Bugün dinlemenizi istediğim bir ses işi var.

176 kez tekrarlayan bir ses üzerine bir piyanistin, Deniz Erden’in yaptığı bir beste bu… Adı İris…

Hüzünlü bir beste İris… 176 kez tekrarlayan ses, 176 kurşun gibi… Tek tek, bazen sıklaşarak bazen arası açılarak devam ediyor parça boyunca… Kendini müziğe verdiğinde bazen silikleşiyor o sesler ve piyano baskın geliyor dinleme deneyimine… O sesleri dinlediğinde ise çokluğuna şaşırıyor insan, bazen kuvvetli, bazen sakin, bazen hepsi ardı ardına, bazen uzun bir sessizlikten sonra…

Siyah beyaz bir iris görseli yansıtıyor hüznünü parçanın… Oysa rengârenk açar irisler… Çeşit çeşit, renk renk ve baharı müjdelerler… Rengârenkler… Eski Yunancada gökkuşağı anlamına geliyor iris…

Mitolojide de yeri var bu çiçeğin… Adını bir tanrıçadan alıyor… Tanrıların haberlerini yeryüzüne taşıyan tanrıça; İris. Üstelik iyi haberleri de taşıyan o… Göğü ve yeri birleştiriyor…

Ama beste hüzünlü… Çünkü iris aynı zamanda ölümün simgesi… Mezar çiçeği olarak bilinmesi bundan… Ve hikâyesi tanrıça İris’in hikâyesi ile bütünleşiyor. Tanrıça İris kadınların ruhlarını yer altına taşımakla görevli… Bunu yaparken gökkuşağına sarınıyor Tanrıça… Kadınların ruhlarını toprağın altına taşırken renk renk oluşlarını hatırlatıyor gibi… Başı dik irislerin, mağdur değil, mağrur bir eda üzerlerindeki… Bu ölümden sonraki yaşama ve ruhun ölümsüzlüğüne inandırıyor toplumları… İris bu sebeple umudu da taşıyor içinde…

176 ses… 176 vuruş… 176 ölüm… 176 kadın…

Deniz Erden parçasını bestelemeye başladığı tarihte 176, yıl başından o yana öldürülen kadın sayısı… Acı… Üstelik dinmiyor acı; parçasını yayımladığı 27 Haziran 2021 tarihinde bu sayı 185 oluyor.

Ölümün simgesi iris, sanatçının parmaklarının ucunda bu zamana kadar öldürülen kadınların ölümünün simgesi oluyor. Tanrıça İris o kadınları yerin altına uğurluyor. Yine gökkuşağına sarınıyor.

Deniz Erden şöyle anlatmış parçasını…

“İris, bu yılın başından bugüne kadar öldürülen 176 kadına ve kaybettiğimiz tüm kadınlara ithaf edilmiş, İstanbul Sözleşmesinin uygulanmasının önemini vurgulamayı amaçlamıştır.

Parça, 176 kere tekrar eden bir ses ve üzerine söylenmiş; piyanoda bestelediğim bir ağıt ile başlıyor. Sessizliğin güçlü yankısının ardından, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü yürüyüşünde alınan ses kaydından bir bölümle parça son buluyor. Parçaya başladığım süreç içerisinde öldürülen kadın sayısı 176 iken, parçayı yayınladığım bugün bu sayı 185 oldu. 176 kez duyulan bu temsili ses tüm gerçekliğiyle zamanın içinde işlerken, “sıradanlaşması” ironisini de taşımaktadır.

İnsan hakkının peşinde. Şiddetin meşrulaşmadığı bir yeryüzüne bırakılmış iris çiçeği.

** Elde edilen tüm gelir "I am not Alone in This Shit" platformu üzerinden SPoD platformuna bağışlanacaktır.”

8 Mart’tan alınan ve parçanın sonuna eklemlenen ses kaydı ise kulaklarımızda net bir tını bırakıyor: Asla yalnız yürümeyeceksin!