Dikkat ediyor musunuz bilmiyorum dönem dönem hep bir şeylerin bir anda yıldızı parlayıveriyor. Özellikle sosyal medya başta olmak üzere her yerde karşımıza çıkıyor, hepimizi kullanmaya teşvik ediliyor adeta. Popüler olduğu anda market raflarında yerlerini alır, tariflerin vazgeçilmezi olurlar ve hatta farkında olmadan bir bakmışız bizim de mutfağımıza içine girmiş bile.

Evet, hindistan cevizi yağıda bunlardan bir tanesi. Bir anda popüler olan çok sağlıklı diye herkesin kullandığı, çaylarının kahvelerinin içine bile kaşıkla attığı, tatlıların aranan malzemesi oldu. Peki ya bir besini bu kadar kolay kabullenmek ne kadar doğru? Hiç düşündünüz mü?

Gerçekten sağlığımıza faydalı mı? Gelin bugün hindistan cevizi yağını enine boyuna inceleyelim.

Hindistan cevizi orta zincirli yağ asitlerini içerir. 2016 yılında Nutrition Reviews’de yayınlanan bir makaleye göre Hindistan cevizi yağı %92 oranında doymuş yağ içermektedir, bu oran tereyağından bile fazladır. Bu sebeple hindistan cevizi yağı; tereyağı, palm yağı ve hayvansal yağlarla birlikte sınıflandırılmıştır. Ayrıca bu makalede, son yıllarda hindistan cevizi yağının doymuş yağ oranı yüksek olan diğer besinlerle karşılaştırıldığında atipik davrandığı, insan sağlığına yararlı olduğunu iddia ederek orta zincirli trigliseridlere benzetildiği ancak hindistan cevizi yağının içerdiği bu trigliseridlerin literatürde bahsedilen orta zincirli trigliseridlerden yapısal olarak farklı olduğunu, emilimleri ve metabolizmaları bakımından farklı olduğu söylenmektedir.

Hindistan cevizi yağının doymuş yağ içeriği yüksek olduğu için fazla tüketimi kolesterolü arttırabilir, kalp ve damar hastalıklarına sebep olabilir. 2017’de American Heart Association yaptığı açıklamada Hindistan cevizi yağı damar tıkanıklığının oluşmasında sığır eti kadar etki edebildiğini söylemiştir.

Özellikle içerisine hindistan cevizi yağı eklenen tarifler, yemekler 180 derecenin üstünde pişirildiğinde yüksek miktarda trans yağ içerdiği söylenmekte. Öte yandan yüksek ısıya dayanıklı olduğundan rahatlıkla kullanılabileceği söylenmekte. Yani çelişkiler mevcut.

Ayrıca içerisindeki bileşenler bazı bireylere alerji yapabilir, dikkatli kullanmakta fayda var.

Peki, hiç mi artısı yok derseniz içerisinde laurik asit bulunmakta. Anne sütünde de bulunan laurik asit bağışıklığı güçlendirmeye dolayısıyla zararlı virüsler ve bakterilerle savaşmaya yardımcı olabilir.

7 antioksidan içerir, bu da bağışıklığı desteklemeye katkı sağlamakta.

Ayrıca kozmetik alanında kremlere, şampuanlarda sıklıkla kullanılmakta, yoğun esansından faydalanılmakta.

Oldukça hafif bir yağ olduğundan sık tüketilmekte, kalorisine bakacak olursak 100 gramı yaklaşık 870 kalori. Azı karar çoğu zarar olabileceğinden, hakkındaki çalışmalar çelişkili iken kesin kullanılmalı veya kullanılmamalı demenin çok doğru olacağını düşünmüyorum. Arada bir diyetimizi renklendirmenin gönlümüzü şenlendireceğini düşünüyor sizlere de bunu tavsiye ediyorum.

Sağlıcakla kalın…