Semra İğtaç, kendisini kısaca şöyle anlatıyor, “TRT, yerel ve ulusal televizyonlarda çalıştım. TRT Kent Radyosu İzmir’de 2015 Ocak ayından bu yana İzmir Masalları ismiyle haftalık program yapıyorum. Belgesel metin yazarlığı da yapıyorum. TRT’de ve yerel kanallarda yayınlanmış belgesellerim var. ‘Tutsaklığa Tutkun’, ‘Bir Tutkudur Mermer’, ‘Mavi Yolculuk’, ‘Karantinalı Destina Atilla İlhan’sız’, ‘Mavinin İsyanı’, ‘Tarihin Sessiz Tanığı Agora’, ‘Eller’, ‘70’inde Mesela Zeytin Dikeceksin’ bu belgesellerden bir kaçı. Belgesellerin içinde çeşitli ödüller alanlar da oldu. 13. Uluslararası Ankara Film Festivali’ne finale kaldım. İzmir Gazeteciler Cemiyeti Hasan Tahsin Gazetecilik teşvik yarışmasında Mavi Yolculuk belgeseliyle 2.’lik aldım.”

Tüm bu birikimlerini İzmir Masalları’nda, İzmir’in çok zengin tarihinin her seferinde bir sayfasını aralayarak, olayların, efsanelerin ve isimlerin peşinde izini sürdüğünü dile getiren İğtaç, “Victor Hugo, Lacaptif şiirinde, ünü Batı’ya yayılan İzmir’i bir prensese benzetir. Heredot’un deyimiyle de İzmir’in yeryüzünde bildiğimiz en güzel gökyüzünün altında ve en güzel iklimlerinde kurulduğunu biliyoruz. Aydaki adını Smyrnalı Theon’dan alan Yaşlı Theon Krateri’nden (Theon Senior Crater) söz etmeliyim. İzmir doğumlu matematikçinin ismi aydaki çok büyük bir kratere verilmiş. Haberim yoktu. Şaşırdım. Her programda İzmir’in sürpriz bilgileri ile karşılaşıyorum. Hem öğreniyorum. Hem de büyük bir keyifle aşkla dinleyicilerimle paylaşıyorum” ifadeleriyle her programında öğrendiğini ve öğrettiğini belirtiyor.

MİTOLOJİ BİZE YAŞAM BİLGELİĞİ KAZANDIRIR

İzmir’in tarihi bilgilerini mitoloji ışığında anlatmaya çalıştığını söyleyen Semra İğtaç, “Çünkü mitoloji ve sembol bize yaşam bilgeliği kazandırır. Yaşamı daha derin deneyimleme olanağı sunar. Mitolojisiz olmaz ki. Bir kere hayatımızdan mitolojiyi çıkarırsak müzelerde eser, tarihi yerlerde de yapıt kalmaz. Mesela, Lidya’da Giges adında bir çoban varmış. Bir gün sürüsünü gezdirirken deprem olmuş ve dağın kenarında bir mağara ortaya çıkmış. Mağaraya girince dev tunçtan atın yarılmış karnında yüzüklü bir el görmüş. Gidip almış, yüzüğü takmış. Çobanlar toplantısına katıldığında yüzüğü çevirince görünmez olduğunu fark etmiş. Çobanlar etkilenip onu saraya gidecek ulak olarak seçmişler. Giges, saraya gidince yeni gücünü kullanıp kraliçenin aklını çelmiş ve onun yardımıyla kralı öldürmüş. Böylece Lidya’nın yeni kralı olmuş. Görünmezlik yüzüğü efsanesi de insanların otoriteden muaf olduklarında gücü şahsi çıkarları için nasıl kullandıklarını anlatıyor. Bu efsane bize dürüst olmamanın ardındaki dürüst gerçeği gösteriyor. Medyanın siyaset ve bürokrasi üzerinde sivil bir denetim oluşturması için görünmezlik yüzüğünü takmasına izin vermemesi gerekiyor. Yerel ve ulusal medya ne kadar güçlü ve bağımsız olursa otorite o kadar şahsi emellerini gerçekleştirmeye cesaret edemez” diyerek örnekle açıklıyor bile.

Tarihin bilinen ilk reklam kampanyasının yapıldığı yerin Efes olduğu bilgisini hatırlatan İğtaç, “Şöhret için tapınak yakan adam Efesli’dir. Roma imparatorlarının ev gibi kullandığı kütüphane nerede mi? Efes’te. Tarihin akış yönünü değiştiren filozoflar ve bilim adamları yaşamış bu antik kentte” diyerek Efes’e dair önemli anekdotlar aktarıyor.

