Sevda Erdan Kılıç * - 2016 yılı hepimizden çok şeyler götürdü. Her yeni yıl öncesi dilediğimiz ‘barış, kardeşlik’ gibi kavramları bırakın sağlık, mutluluk hatta güzellikleri bile arar olduk. Takvimler yılın sonuna, yeni bir yılın başlangıcına ilerlerken hepimizden çok daha fazla şeyler gitti. Kimimizin planı, kimimizin de ömrü gitti. Ansızın gelen bir haberle irkilirken bazılarımız kardeşini, babasını bazılarımız da en sevdiklerini kaybetti.  İşte bunların hepsi yenidünya düzeni denilen bir kavramın getirisiydi. Aslında hiçbirimiz bu dünyanın sınırlarının “insan faktörüyle” çizildiğini, çizilen sınırların güçlü ülkelerin ve bazı çıkar gruplarının yeni hevesleri nedeniyle yeniden dizayn edilmeye çalışıldığını görmedik. Belki de bizim bunları görmememiz için binlerce sorun, içinden çıkılamayan kaos, karmaşık düzen önümüze getirilip konuldu.

Yeni bir yıla merhaba dedik. Takvim yapraklarından henüz çok az koparttık. Hepimiz bir önceki yıl yaptıklarımızı yaparak yine olumlu şeyler olsun istedik. Artık savaşlar nedeniyle insanlar yerlerinden yurtlarından göç etmesin, insanlar ölmesin, çocuklarımız büyüklerin hırslarına kurban edilmesin istedik. Bunu isterken elbette yaşadığımız Türkiye için de taleplerde bulunduk. Malum, ülke olarak kolay günlerden geçmedik. Ne yazık ki ülkemiz iyi şeylerle gündeme gelmedi. Dünya’nın bir ucundan bakıldığında savaşa girmiş, sürekli bombalar patlayan, siyasi istikrarsızlığın baş gösterdiği, bataklığa sürüklenen, din adı altında tarikatların yolgeçen hanı haline gelmiş, halen daha içinde darbeye teşebbüs edebilecek yapıları barındırabilen, tecavüz, gasp, yolsuzluklarla boğuşan bir ülke fotoğrafı önümüze koyulmadı mı? Hangimiz ‘artık bu ülkeyi yaşanamayacak hale getirdiler’ demedik? Hatta ‘imkânımız olsa da yurt dışına yerleşsek’ diyenlerle karşılaşmadık mı? Yakını, tanıdığı, komşusu ‘bu ülkede çocuk yetiştirmek istemiyorum’ diyerek giden olmadı mı? Bunların hepsini yaşadık, gördük, hissettik. 2016 yılı sadece bir kaçımızdan değil çoğumuzdan bir şeyleri söküp aldı. Yeni yıldan beklentilerimiz çok. Ne kadarını gerçekleştirebileceğimiz ise belirsiz.

Ülkelerin içinde bulundukları durumların birinci sorumlusu olarak siyasetçiler görünürler. Türkiye açısından da durum böyledir. Ülkede 14 yıldır iktidarda olan AKP’nin gerici, baskıcı ve dikta anlayışı işte içinde bulunduğumuz durumun sebebi ve bir numaralı sorumlusudur. Yasama ve yürütmeyi elinde tutan, yargıyı kontrol altına alan bir iktidar ‘kuvvetler ayrılığı” ilkesini hiçe sayarak ülkeyi bir bataklığa sürüklemiştir. Bugün, içinde bulunduğumuz durum kaos, belirsizlik ve istikrarsızlıkla kendini göstermiştir.  Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu değerlerini hiçe sayan, kurucusu olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün devrimlerini silmeye çalışan anlayış ne yazık ki ülkeyi ‘başkanlık sistemi’ adı altında yeni bir bilinmezliğe sürüklemektedir. Bu anlayışa destek olanlar, yardakçılık yapanlar bilmelidir ki gelecek nesiller, doğacak çocuklar oluşturulan bu düzenin hesabını kendilerinden de soracaktır.  Emperyalist ülkelerin karşısında dimdik durarak onlarca savaştan çıkıp Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran anlayışın neferleri olarak yılmayacağız. İlerlediğimiz yolda durmayacağız. Sonucu ne olursa olsun, bedeli ne çıkarsa çıksın bize bırakılan mirasa sahip çıkacağız.

Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak hepimize düşen görev sorgulamak, irdelemek ve tartışmaktır. Birileri tarafından altın tepside sunulmaya çalışılan birikimlerimizi yok edecek yeni düzene karşı da dimdik ayakta duracağız. Hep birlikte mücadele edeceğiz.

Yılmadan, bıkmadan, usanmadan, azimle…

*CHP Parti Meclisi üyesi


OCAK SAYISINDA KAPAKTA KEMAL KILIÇDAROĞLU VAR

OCAK SAYISI SUNU YAZISI İÇİN TIKLAYIN

İZMİR'DEN YA DA ŞEHİR DIŞINDAN NASIL ABONE OLUNUR? TIKLAYIN

İZ GAZETE 1. YIL BULUŞMASI YAPILDI: 'YALNIZ DEĞİLİZ' 

Editör: Haber Merkezi