Ramis SağlamKaç kaçak, kaç zabit takibinden sıyrılmıştır, bilmem kayıt edilmiştir. Kaç tarihi olayın derin tanıklığını görmüş fakat hiç gizli tanıklık etmemiştir. Kaç şair banklarında oturup şiir yazmış, kaç kapkaççı âşık şipşak âşık oluvermiştir.

Varyantın içinden geçip gidilen park, Konak Meydanı’ndan, Devlet Tiyatrosu’nun bulunduğu yere kadar yemyeşil alana sahip olan Bahri Baba Parkı’ndan söz ediyorum. Sahil kısmı kalafathane adıyla anılırken buralarda yelkenli gemiler ve mavnalar inşa edilerek, onarılırmış.

Bir de rivayeti vardır, Bahri Baba Parkının… Kalafathanede, güneşin tüm yakıcılığı ile İzmir’i kavurduğu bir günde,  gemilerin tahtalarının arasına üstüpü ile doldurarak,, ziftleme yapıp,k su geçirmez duruma getiren ustalar, denizden karaya bir ceset vurduğunu görürler.. Sahile vuran bu ceset siyah tenlidir. Ve hemen bu cesedi denizden çıkarıp, yolun karşı tarafına, Yahudi Mezarlığının duvarının dışına taşıyarak, Erenlerden bir zattır diyerek gömmüşlerdir.

O yıllarda denizden çıkan her cesede İlyas Peygamberin soyundan geldiğine inanıldığı için hürmet gösterilirmiş. Gösterilirmiş ama yinede bu cesedin sarhoşlukla denize düşüp boğulan bir kimsesiz olduğunu söyleyenlerde olmuştur. Söylentiler böyle uzayıp giderken, olaydan bir süre sonra bir sabah rivayete göre sözüne güvenilir kalafathanede çalışan aksakallı bir usta rivayete son noktayı koyar. Bir sabah işe geldiğinde, diğer ustaları etrafına toplayarak gece gördüğü rüyayı anlatır. Denizden çıkan bu cesedin nurlu bir çehre ve üzerinde yeşil bir cübbeyle kendisine “bana türbe yaptır ve mum yak” dediğini söyler. Birkaç gün sonra diğer bir mavna ustası bu rüyayı aynen kendisinin de gördüğünü arkadaşlarına anlatır. Bunun üzerine ustalar, para toplayarak türbeyi de yaparlar. Baş ve ayak kısmına selvi ağacı dikerler. Başucuna da bir fener dikmeyi de asmayı da ihmal etmezler. Denizden çıkan, erenlerden kabul edip, İlyas Peygamber soyundan geldiğine inandıkları türbenin adına da Bahri Baba Türbesi derler. Gerisi malum her türbe gibi ziyaretçi akını ve adakla, mum yakma ile devam eder.

Sonra ne mi olmuş? Önce Yahudi Mezarlığı, Birinci Dünya Savaşı sonrası Maltaya’da sürgün edilen Vali Rahmi Bey tarafından, “ gelin mezar taşlarınızı alın” diye çağrı çıkarır. Gelip alan olmayınca dönemin namlı Valisi tarafından  'İttihat ve Terakki Mektebi' olarak yaptırılan daha sonra da İzmir Kız Lisesi olan binanın yapımında kullanılmıştır.  

Daha sonra mı önce Türbe, ortadan kalmış, sadece rivayeti ile sadece Bahri Baba Parkı İzmirlilere yadigâr kalmıştır.

Yaşadığımız kentin, biz farkında olmasak da birçok sembol olmuş alanlarından biri de yavaş yavaş tarihin sararmış yapraklarının arasında yerini almıştır. Tarih olan sadece o semboller midir? Tabi ki o sembollerle beraber o kentin yazısız tarihide yok olmaya yüz tutmuştur. İzmir'de simgeleşen bu sembollerden olan Bahri Baba Parkı, Konak Tünel inşaatı sırasında yerin altından çıkan Yahudi mezarlarının içinden çıkarılan mezarlara konulmuştur.

İzmir’de yaşayan Kaç İzmirli Bahri Baba Parkı'nın nerede olduğunun farkında bile olmayacaktır.

Bir zamanlar İzmir Konak Meydanında yer alan,1950 yılında dönemin belediyesi tarafından yerle bir edilen Sarı Kışla gibi…

Tarihteki önemli olaylara konukluk eden, Bahri Baba Parkı bu kez bir mitinge ev sahipliği yapar. Tarih yaprakları 13 Mayıs 1919’u Yunanlıların, İzmir İşgalini göstermeden hemen öncedir. Çok geniş katılımlı bir miting tertiplenir. İşgal kuvvetlerine karşı tavır alınır ve ulusal mücadeleyi destekleme kararı alınır. Mitingde, “ Ya İstiklal Ya ölüm” diye haykırılır.

Yazının başındaki satırlara tekrar dönerek, bir anımla Bahri Baba Parkı’ndaki yolculuğumuza son vermek istiyorum. Bir, 1 Mayıs öncesiydi. İzmir, tarihi bir 1 Mayıs’a daha hazırlanıyordu. Yıllar ise 80’li yılların sonları askeri darbesinin etkilerinin yoğun sürdüğü yıllar. Tarihi Balık Halinde gerçekleşecek 1 Mayıs öncesi. Binlerce 1 Mayıs bildirisi ile İzmirlileri ve günü selamlamaya hazırlandığımız bir gün. Arkama takılan, takibe son bir atlatma yapıp, kayıplara karıştığım yer ise bir zamanlar denizden karaya vuran İlyas soyundan geldiğine inanılan sonradan Bahri Baba olarak anılan Türbenin olduğu parkın içiydi. Bilmem belki de Bahri Baba, bu kez bana yardım etmiş olabilir mi? Bahri Baba, kentleşmenin acımasızlığı ve insanların vefasızlığı karşısında kendisine yardım edememiştir. 

Yok olan kaç sembol mekan daha tarih olmadan sahip çıkmayı öğrenmeye başlayacağız?

Editör: Haber Merkezi