Acaba dünyada Covid-19 ile mücadele edildiği kadar kanser ile de mücadele edilseydi o illetin de üstesinden gelinemez miydi? diye soruyor insan. İlla bulaşıcı mı olması gerekiyor yani önlemek için. Bakıyorsun kanser vaka sayısı 2020 yılı için dünyada yaklaşık 20 milyon, ölüm sayısı ise 10 milyon ve her yıl giderek artıyor.

Ülkemizde kanser vaka sayısı 2020 yılı için 233 bin 67, kansere bağlı ölüm sayısı 126 bin 335, bir yıllık rakamlar bunlar. Covid-19’a bakıyorsun hastalığın başından beri yaklaşık 30 bin vatandaşımız hayatını kaybetti.

Hastalıklarının bulaşıcı olmaması ve satılan ilaçların var olan çarka muazzam bir kaynak olması sebebi ile mi bu insanlar ağır ağır öldürülüyor?

Sadece ülkemizde 2018 yılında 5 milyar lira olan kanser ilacı harcaması, 2020 yılında 10 milyar lira olmuş ve duracak gibi de gözükmüyor.

Ülkemizde kanser vakalarının artış göstermesi ile tarım kanadında meydana gelen gelişmeleri birbirinden ayırmak amiyane tabiri ile ‘ölüme kafa atmak‘ demektir.

2015 yılı zirai ilaç kullanımı 39.026 ton

2016 yılı zirai ilaç kullanımı 50.054 ton

2017 yılı zirai ilaç kullanımı 54.098 ton

2018 yılı zirai ilaç kullanımı 60.020 ton

2019 ve 2020 yılı verilerine ulaşamadım.

Kullanılan gübre miktarı ortalama 10 milyon ton/yıl

Bu kullanılan girdilerin rakamlarına pek dalıp gitmeyin asıl tehlike bu rakamlardaki girdilerin uygulayıcısı mühendislerimizin varlığı içinde yokluğunu çekmemiz.

Hastalık ve sorun teşhisi

Ne zaman atılacağı

Hangi ilacı atacağı

Hangi dozda kullanacağı

Hangi yöntemi uygulayacağı

Tarım bilirkişileri tarafından ihtisaslaşmış kadrolar ile mümkün olduğu vakit insanımızın sağlığının bozulmaması da mümkün kılınıyor.

Her yıl ülkemizde 5 bin civarı tıp fakültesi ve ziraat fakültesi mezunu oluyor.

Bitki, hayvan, çevre ve dolayısı ile insan sağlığını korumak için yetiştirilen gençler işsiz kalırken bozulan insan sağlığını onarmak için ihtiyacımız olan doktorlar da az geliyor. Ülkemizin doktor ihtiyacı 14 bin iken 5 bin mezun veriyor, ziraat mühendislerine 600-700 bandında komik kadrolar açıyoruz.

Bir meslektaşımın (Ziraat Yük. Müh. Hatice Zeybek Uslu) dilinden düşürmediği, kendini paralayarak dediği gibi ‘Tarım ihtisas işidir.’ Çiftçilerimizi ve insanımızı ziraat mühendisinden mahrum bırakınca başımıza neler geldiğini şu içinde bulunduğumuz durumda idrak etmiş olmamız gerektiğini düşünüyorum.

Bir de unutmadan söyleyeyim tarım ilaçları ile kanser ilaçlarını satan firmalar dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de hemen hemen aynı ve ayrıca bu firmalar mühendislerimizi daha fazla para kazanabilmek için çalıştırıyorlar. Siz anlayın gerisini...

Saygı ve sevgilerimle...