CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, bir gece evinin mutfağından çektiği video ve salı günü TBMM grup toplantısında helalleşme konusunu gündeme getirerek ayrım gözetmeksizin bir liste açıkladı ve bu listedeki mağduriyetlerin giderilmesi, geçmiş ise telafisi yönünde bir helalleşme gezisine çıkacağını açıkladı. Son üç günde bu konuda yazılı basın ve köşe yazarları konuyu sündürerek farklı yerlere çekti. Gerek sağ ve muhafazakâr gerek sol yazarlar şununla da helalleşecek misin, bununla da helalleşecek misin diyerek bu toplumsal barış ifadesini sulandırdılar.

Biz helalleşmeyi nasıl biliriz veya en çok nerede kullanırız, tabii ki cenaze ibadetinin yerine getirilmesinde… İbadeti yerine getiren “Merhum/Merhumeye şuradan buradan… komşuluk vs. TÜM HAKLARINIZI helal ediyor musunuz” diye sorar. Dini olarak bu ifade veya helallik isteme zorunluluğu "Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim ancak kul hakkı ile gelmeyin" sözünün yerine getirilmesi ve yaratanın huzuruna kul hakkı ile gidilmemesi için sorulmaktadır. Yani bir haktan veya hak kaybından bahsediyoruz.

İnancımız gereği birçok ayette insanların haklarına saygı gösterilmesi istenmiş, bu haklara saldırı mahiyetindeki tutum ve davranışlar yasaklanmıştır. Yine; ilgili ayetlere dayanarak, Kur’an-ı Kerîm’de kul haklarını; insanların sahip olduğu maddî ve manevî haklara tecavüz etmek, zarar vermek, dinî, ahlâkî ve hukukî hükümlerin onlara verilmesini gerekli kıldığı şeyleri vermemek, bir kimsenin, her ne şekilde olursa olsun kendisine ait olmayan bir şeyi haksız yoldan elde etmeye kalkışması, hırsızlık, ölçü ve tartıda hile yapma, emanete hıyanet, kumar, gayrimeşru yollarla birbirlerinin mallarını yemeleri, birilerinin canlarına kıyma, İftira, alay, arkadan çekiştirme, kötü lakap takma, kusur arama, hıyanet, zimmet ve irtikâp, ana babaya kötülük etme, akrabalık ilişkilerini kesme, yalancı şahitlik, haklıyı haksız, haksızı haklı gösterme amacıyla yalan yere yemin etme, masum insanlara iftira etme, yetim malı yeme, tefecilik yapma, halk üzerinde zulüm ve baskı kurma, eziyet ve işkence etme gibi tutum ve davranışlarla başkalarına zarar vermeleri, inançları, dinî tercih ve yaşayışları üzerinde baskı kurmaları, insanları yurtlarından, yuvalarından uzaklaştırmaları gibi hususlar dinen de ayetlerde açıklanmıştır. Bu hak ve hukuksuzlukları, her gün, her an devletin tepesinden başlayarak en sade bireye kadar içi içe yaşıyor ve yaşatıyoruz.

Yukarıda açıkladığım konularda yapanın yanına kâr kalmaması için, yani helallik için hesabın kapatılması gerekir. Bu hesap bir özür, gerçek bir tövbe, zararın tazmin edilmesi, itibarının iadesi şeklinde sıralayabiliriz. Kısaca, kazada çocuğunu kaybeden anne, zanlının kusur oranına göre gerektiği cezayı almayınca veya serbest bırakılınca yüreğinin ateşi hafiflemez, sitem eder ve hakkımı helal etmiyorum der. Çünkü hesap kapatılmamış, helalleşme gerçekleşmemiştir.

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun temiz ve iyi niyetle olarak açıkladığı helalleşme söylemi, toplumun her kesiminde yaşanan haksızlıklar ve hukuksuzlukların giderilmesi, telafi edilmesi ve yeni bir sayfanın açılması için açık kalan tüm hesapların devletin himayesinde kapatılarak toplumsal barışın sağlanması niyetindedir. 14 Mayıs 2021 tarihinde sayın cumhurbaşkanı da, 17 günlük kapanmanın ardından, mağdur olan, işini kaybeden, işyerlerini kapatan, intihar eden esnaftan helallik istedi. Helallik deyince hak ve hak kaybından, mağduriyetten bahsetmiştik. Burada yaşanan esnaf mağduriyetinde hesap kapatılmış mıdır? Hayır, yani esnafa veya çalışanlarına bu süreçte kayıpları kadar destek verilmiş mi? O da hayır, mağdur olanlar bu duruma rıza veriyor ve razı mı? Değil… Peki bu hesap kapatılmadan veya tazmin edilmeden helalleşme olur mu? Olmaz. CHP Genel Başkanı da bunu ifade etmek istiyor.

Kılıçdaroğlu’nun listesinde hesabı kapatılması veya telafi edilmesi gereken ve hala bugün de tartışılan, kanayan çok yaramız var. 1980 darbesinin başı Kenan Evren, 1982 yılında yüzde 92 oy oranı ile cumhurbaşkanı olmuştu. Yıllar sonra yargılandı ve müebbet hapis cezası aldı. 9 Mayıs 2015 tarihinde öldüğünde, cenazesine çok az katılım oldu ve alana gelenlerden bazıları haklarını helal etmediler. Kılıçdaroğlu listesinden Roboski örneğini verelim; bundan 10 yıl önce, 28 Aralık 2011’de Şırnak, Uludere, Ortasu köyünden, geçimlerini sağlamak için mazot ve sigara kaçakçılığı yapan 19’u çocuk, 34 köylü hava kuvvetlerinin bombalaması sonucu hayatlarını kaybetmişlerdir. Devlet resmi özür dilememiş ve toplamda tazminat olarak dört milyon lira ödemek istemiş, köylüler sus payı diye kabul etmemiştir. Tüm çabalara rağmen hiç kimse bu olayda yargılanmamış ve ceza almamıştır. Meclise verilen “Roboski Araştırılsın” önergesi, AKP ve MHP oyları ile reddedilmiştir. Şimdi, on yıldan beri bu olay Roboski köylülerinin vicdanında kanayan bir yara durumundadır. Bu olayın sorumluları, istihbaratı yapan, bombalama talimatını veren ve bu durumla ilgisi olanlar bağımsız yargı önüne çıkarılmadan, mağduriyetler giderilmeden, kısaca, hesap kapatılmadan helalleşme olmayacaktır.

Benzer bir durum; 2010 yılında, İnsani Yardım Vakfı’nın Gazze’ye insani yardım götüren “Mavi Marmara” olayında İsrail askeri tarafından 10 aktivist vatandaşımız ölmüş, 60 kişide yararlanmıştı. İsrail, Türkiye’den resmi özür dilemiş, 20 milyon tazminat ödemiş, olayı BM kınamış, yargı açısından da Lahey'de bulunan Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne taşınmıştır.