaptık. Mesela bazen festivaller, etkinlikler derken ya oyun çıkartmayı unuttuk ya da oyunun hakkını vermeyi. Kötü oyun çıkartmak için yola çıkmıyoruz ama bazen olur böyle yol kazaları diye sineye çekip 2-3 sahnelemeden sonra kaldırdığımız bir kaç oyun da var hani.

"İsyan" bizim için estetik tartışmalarımıza cevap bulduğumuz oyunlardan biri olmuştu. hem oyunculuklarımızı sahneye en iyi biçimde taşımış hem de politik olarak diyeceğimizi diyebilmiştik. Tiyatro çevrelerinden aldığımız yorumların çoğu da bizi mutlu kılıyordu. Erhan Gökgücü oyunu çok beğenmişti, Çağan Irmak "uzun zamandır izlediğim enerjisi en yüksek oyun" diyordu ve "isyan" onlarca ödülün de sahibi oluyordu. İşin aslı ödül filan pek umurumuzda değildi tabi. Fakat afişe yazınca seyirci sayısının artışını hissedebiliyorduk. Bu tip şeyler, seyircinin oyuna gitmesine karar vermesinde etkili olabiliyordu. Hülasa; bu oyun bizi oldukça yukarıya çıkardı Türkiye'nin 60 kentinde ve 100'ü aşkın ilçesinde perde açtık. Aybastı, Zile, Hopa ve Dersimin birçok köyü özellikle bizim zihnimizi de açan bir yapıda oldu.

Tahmin edebileceğiniz gibi biraz dik duruyorsanız, tek cephede savaşmazsınız. Cepheler biz başarılı oldukça arttı bazen bizden kırılan dallar, kanatan baltalara sap oldu. Bazen de biz yanlış bir mücadelenin içinde bulduk kendimizi. Her seferinde Marks'a ve onunla beraber harman olduğumuz ezilenlerin kültür birikimine sarıldık. Çok düştük çok. Her yerimiz yara bere içinde. Ama elimizden tutan, yaralarımızı saran ne çok insan oldu, ne çok insanla "biz" olduk ve "biz" olma hali ruhumuzu nasıl göklere taşıdı anlatılmaz. Sabretmenin getirdiği büyük kazanımlar da olabiliyordu işte. Yarın en olur bilemeyiz. Çünkü Yenikapı ezilenlerin sanatı yapmakla kendini görevlendirmiş bir araç. Her zaman dediğimiz gibi içine girmeye korktuğunuz mahallelerde, ha yıkıldı ha yıkılacak diye beklenen evlerin haylaz çocuklarıydık. Görüyor biliyorduk, her "sanatı halka indirebilirlerdi" baktık bizim buralara inen, gelen, giden yok, o zaman biz bi deneyelim neymiş bu sanat dedik. Makine yağına bulaşmış ellerimizi silip, gogol'u burda anlamazlar dedikleri inşaatlarda oynadık oyunumuzu. O anlamaz sandıklarının tadı hiç bir yerde olmayan çayının demin Tolstoy tartışırken bulduk kendimizi. Hiç kitap okumayanların yaşadıkları kitap hayatlarından öğrenerek yürüdük biraz. Bir torbaya neden uhu konduğunu öğrenirken ve polis oyunun ortasında kolumuzu tutmuşken o hiç dokunmadığımız çocukların bizi koruduğuna şahit olduk. Dedik ya öyle büyük "biz" olduk ki bundan sonra yarını belirleyecek olan o "biz" parçasını olma tutkusundan kimse alıkoyamaz bizi.

8. Türkiye Tiyatro Buluşması Seferihisar'da başladığında, öyle güzel insanlar vardı ki yanımızda. Emre Aslan'la öyle komik bir yolculuk yapmıştık ki bütün bunları sığdıracağımız bir oyun çıkacaktır elbet. Suruç'ta paramparça olduktan bir kaç gün sonra 9. Türkiye Tiyatro Buluşmasını hayata geçirecek gücü bize veren de o anılardır işte.

Bundan sonra ne mi var? Mesela bu ay MUT Theatre'nin davetlisi olarak Hamburg'ta olacağız. "isyan" tam da bugünlerin oyunu diyerek yeniden yorumlamaya çalışacağız. Ethem Sarısülük Tiyatro Festivalini sanayi bölgesine taşıyacağız. Polen Ünlü Tiyatro Belgeselleri Festivalini ilçelere taşıyacağız. Of ne çok plan, ne çok hayalimiz var. Başarabilecek miyiz? Eğer sen, bu yazıyı okuyan, içinde şüphe varsa gel dene bizimle. Olmazsa çay içer nerede yanlış yaptığımızı tartışırız. Hem ertesi gün daha güzel bir güne daha güzel bir başlangıç yaparız.

Ayağa kalkmaktan korkmadığımız müddetçe, yine deneriz diyenler, diktatörlüğün kör karanlığını ışıl ışıl zaptedeceklerdir.

ORÇUN MASATÇI'NIN DİĞER YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

ARALIK SAYISI SUNU YAZISI İÇİN TIKLAYIN

İZMİR'DEN YA DA ŞEHİR DIŞINDAN NASIL ABONE OLUNUR? TIKLAYIN

Editör: Haber Merkezi