Siyasal iletişimin çok özel isimlerinden olan İletişimci ve Yazar Ateş İlyas Başsoy,  İz Dergi'nin Temmuz sayısı için yazdı. Başsoy, ‘Çankaya Gibi Olmak’ başlıklı yazısında çalışkan ilçe belediyelerinin CHP için önemini belirtip İzmir’de Bayraklı’yı örnek verdi.

Ateş İlyas Başsoy’un yazısının tamamı şöyle: 

2014 – 2019 döneminde İzmir ilçe belediyelerinden tanıştıklarımın tamamı (Seferihisar hariç) beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Eminim hepsi öyle değildir, ben sadece altı yedi belediyenin hizmetlerine tanık olabildim.

2018’de, İzmir’in büyük ilçelerinden birine başkanlık eden bir beyefendiyle Ankara’da karşılaşmıştık. Masada Çankaya Belediyesi’nin hizmetlerini anlattığı hayli kalın bir kitap vardı. İzmirli başkan bu kitabın sayfalarını bir bir çevirdikten sonra bize dönüp samimi bir itirafta bulundu: “Biz hizmetlerimizi anlatan böyle bir kitap değil, tek sayfa broşür bile basamayız. Çünkü hiçbir hizmetimiz yok.”

İZMİR İÇİN ÜZÜLMÜŞTÜM

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, özel sektörde yönetici olduğu zamandan beri arkadaşım olduğu için bu itirafa sevindim. Öte yandan Çankaya’nın yarı nüfusunda ve hemen hemen aynı yaşam kalitesine sahip, yine CHP’ye ait bir belediyenin dört yıl boyunca bir sayfalık broşüre basacak hizmet bile yapmamasına da üzüldüm. O dönem İstanbul’da Beylikdüzü, Büyükçekmece, Sarıyer; Bursa’da Nilüfer, Mudanya; Eskişehir’de Odunpazarı, Antalya’da Muratpaşa ve Adana’da Seyhan gibi belediyelerden de Çankaya gibi sevindirici haberler geliyordu. Bu ilçelerin başarısı, bulundukları kentteki büyükşehir seçimlerini etkileyecek bir farkındalık yaratıyordu. Çok daha zor koşullarda, çok daha yüksek gerilim altında başka kentlerdeki ilçe belediyeleri muazzam başarılar elde ederken İzmir’de rastladığım Tunç Soyer harici tüm ilçe belediye başkanlarındaki atalet bir vatandaş olarak üzmüştü beni.

Gündem İstanbul ve Ankara’ya bölündüğü için pek yazılmadı ama 2019 seçiminde bahsettiğim ilçe belediyelerinin tamamında farklı isimler aday gösterildi İzmir’de. Büyükşehir Başkanı’nın değişmesi sancılar yaratmazmış gibi ilçelerde de köklü bir değişim oldu. İzmir çok farklı bir kadroyla göreve başladı.



İZ DERGİ'NİN TEMMUZ SAYISINA ULAŞMAK İÇİN TIKLAYINIZ'



KRİTİK BİR DEĞİŞİM

Gidip geldikçe geçmiş dönemlerden iki önemli fark gördüm. Birincisi hiçbir ilçe belediye başkanı Büyükşehir Başkanı aleyhine konuşmuyordu. Buna çok sevindim. Geçmişte Aziz Kocaoğlu’na sığınıp, bir yandan da herkesin içinde Kocaoğlu hakkında ileri geri konuşan ilçe belediye başkanları, topluma çok kötü bir tablo çiziyordu. Şimdi hangi ilçe belediye başkanını görsem Soyer hakkında inanılmaz güzel sözler söylüyorlar. Benim gibi dışarıdan bakan biri için bu çok olumlu ve kritik bir değişim.

İkinci olarak tanıştığım bütün belediye başkanları görevlerini tıpkı Soyer gibi “aşkla” yapıyor. Karşıyaka, Selçuk, Seferihisar başkanları ilk aklıma gelenler...

