“…Elbette, hepimizin zamanı gelecek. Ancak Kübalı komünistlerin idealleri,

inançları bu dünya için, insanlık için fayda sağlamaya devam edecektir.

Bu idealler için savaşmaya devam etmeliyiz…”

Fidel Alejandro Castro Rûz.

 

Ertuğrul Barka - Emperyalizm ile halklar arasındaki çelişki sert ve uzlaşmaz olunca Fidel ve Küba üzerine yapılan değerlendirmelerin de nesnelliği ve objektifliği de o ölçüde sorunlu oluyor. Oysa Küba ne cennettir ne de bir cehennem; yerkürede bir ülkedir. Fidel de ne bir diktatördür ne de bir melek; sadece bir insan ve devrimcidir. Küba ve Fidel olabilmek de kolay değildir ama! Birbirinden ayrılamaz bu bütünlüğü; Küba ve Fidel’i birlikte anlamaya çalışmalıyız.

Küba’yı anlayabilmede objektif olabilmek için, nesnel verilere bakmak; sömürülen Lâtin Amerika ve diğer Karaip ülkelerini bilmek, tanımak gerekir. Tarihini, devrim öncesini ve bugünkü Küba’nın durumunu da inceleyince, Kübalıların neleri başarmış olduğunu, nereden nereye geldikleri daha iyi anlaşılır.

Kristof Kolomb’un, sahillerine ayak bastığında “Gözlerimin dünyada gördüğü en güzel yer” dediği Baracoa’dan başlayan işgali ile inanılmaz insanlık dışı zulüm ve işkencelere karşı, sömürge karşıtı, özgürlükçü yerli direnişi de başlar Küba’da. Bartolomé de Las Casas’ın  “Yerlilerin Göz Yaşları” adıyla Türkçede yayımlanan kitabında anlatıldığı gibi, analarının kucağından alınıp, parçalanarak köpeklere atılan bebekler; en ağır yükleri kilometrelerce ve ölümleri pahasına taşımaya zorlanan; köz ateşte ağır ağır ölüme terk edilen ve tamamı yok edilen Küba’nın yerli halkları Guanahatabey, Kiboni ve Taynolar’ın acıları, direnişleri, Küba Devrimi’nin DNA’sını, genetiğini oluşturur.

İlk direnişin önderi Şef Hatuey, yakılmak üzereyken, kendisine Hristiyan olup, cennete gitmesini öneren papaza “Cennette bu İspanyol askerlerden var mı?” diye sorar. “Doğuştan Hristiyan oldukları ve vaftiz edildikleri için, hâliyle cennete gittiklerini” öğrenince de “Yakın beni, onlarla cennete bile olsa bir arada olmak istemiyorum…” der. İşte Hatuey gibi direnişçiler de Fidel’in devrimci kişiliğine katkı yaparlar…

Fidel’in önderliğindeki Küba, bu acımasız sömürgecilerden ve faşist Batista yönetiminden Küba Devrimi ile kurtuluşundan sonra, benzeri Lâtin Amerika ve Karaip ülkelerinden çok farklı bir duruma evrilir.

Küba ve Fidel hakkında; özellikle Fidel’in sonsuzluğa uğurlanmasıyla yoğuşan yazılanlardan bilinenler dışında örneklemeler yapmak istiyorum:

26 Nisan 1986’da Ukrayna'nın Pripyat kentinde bulunan Çernobil Nükleer Santrali'nde nükleer güç reaktöründe iki patlamanın meydana geldiğini belleklerimizdedir. Bu patlamayla, atmosfere 50 ton nükleer yakıt nedeniyle radyasyon açığa çıkmıştır, hem de Hiroşima ve Nagazaki'ye atılan atom bombalarının toplamından tam 200 kat fazla!  Küba, 1990 yılında yaşamakta olduğu ağırlaşmış ambargo ve Özel Dönem koşullarına rağmen, radyasyondan etkilenen çocuklarla ilgilenmek üzere Küba, Çernobil Kurbanları İçin Tıbbi Yardım Programı’nı başlatır. Küba’dan Çernobil’e giden bir tıbbî yardım ekibi tarafından, yapılan anlaşmalara uygun olarak, Küba’ya getirilen çocuklar, belirlenen koşullar ve düzende tedaviye alınıyorlardı. Fidel de 29 Mart 1990'da Küba'ya gelen ölümcül derecede hasta 139 çocuktan oluşan ilk grubu kendisi bizzat havaalanında karşılamıştır. Ukrayna ile birlikte, kazadan en fazla etkilenen diğer iki ülke olan Rusya ve Beyaz Rusya'dan da Küba'ya hasta nakilleri gerçekleştirilmiştir. Moldavya ve Ermenistan kökenli hastalar da program dâhilinde tedavi görmek üzere Havana’ya gelmişlerdir.

