İZDERGİ - Kemalpaşa, Nif Dağı’nın eteklerine tutunmuş, dağdan süzülen çayın bereketlendirdiği bir ovada uzanır. Kışın karla kaplı yamaçları, baharda kiraz ve meyve çiçekleri karşılar sizi. Yüzyıllarca Kemalpaşa’ya ‘Nif’ yani ‘gelin’ denmesinin de sebebi budur.

İzmir’in Anadolu’ya açılan kapısı, Anadolu’dan İzmir’e geçişin anahtarı Kemalpaşa, dönemin önemli kentleri arasında bir geçiş noktası olması sebebiyle antik çağlardan günümüze kadar pek çok kültüre ev sahipliği yapmış, tarihe tanıklık etmiştir.

Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde Kemalpaşa için “Kalesi yalçın bir kaya üzerinde, 5 köşeli, 2 kapılı, 200 adımlık içindeki ve altındaki kubbelerden akan soğuk sular vardır. İçinden elini uzatıp bir iki tas su çıkarmak mümkün değildir” der. İlçede bulunan Bizans döneminde Thedoros Laskaris tarafından yaptırılan ve ‘Kız Kulesi’ olarak bilinen Laskaris Sarayı, İstanbul dışında Bizans imparatorlarına ait tek saraydır. Milattan önce 13. yüzyıla tarihlenen Karabel anıtı, Ege Bölgesi'nde Hititlerden kalma bilinen tek örnektir ve bazı bilim insanlarına göre Hititlerin Batı Anadolu’daki egemenliğinin kanıtıdır. Tarihçi Heredotos’a göre Karabel anıtındaki kabartmada betimlenen kişi Mısır Kralı Sesotris’tir. Ulucak Höyük de Ege Bölgesi arkeoloji tarihine yeni bir boyut kazandırmıştır. Kemalpaşa’da tarihin izleri sizi çağırır.

Kemalpaşa için çok önemli bir tarih de 9 Eylül 1922’dir. Hem kurtuluş savaşımız hem Cumhuriyet tarihi açısından önemli bir gün. Gazi Mustafa Kemal Paşa, o zamanki adı henüz Nif olan Kemalpaşa’ya ilk kez 9 Eylül 1922’de geliyor; İzmir’in kurtulduğu ve Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlandığı o mutlu günde… Nif’te yaşayanlar, o günün ve kurtarıcılarının aziz hatırasına saygı olarak Cumhuriyetin ilanından sonra yaşadıkları yerin adını ‘Kemalpaşa’ olarak değiştiriyorlar. Kemalpaşa’nın adını kurtuluştan, özgürlükten ve minnetten alıyor olmasını çok saygı değer bulduğumu ifade etmem gerekir.

***

9 Eylül 1922 demişken, Gazi Paşam İzmir’i görmek ister heyecanla, nerden görebileceğini sorar, Belkahve’yi işaret ederler. Oradan İzmir’e doğru baktıktan sonra İsmet Paşa’ya döner, “Eğer bu güzel şehre bir şey olsaydı çok üzülürdüm” der. Aynı heyecanla İzmir’e bakarız biz de ve bu güzel şehrin anahtarının Kemalpaşa’da olduğunu biliriz.

Sabahları servisler Belkahve’ye çıkarlar, Kemalpaşa sanayisine doğru emekçi taşırlar. Kim bilir içlerinde hangi umutla İzmir’e bakarlar.

DERGİNİN TAMAMINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYIN

***

Benim Kemalpaşa’da ziyaret etmekten çok keyif aldığım bir yer var; Nazarköy. Bu toprakların kültüründe önemli bir yere sahip olan nazar boncuğunun Türkiye’deki son üretim yerlerinden biri. Özellikle kadınlar, yarım asırdan beri cama şekil vererek nazar boncuğu, süs eşyası ve zarif takılar tasarlıyorlar. Yine alanında ilk ve tek örnek olan, otağ kültürünü tanıtma amaçlı kurulan Alaş Kımız Üretme Çiftliği Kazak Otağı, çok ilgi çekici bir yer. Buraların yanı sıra doğal güzellikleriyle de Kemalpaşa, turizm açısından da cazibe merkezi olmaya aday.

