“Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, Dünyanın en güzel sesinden 

En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey... Fakat artık ümit yetmiyor bana, 
Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum.”

İlknur Güler - Bu dizeleri yazdıran,  kelimeleri bu denli anlamlı kılan şey neydi Nazım’ın hayatında?  

Aşk!

Bu hayatta yaşadım demek Aşk.  Eğer âşık olmadıysan, sevmediysen bir yanın hep eksik kalır. Nazım’ın bu şiirinde olduğu gibi duygular bazen de karşılıksız kalır. Platonik kalır. Peki nerden geliyor Platoniklik?

Atina’da sıcak bir yaz günü… Platon dersten çıkmış ve düşünceli bir şekilde dere kenarına doğru gidiyormuş.  Bir yandan da yolda yürürken hocasının derste söylediklerini düşünüp duruyormuş. Antik Yunan o dönem sıkıntıda tabi. Dışarıda Pers tehlikesi içeride iktidar savaşı derken halk zor durumda.  Baştakiler sistemden memnun değil.

‘İyi doğmuşlar’ diye de tarif edilen yöneticiler diyor ki: “Zeus elden gidiyor! Bakın gelişmiş toplumlara hepsinde başkanlık sistemi var. Sistem değişirse eğer ne içeride sıkıntı kalır ne de dış güçler bizimle uğraşabilir.”

Bildiğiniz üzere Antik Yunan yolları ve köprüleri ile tüm dünyanın kıskandığı bir toplumdu. Ama Platon’un hocası o gün derste: “Bize yol değil insanca yaşamak lazım. Üretim lazım! Dünyada en pahalı arpayı atlar için biz kullanıyoruz. 4 Yunan sikkesi ile bir dolar ancak alınıyor. İnsanlar işsiz, tarlalarda ekin yok. Ama yöneticiler hala sistem tartışması derdinde. Onlar gibi düşünmeyeni, sıkıntıları dile getireni zindanlara atıp zincirlere vuruyorlar. O yüzden benim bildiğim tek şey hiçbir şey bilmediğim çocuklar” demiş.

 Bizim Platon, hocasının bu kadar çok şey bilip nasıl bildiğim tek şey hiçbir şey diyebilir ki diye düşünürken, dere kenarında birde ne görsün. Bir kız ama nasıl güzel Venüs mü desen, Afrodit mi desen…  Kızı görür görmez vuruluyor. Böyle midesinde kramplar, elleri terlemeler diyor ne oluyor bana. Ama kızın gözü yüksekte. Bizim Platon’da ne at var ne ev. Fakir, çulsuz… İşi gücü okuyup düşünmek…  Kız pas vermiyor. Platon şiirler yazıyor, özlü sözler söylüyor. Evinin karşısındaki taşa hatta “yaşasın PLATONik aşkların onurlu mücadelesi” yazıyor. Ama kız diyor beyaz at. Tabi Platon’un aşkı karşılıksız kalıyor. Hatta tüm Atina’nın diline düşüyor. Bizim Platon kız sevmiş, ama kız karşılık vermiyormuş. Derken Platonik kelimesi kulaktan kulağa günümüze kadar gelmiş.   

Yani bana sorsalar olayı böyle anlatabilirdim. İnanırdık bence. Hatta biraz daha zorlasam bu kız Zeus’un kızıymış da başlık parasını denkleştiremeyip dağlara düşmüş diye işi daha da dramatikleştirebilirdim ama çok da Yeşilcam’a bağlamayayım. Sözü de biraz gerçeklere bırakalım.

Tarih tekerrürden ibaret. Tarih boyunca ülkeyi yönetenler hiçbir zaman yönettikleri halka öncelik vermemişler. Platonik kelimesi Platon’un Devlet adlı eserinden türemiş bir deyim. Devlet adlı eserinde Platon, olamayacak kadar ideal bir devleti tarif ediyor. Platon’a göre Devlet, sadece ve sadece vatandaşlarının çıkarları için var olmalıdır. Hatta devleti yönetenlerin filozof olması gerektiğini bile söyler. Gerçekleşmesi mümkün olmayan, ama gerçekleşse ne kadar da güzel olur denilen arzulara tercüman olan bir deyim olan "Platonik" deyimini yaratır. "Platonik aşk" demekle, üremeye yönlendiren, üreme kurgulu "doğal-tanrısal" aşk değil, aslında ideal aşk ifade edilmektedir.

Umarım ‘Platonik’ kelimesi bir gün halkın çıkarları önde tutulduğu ve İzmirlilerin aşklarının karşılıksız kalmadığı için kullanılmaya kullanılmaya lugatımızdan kalkar.

Aşk ayı Şubat ayında Eros sizinle olsun, platonik aşklar son bulsun.


İZMİR'DEN YA DA ŞEHİR DIŞINDAN NASIL ABONE OLUNUR? TIKLAYIN

ŞUBAT SAYISI SUNU YAZISI İÇİN TIKLAYIN

Editör: Haber Merkezi