25-26 Temmuz 2020 tarihlerinde, Cumhuriyet Halk Partisinin 37. Olağan Kurultayı gerçekleşecektir. Ekonomi açısından baktığımızda da olası bir CHP önderliğinde Millet İttifakı şeklinde bir oluşum ve geçen seçimde olduğu gibi dışardan desteklerle kurtuluş ve olağan döneme geçiş iktidarı kurulduğunda, normalleşme yönünde iyimser beklentiler ekonomiye nefes aldıracak, yabancı yatırımları yeniden ülkemize çekecektir. Bu nedenle ekonomimiz açısından bu kurultay çok büyük önem taşımaktadır.

AKP, hayata geçirdiği, dünyada uygulamalarına rastlamadığımız cumhurbaşkanlığı yönetim sisteminin ne olduğunu, Erdoğan’ın dün yaptığı açıklamalarda kimseyi memnun etmediği, bu iki yıllık süre içerisinde, otokrasiye doğru bir gidişin olduğu, tek adamın kimseye danışmadan, meclisi dinlemeden halkın yaşamını ilgilendiren tüm konularda yüzlerce kararname çıkartarak yaşam üzerinde ciddi olumsuz etkiler sağlamıştır. Bu dönemde, ülkede satılmadık bir şey kalmadığı gibi, kotalı, taahhütlü ihalelerle ülkenin geleceği de borçlandırılmıştır. En son kalan mallarda varlık fonu adı altında toplanarak, yöneticisinin Erdoğan ve damadının olduğu ve toplanan bu kaynağın nasıl harcandığının şeffaf olmaması, gündeme konacak ve konuşulacak bir şey yaratılmaması, bunun yerine gündemi meşgul edecek konuşulması gerekmeyecek birçok konuyu (Kendisinin de geçmişte yaptığı açıklamalarına ters düştüğü Ayasofya gibi) algı yönetimi ile gündem yaratarak ekonomi ve diğer sorunları göz ardı etme çabaları AKP oylarını eriterek gelecek seçimlerde iktidarını çok zor hale getirmiştir.

Son 70 yıl incelendiğinde CHP’nin tek başına iktidarı sağlanamamıştır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası, 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde, Ecevit’in aldığı % 41,72 oy oranının üzerine çıkamamıştır. Bu başarı 12 Ocak 1959 tarihinde yapılan 14. Kurultayındaki ilk hedefler beyannamesi ile sosyal demokrasiye yönelim ve bu doğrultuda atılan adımlarla gerçekleşmiştir. Bu beyanname ile demokrasi ve özgürlükler, haklar, hukukun üstünlüğü gibi maddeleri 70’li yıllarda ortanın solu kavramını geliştirmiştir. Bu dönemde “Toprak İşleyenin Su Kullananın” sözü gündemin ana parçası olmuştur.

1999 Seçimlerinde baraj altında kalan CHP, 2000’li yıllarda % 25 civarında oylarla bu süreç geçmiştir. Son yapılan seçimlerde oyunu % 30’doğru çıkartarak yaptığı muhalefetin, işbirliğinin ve izlediği politikaların doğru ve yapıcı olduğudur.

SÜRECİN KAHRAMANI KILIÇDAROĞLU

Son seçimlerde yakalanan başarı, 11 büyükşehir belediye başkanlığının 20-25 yıl sonra yeniden kazanılması, ülke nüfusunun % 60 civarında yaşadığı şehirlerin CHP ve millet ittifakı desteği ile oluşturulan yerel iktidarlar tarafından yönetilmektedir. Bu sürecin kahramanı da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Süreci ilmek ilmek büyük bir sabırla yöneten bir araya gelmesi mümkün olmayan olmazları sandıkta kucaklaştıran genel başkanın eleştirildiği nokta partinin sağa kayması yönünde olduğu, bu kurultayda da gündeme gelecektir. Bu hususta görünen şudur. Parti sağa kaymamıştır. Alanda hep sol söylemler, sola dönük muhalefet ve eleştiriler yapılmıştır. İktidar olmaması nedeni ile söylemlerini uygulamaya dökememiştir. İktidar olup sağ ve muhafazakar ideolojinin bir uygulamasını hayata geçirmiş olsalardı eleştirenler haklı olabilirdi. Bunun tam aksine sağ ve muhafazakar oyları ile yıllar sonra ciddi bir oy artışı ve yerel iktidarlar elde edilmiştir.