İZMİR’DE NEDEN OTORİTEYİ TEMSİL EDEN ANTİK ESER YOK?

Programda farklı konu başlıkları olduğunu ve her programda bir sorunun cevabını aradıklarını hatırlatan Semra İğtaç, “Mesela, Homeros İzmirli midir sorusunun cevabını aradık, elbette İzmirlidir. İzmir tarihine dair sorular sorduk ve yanıtlarını aradık. İzmir hangi mücevher taşına benzer? İzmir kaç yaşında? İzmirliler 8.500 yıldır neden özgür bir yaşam sürdürüyorlar? İzmir’de neden devasa otoriteyi temsil eden antik eserlere rastlamıyoruz? İzmir binlerce yıl boyunca demokrasi kültürünün beşiği olmuş. Çok kimlikli, çok dinli, çok kültürlü, çok özgün yapısı, tarihinde var. Bu yüzden siyasi ve dini otoriteyi temsil eden yüksek yapılar da yok. İstanbul’un Ayasofya’sı, Topkapı Sarayı var ama İzmir’in yok. İzmir’in kalbine saplanmış çift hançer şeklinde görünen Folkart, İzmir’in tarihi köklerine aykırı bir yapı” gibi günümüzle de ilişkilendiriyor mitolojiyi.

Radyo programında anlattığı şeyleri kendi keşfi gibi göstermediğinin altını çizen İğtaç, “Bölgede üniversitelerde görev yapan değerli bilim insanlarının bilgilerini aktarıyorum. Onların önerisiydi. ‘Efsaneleri yaşarmışçasına anlatıyorsunuz, tarihi sevdiriyorsunuz, kitaplaştırmalısınız’ dediler. 100. programımda 100 ayrı konuyla İzmir’in tarihini şiirsel, öyküsel ve masalsı yönüyle buluşturduk. Önümüzdeki dönem de tüm bu çalışma İzmir Masalları adında bir kitaba dönüşecek” diyerek kitabın çalışmalarına başladığı müjdesini veriyor.

SİZ KAÇINI GÖRDÜNÜZ?

“Programınızı dinleyenlere, İzmir’i sevenlere ve İzmir’i yönetenlere çağrınız nedir?” sorumuzu ise Semra İğtaç, “Somut önerilerim var. Bu kenti yönetenlere büyük görev düşüyor. Güzel çalışmalar yapılıyor. ‘İzmir Tur’ güzel bir çalışma. Ancak bu çalışmanın temelinin sağlamlaştırılması gerekli. İzmir’in tarihi araştırmalarını konu edinen daha çok yayına, daha çok sempozyuma ve kent tarihi çalıştaylarına ihtiyaç var. Bu etkinlikleri İzmirlilerle buluşturmak da yerel yönetimlerin görevi. Karabel Geçiti’ndeki 4500 yaşındaki en eski Ege kralı Tarkasnawa anıtının korunması ve halkla kucaklaşması lazım. İzmir’in anıt ağaçlarının tanıtımı da şart. Türkiye’nin gövdesi en büyük ağacı ‘Aslan Kavak’ İzmir’de. Beklentilerimiz saymakla bitmez. Kent sevdalılarına da çağrım var. Onları tarihin sayfalarını aralarken görmek istiyorum. Şirince’yi hala görmediyseniz, böyle bir tarihi dokunun ve güzelliğin bozulmamış olmasına inanamayacaksınız. İnanın nutkunuz tutulacak. Bir an önce planınızı yapın. Çok uzak değil İzmir’in göbeğinde ki Yeşilova Höyüğü ziyaretçi merkezine hala gitmediniz mi? Bu merkezin dünyada benzeri yok. Ya da çocuklarınızı hala Kültürpark’taki İzmir Tarih ve Sanat Müzesi’ni gezdirmediniz mi? Orada İzmirli Ozan Homeros’un heykeli var. Halikarnas Balıkçısı İmbat serinliğinde der ki ‘Yamanlar dağında birbirine yakın şehirler vardı. İyi ki o zaman memleketten memlekete pasaport alınmıyordu. Çünkü uzun boylu bir adam şehrin ortasına yattı mıydı, ayakları komşu şehre uzanacağı için, ayaklarına ayak pasaport almak gerekliydi.’ İzmir’in her yeri antik izler taşır. İzmir’de nereye gidersek gidelim antik kente rastlamadan 10 kilometre geçemezsiniz? Siz kaçını gördünüz?”

 

KASIM SAYISI SUNU YAZISI İÇİN TIKLAYIN

İZMİR'DEN YA DA ŞEHİR DIŞINDAN NASIL ABONE OLUNUR? TIKLAYIN

Editör: Haber Merkezi