Demokrasi, adalet, hukuk, özgürlük emekçiler için ekmek kadar su kadar önemli! Adaletin, hukukun olmadığı bir ortamda ne örgütlenme özgürlüğü ne emek ne de emekçinin sorunları konuşulur.

AKP döneminde yüksek büyüme dönemleri de işsiz bırakan, yoksullaştıran bir büyümeydi. Şimdi krizle beraber milyonlarca işsizin karşısında, milyonlarca güvencesiz, düşük ücretli emek duruyor. Birbirlerini besleyip, büyütüyorlar… Kronik işsizlik ve hızlı yoksullaşma, krizin yarattığı toplumsal tahribatın en bariz göstergelerinden. Çözüm konusunda yaygın olarak dile getirilen düşünce; ekonominin büyümesi, yeni iş olanağı yaratılması.

Dışa bağımlı büyüme süreci, sanayileşmeden çok, inşaat ve hizmet odaklı geliştiği için sanayide kadına istihdam imkanları da sınırlı ölçüde yaşanmıştır. Kadın, daha çok giyim, gıda, tekstil gibi nitelikli emek gerektirmeyen sektörlerde ağırlıkla istihdam edilmiş, üretim hiyerarşisinde daha çok yönetilen ve karar süreçlerinin dışında tutulan bir pozisyona sıkıştırılmıştır.

Kadın çalışanların çoğu, cinsiyet ayrımcılığına uğrayarak ücretleri de erkek ücretlilerin gerisinde tutulmuştur. Erkeğe 100 ödeniyorsa, kadına 80 ödenmektedir. Bu fark, eşitsizlik, bazı alt sektörlerde artmaktadır.

Türkiye’nin, geleneksel olarak toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin güçlü olduğu bir ülke olduğu belirtilen araştırmada “Bu eşitsizliklerin azaltılabilmesi için kadınların iş gücüne katılımları ve istihdamları teşvik edilmelidir. Ama bunun yanı sıra yaratılan işlerin sosyal güvenlik ve iş yasaları kapsamında olması sağlanmalıdır. Erkekler kadar kadınların çalışanların da temel örgütlenme haklarını kullanmaları önündeki her tür engel kaldırılmalıdır. Kadın çalışanların eşit değerdeki işlerine eşit ücret ödenmesi gerekir. Toplumsal cinsiyet eşitliğini ve temel işçi haklarının korunmasını gözeten politikalara daha çok odaklanmak gerek kayıt dışı istihdamı doğuran ve güvencesizliği artıran politikalar terk edilmelidir. Çalışma hayatında denetim arttırılmalı ve kayıt dışı istihdam eden işverenlere karşı caydırıcı önlemler alınmalıdır. Sosyal güvenlik sisteminin herkesin eşit şekilde yararlanabileceği bir hak olarak tanınmalıdır.

Kadınların güvenceli istihdam olanağına kavuşmaları için politikalar üretilmelidir.

En önemlisi ve tekrardan hatırlatmak istediğim şey iş yerlerinde örgütlenmek, sendikalaşmak çok önemli. İş cinayetlerinin son bulması için emek politikalarına karşı bulunulan iş yerlerinde örgütlenmek gerekmektedir.

Bir Kadına Doğru Ayakkabıları Verirseniz Dünyayı Bile Fethedebilir”