Bir de Bayraklı var. Serdar Sandal, “Dolu Dolu 1000 Gün” adlı bir hizmet kataloğu yapmış. Görevde olduğu 1000 gün boyunca inşa edilen onlarca kreş, bakımevi, hanımevi, kadın eğitim alanları, parklar vb hizmetlerle dolu bir katalog... Tıpkı Çankaya Belediyesi’nin efsane icraat katalogları gibi her sayfası dolu, direkt somut sayısal verilerle konuşan, süs değil bilgi aktaran bir belge.

Ateş İlyas Başsoy

ARKA SIRALARA HİZMET

Kendisini tebrik etmek için aradığımda bana: “Ateş Hocam, biz depremle yıkılmış, depremden en büyük zararı görmüş ilçeyiz. Çok daha fazla kreş açabilir, çok daha fazla park yapabilirdik. Bütçemizin aslan payı deprem yaralarını sarmaya gitti. Üstelik bunları mali disiplin içinde yaptık. Borç üretmedik, borçları kapattık.” dedi. Yaptıklarıyla böbürlenmiyor, ulaşamadığı birileri kaldı mı diye sorguluyordu.

Tunç Soyer’in seçimdeki temel vaadi, “Arka sıralar için geliyorum” sözüydü. Deniz gören ön şeride odaklanmış bir İzmir’i Soyer kabul edemiyordu. Bu nedenle göreve geldiğinden beri hem merkez ilçelerin yoksul semtlerine hem de daha da arkadaki kırsal bölgelere destek olmaya çalışıyor. İzmir’in en yoksul semtlerinde çocuklar ve gençler, yeni teknolojiler, sanat, müzik ve katma değerli meslek kurslarıyla tanışıyor.

Kendisi de bir eğitmen olan Serdar Sandal, Bayraklı’nın uçsuz bucaksız “arka sıralarına” Avrupa standartlarında eğitim olanakları getirmek için seferber olmuş. Bu satırları okuyanlar, yazdıklarımı bizzat o semtlerde gezerek ve halkla konuşarak doğrulayabilir. Sandal hem kendi vizyonuna hem de Soyer’in “arka sıralar” mottosuna uygun olarak yoksul semtlere eğiliyor.

Sosyal demokrat kimliğini hiç gizlemeyen bir insanın AKP ve MHP seçmeninden bu kadar büyük oy ve onay alması benzeri sık görülen bir durum değil. Bu da benim yirmi yıldır tekrarladığım kavramı doğruluyor: “Önemli olan ne olduğun değil, ne yaptığın. Bu halkın ezici çoğunluğu, siyasi ayrım yapmaksızın, çalışan çabalayan insanlara oy verir.”

Şu an yirmili yaşlarda olanlar bilmez. Eskiden sanatçıların albümleri çıkardı. Albümlerin satış sayısı, aslında bir önceki albümle ilgili olurdu. Bir önceki albüm kötüyse bir sonraki albümün satışı düşük olurdu, bir önceki albüm iyiyse de bir sonraki albüm kötü bile olsa çok satardı.

2019’da İzmir köklü bir budamayla seçime girdi ve seçim puanları beklentinin altına düştü. Bunun en önemli nedeni, seçmenin “bir önceki albüm”ü pek beğenmemiş olması olabilir mi? Koskoca bir İzmir ilçesinin, Ankara’daki benzer yaşam düzeyinde bir ilçenin yüzde biri kadar iş yapmamış olması karşısında seçmen nasıl davranır?

Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, Serdar Sandal’ın başardıklarını görünce eminim gurur duyar. Birbirleriyle icraat kataloglarını paylaşıp dostça bir rekabete girerler.

Bu seçimde Bayraklı gibi çalışkan ilçelerde bir oy sıçraması yaşanacak. İlçelerden gelen bu güç Büyükşehir’e, Büyükşehir’in gücü ilçelere yansıyacak. Bir terslik olmazsa ilk yerel seçimde İzmirli seçmenin, özellikle arka sıralardaki gençlerin ve kadınların teşekkürlerini hep birlikte göreceğiz.

Editör: Haber Merkezi