***

Dünyanın en erken yetişen kirazları Kemalpaşa’da üretilir. Hak edilmiş bir başarı olarak, 2021’de ‘Kemalpaşa Kirazı’na coğrafi işaret tescil belgesi verildi. Aromasıyla, kalitesiyle, rengiyle tadına doyum olmayan, antioksidan oranının yüksekliği ile dikkat çeken, diğer kirazlara nazaran daha büyük olan Kemalpaşa kirazı, sadece Türkiye’deki değil dünyadaki pek çok sofraya konuk oluyor. Ülke tanıtımı ve ekonomisi için bu çok önemli değerin ihracat potansiyelini artırmak adına herkes üzerine düşen görevi yerine getirmeli. Geleneksel olarak düzenlenen Kemalpaşa Altın Kiraz Kültür ve Sanat Festivali de mutlaka ziyaret edilmeli.

Kemalpaşa bir tarım ilçesi olarak anılır ancak sanayide de önemli merkezlerden biri. Limana ve havaalanına yakınlığı, iç bölgelere ulaşım kolaylığı sanayinin gelişmesinde çok büyük bir avantaj sağlıyor. Lojistik imkânlar ile katma değeri yüksek ürünlerin üretilmesi ve ihraç edilmesi potansiyeli, Kemalpaşa’yı ayrı bir yere taşıyor. Tabii ki doğru planlama yapılması ve desteklenmesi gerekiyor ancak Kemalpaşa gelecekte üretimde söz sahibi olmak adına çok büyük umut vaat ediyor.

Kentsel genişleme aksı olarak belirlenen Kemalpaşa’nın, Rıdvan ve Tunç Başkanlarımızın vizyonlarıyla potansiyelinin ortaya çıkacağı kesin ve bu vizyon da Kemalpaşa için, İzmir için büyük şans…

Kemalpaşa’da yaşayan biri olarak, bu vizyona hizmet edecek metro inşaatına ilk kazmanın vurulmasını Kemalpaşalılarla beraber heyecanla bekliyorum. Çünkü biliyoruz ki o hep özlemini ve kokusunu içimize çektiğimiz deniz bizden 6 dakika uzakta olacak. Bu sayede İzmir’de yaşayanların hasretini çektiği serinlik ve güzel doğa da onlara yaklaşacak.

Kemalpaşa hem şehre yakın hem şehrin kalabalığından ve keşmekeşinden uzak, Akdeniz ikliminin etkisinde ama civara göre de serin, hatta kışın yamaçları karlı... Biraz İzmir, biraz Anadolu…

Doğru planlama, destekleme ve yatırımlarla tarihi dokusunun tanıtılmasından doğal güzelliklerinin paylaşılmasına, tarımından sanayisine her alanda dünyaya Türkiye’yi yansıtabilecek büyük bir hazine; Kemalpaşa. Bu hazine korunarak büyütülmeli.

Kemalpaşa’da doğal altyapının taşıyabileceği yüklerin üzerinde yapılaşma gerçekleştiği, ihtiyacın artış hızı ile ihtiyacı karşılama hızının birbirini karşılamadığı, bu nedenle de doğanın, tarım alanlarının zarar gördüğü maalesef bir gerçek. Sanayisinde katma değeri yüksek ürünler üretilip ihraç edilirken, ilçenin alacağı göç hesap edilmeli, verimli tarım alanları plansız kentleşme ve sanayileşmeye asla kurban edilmemeli.  Popülist yaklaşımlarla Kemalpaşa’nın ışığının sönmesine asla izin verilmemeli.

Editör: Haber Merkezi