Haiti depreminde, ABD askerlerini göndererek, Amerikan çıkarlarını korumaya çalışırken, Kübalı doktorlar Haiti’dedirler! Bu Pakistan depreminde de böyle olmuştur.

Sömürge Küba’dan dünya halklarına yardıma koşan Küba’ya… Trinidad’daki Iznaga Kulesi’nden, yavaş çalıştıkları, kaçmaya teşebbüs ettikleri için köpeklere parçalatılan veya bu kuleden ateş edilerek öldürülen kölelerden, onurlu işçilerin Kübası’na… ABD’nin yasadışı işlerinin; fuhuş, kumar, uyuşturucu cenneti Küba’dan, meslek sahibi kadınların, yetkin insanların ve bilimcilerin, sanatçıların Küba’sına… Fidel’in devrimci programlarıyla ve önderliğiyle!

Fidel’in tarihsel süreci doğru yorumlayarak, Küba Devrimi’ne ve kadrolarına önderlik edebilmiş, ülkesini dünya halkları arasındaki seçkin yerine taşıyabilmiştir. Küba’yı BM’nin ülkeleri değerlendirmede kullandığı İnsani Kalkınmışlık Endeksi sıralamasındaki seçkin yerine taşıyan politikaları önermesi ve yaşama geçmelerini sağlayabilmesi de dikkat çekicidir. Sağlık, eğitim ve konut projelerine Küba bütçesinden önemli paylar ayrılarak sağlanmıştır bu başarılar.

Fidel’in yaşamını incelerken; birbirinden ayırılamaz ve bir bütünlüğün tamamlayıcı nitelikleri olduklarını bilerek Santiago de Cuba’daki Moncado Kışlası’nı basan ‘Devrimci Fidel’; 1 Ocak 1959 Devrimin ilk gününden, görevinden ayrıldığı güne kadar ‘Devlet Adamı Fidel’ ve bu tarihten sonsuzluğuna kadar ‘Bilge Fidel’ dönemlerini sayabiliriz.

Fidel’in “Tarih Beni Beraat Ettirecektir!”, İgnacio Ramonet’in “İki Ses Bir Portre – Fidel İle Yüz Saat Söyleşi” kitaplarıyla yine Fidel’in çeşitli politik kitaplarında bu dönemlerinin izlerini bulabilirsiniz.

Fidel, bir insan, bir devrimci olarak halkıyla birlikte yaşadı. Yaşamını, devrim ve halklar için yaşamakla anlamlandırdı.

Görevini yapmanın ve yaşamını kendisi doğrudan anlamlandırabildiği için başkaca anlamlandırma ve anımsatma istemediği için de ne heykellerinin dikilmesini ne fotoğraflarıyla devlet dairelerinin donatılmasını ne de cadde, okul benzeri yerlere adının verilmemesini vasiyet etti.

Ama kalplerimizdeki abidesini engelleyemez değil mi?

 

Ché’nin Fidel’e şiiri ile bitirelim yazıyı:

Gidelim, güneşin doğacağını bildiren coşkun haberci
isyancı yıldızlarla aydınlatılmış gizli yollardan  
özgürleştirmek için sevdiğin o yeşil timsahı.

Zafer bizim olacak, ya da ölümün yanından geçeceğiz
İlk kurşunla orman 
şaşkın bir şekilde ayağa kalkacak
İşte o zaman 
Zafer senin yanında olacak

Sesin dört taraftan gelen rüzgârı kendi yurdu yaptığında
Toprak, adalet, ekmek, özgürlük
Aynı dilden konuşanlar senin yanında olacak

Zorbayı temizlemek için 
Orda ve o zaman son çarpışma başlayacak
Biz senin yanında olacağız

Küba’nın attığı okla çırpınırken canavar
biz gururlu yüreğimizle
senin yanında olacağız

Eğer demir önümüzü keserse,
Sadece Kübalıların gözyaşını istiyoruz,
Amerikan tarihini yazmaya giden 
Gerillaların kemiklerini örtmek için.
Bize bu kadarı yeter…

 

** Yeşil Timsah: Küba Adası’nın timsaha benzetilmesi nedeniyle söylenmektedir.

*Ben Fidel’im.

 

ARALIK SAYISI SUNU YAZISI İÇİN TIKLAYIN

İZMİR'DEN YA DA ŞEHİR DIŞINDAN NASIL ABONE OLUNUR? TIKLAYIN

Editör: Haber Merkezi