Bu kurultayda da genel başkan sorunu olmayacaktır. Parti Meclisi ve parti yönetimi için 30 Mart 2019 yerel seçimlerinin bileşenlerinin beklentilerini de dikkate alarak, iktidar olmak için bileşenlerle süreci genel başkanın yürüttüğü titizlikle süreci yönetecek bir yapının oluşması her şeyden çok daha önemlidir.

CHP belediye başkanları geçen 16 aylık süreyi çok başarılı geçirmiştir. Yerel iktidar için destek veren paydaşlarını üzecek bir şey yapmamışlardır. Koronavirüs döneminde genel iktidardan çok önce halkın yanında olarak yapılan sosyal yardımlar, askıda fatura uygulamaları vb. birçok uygulamalar halkın sempatisini kazanmış, iktidarın elinde güçlü tuttuğu CHP gelince sosyal yardımlar kesilecek söylemini zayıflatmıştır. Mevcut iktidar bu gücünün kaybedilebileceğini hissedince bu yardımları engelleyerek, halkın bankalara yaptığı bağış hesaplarına el koymuştur.

EKONOMİ İKTİDARLARI GÖTÜRÜR

Ülkemiz çok yoruldu. Ekonomi iyiye gitmiyor, demokrasi ve özgürlüklerde kara listedeyiz. Liste demişken, turizm sezonu neredeyse bitecek, Türkiye hala seyahat edilecek ülkeler listesine giremedi. Talimatla işten çıkarma yasaklandı ve süresi bu ay bitiyor. Eylül ayı işsizlik rakamları bize fırtına sonrası sular çekilince hasarı gösterecektir. TL basıyoruz, döviz bulamıyoruz. Bugüne kadar iktidarlar hep ekonomi götürmüştür. En yakın örnek verecek olursam 1999 seçimlerinde % 22 oy alan DSP ve Ecevit iktidarı 2001 krizinde yaşanan ekonomik süreç Kasım 2002 seçimlerinde, daha yeni doğan AKP’yi iktidara getirirken DSP % 1 civarında oy almıştır. Bu nedenle gelecek seçimler için CHP kurultayı ve oluşturulacak kadrolar önemlidir.

SÖZ KONUSU VATANSA…

Yarın ve Pazar günü yapılacak 37. Olağan Kurultayda, ülkesini seven tüm parti üyelerinin senin benim adamım olsun, şu bu koltuk benim olsun demeden ittifak süreçlerini de sağlıklı yönetecek liyakate sahip partililerin yönetim kadrolarında yer alması CHP iktidarı için çok daha verimli olacaktır. Özellikle parti meclisi seçimleri için yaşanacak parti içi yarışta, bu oluşacak yönetimin yapılacak ilk genel ve yerel seçimlerde atamalar üzerindeki etkisi ve adayların belirlenmesidir.

Bana göre, ülke elden gidiyor, iktidar olmadıktan, parlamenter sisteme geçilmedikten, bakan olmadıktan, ülke yönetiminde söz sahibi olmadıktan sonra partinin o kadrolarını liyakatli liyakatsiz doldurmak pek anlamlı olmayacaktır. Bu yüzden bu ve benzeri kaygıları bir kenara bırakarak partiyi iktidara getirmek için paydaşlarında düşüncelerine önem vererek diri, canlı, parti kültürünü özümsemiş yapıcı kadroların oluşmasına destek vermek, katkı sunmak daha doğru olacaktır.

CHP 37. Olağan Kurultayının ülkemize hayırlar getirmesini temenni ediyoruz.

“Hırs gelir göz kararır, hırs gider yüz kızarır” (Voltaire)